Bu sayfayı yazdır
Salı, 01 Ekim 2013 07:46

Güneydoğu Asya'da İslam ve Siyaset - Malezya (01 Ekim 2013)

Yazan
Öğeyi Oyla
(3 oy)
Malezya Malezya Harita

MALEZYA

HASAN T. KÖSEBALABAN - Özet Alıntılar

(Çoğulculuk ve İslâmî Gelişme Modeli)

COĞRAFYA, NÜFUS VE DİN

Güneydoğu Asya’nın merkezinde yer alan 19 milyon nüfuslu Malezya’yı bir bölünmüşlük ülkesi olarak görmek mümkün. Ülke önce coğrafî olarak ikiye bölünür: Güney Çin Denizi’nin birbirinden ayırdığı Borneo  adasında kalan ‘ada’ ve Malaya yarımadasından oluşan ‘yarımada’ Malezyaları. Bu iki bölge arasındaki fark yalnızca coğrafî değildir. Her iki kısımda yaşayan halkı birbirlerinden etnik, dinî ve kültürel faktörler ayırmaktadır. Ayrıca Borneo adasında kalan Sabah ve Sarawak eyaletleri yarımada Malezyası’ndakilerle mukayese edilecek olursa özel bazı imtiyazlara sahiptirler.Bu gerçek, federal hükümet- eyalet ilişkilerinde bazı problemlerin mevcudiyetine de işaret ediyor.

Yarımada Malezyası halkını Malaylar, Çinliler ve Hintliler olmak üzere üç farklı etnik kimliğe sahip halklar oluştururken, Ada Malezyası’nı Deniz Dayakları (Ibanlar), Kara Dayakları (Bidayuhlar), Kadazanlar, Kenyahlar, Melanaular ve Murutlar gibi yerli gruplar oluştururlar.

(…)

Resmî rakamlara göre ülkenin idarî ve ekonomik merkezi olan  Yarımada Malezyası’nda % 55.8 oranında Malay, % 33.4 oranında Çinli ve % 10.2 oranında da Hintli yaşamaktadır. (…) Bazılarına göre Malezya genelinde % 45 Malay, % 35 Çinli, % 10 Hintli ve % 10 kadar da diğer halklar yaşamaktadır.

(…) Malaylar kendilerini İslâm dini ile özdeşleştirmiş durumdalar. Malezya anayasası Malay’ı ‘Müslüman olan, Malay dilini alışkanlık eseri konuşan ve Malay adetlerini tatbik eden kimse’ olarak tarif etmekte.

(…) Öte yanda Çinliler Taoizm, Konfüçyanizm ve Budizm gibi geleneksel dinlerine inanmakla birlikte, ülke nüfusunun önemli bir kısmını da Hıristiyanlar oluşturmaktadır. Hint kökenlilerin ise geneli Hindu, bir kısmı Sih ve az bir kısmını da Müslümanlar oluşturuyor. (…) Malaylar Sünni olup Şafiî mezhebine mensupturlar. Hintli ve Çinli Müslümanlarsa daha ziyade Hanefîdirler.

Her etnik gruba mensup Malezya halkını birbirinden ayıran faktörlerden biri de, ülke genelinde ve hatta şehirlerde bile birbirlerinden ayrı bölgelerde yaşamalarıdır.

(…) Yine etnik gruplar arasındaki kaynaşmaya engel bir başka faktör de meslekî ve ekonomik farklılıklar. Malaylar kırsal bir toplum ve yeni yeni şehirleşmekteler.

Kırsal kesim tarım ve hayvancılıkla (balıkçılıkla) geçimlerini sağlıyor. Şehirli Malayların çoğunluğu devlet memurudur. Az sayıda genç Malay iş adamı da devletten aldıkları destekle yerleşik Çinli iş gruplarına karşı varolma mücadelesi veriyorlar. Ancak Çinliler binlerce yıllık ticaret gelenekleri ve İngilizlerin yönetimi esnasında aldıkları teşviklerle gerçekleştirdikleri yatırımların avantajını kullanarak şimdilerde ülke ekonomisinin iplerini ellerinde tutuyorlar. (…) Yine Hint kökenli Sihler ülkenin iyi eğitim görmüş bürokratları ve beyaz yakalılarını oluşturuyor. Ülkenin en iyi avukatları onlardan çıkıyor. Bu arada Müslüman Hintliler ekonomik olarak iyi sayılabilecek bir konumdalar. Döviz büroları ve helâl lokanta zincirlerini kontrol ediyorlar.

Avrupa Sömürge Dönemi

Bölgedeki mevcut huzur ve barış atmosferi Avrupalı sömürgecilerin ülkeyi işgalleriyle son buldu. 1511’de Portekizliler Malakka’yı Avrupalılarla tanıştırdılar. 1641’de Malakka Hollandalılar tarafından işgal edildi. Ancak bu işgaller Malezya toplumunda önemli sosyal değişiklikler meydana getirmedi. Nihayet İngilizler buraya da gelmekte gecikmediler. Hindistan’daki ticarî çıkarları gereği Pinang adasına ihtiyaç duyan İngilizler Kedah sultanından 1786’da Pinang’ı kiraladılar. Benzer bir şekilde Johor sultanından da Singapur’u satın aldılar. 1824’de İngilizler Sumatra adasındaki Bencoolen karşılığında Malakka’yı Hollandalılarla takas edince Malaya yarımadası üzerindeki bu en önemli üç limanı ele geçirmiş oluyorlardı. İki yıl sonra Boğazlar İskânı olarak bilinen Pinang adası, Malakka ve Singapur İngiliz sömürge yönetimini oluşturdu.

(…) 19. yüzyılın ortalarına doğru, yarımadada ekonomik gelişme hızlandı. Bu arada bulunan Kalay madenlerinde çalıştırılmak üzere yüzbinlerce Çinli işçi getirildi.

(…) Malaya tarihinin dönüm noktalarından birisi de kauçuk endüstrisinin ülkeye girmesiydi. (…) Kalay madeni için getirilen Çinliler ve kauçuk için getirilen Hintlilerle ülke nüfusunda dengeler değişti.

Bütün bu göç dalgaları sırasında Malay nüfus olan bitenden habersizdi. (…) Bu durumdan en çok memnun olanlar ise İngilizlerdi.

(…) Adeta sultanlarla bir koalisyon kurulmuştu. Bu arada sultanların İslâm dininin hamisi sıfatları İngilizlerce tanındı ve hatta teşvik dahi edildi. Çinlilere ekonomik misafirler gözüyle bakılıyor ve bir gün gidecekleri sanılıyordu.

Japon İşgali

İngiliz işgali altında bulunan Malaya ve Borneo adası, 1941-1942 yıllarında Japonlar tarafından zaptedildi. Japon işgalinin Malaya halkı üzerinde bıraktığı olumsuz etkileri bir yana, Eylül 1945’e kadar süren Japon idaresi bölgede önemli değişiklikler meydana getirdi. Kendilerine Asya’yı Avrupalı sömürgecilerden kurtarma misyonu biçen Japonlar, kaldıkları süre içinde Malay milliyetçiliğini yeşertmeye çalıştılar.

Bağımsızlık Dönemi

1955’de yeni bir anayasa ilân edildi. (…) Ocak 1962’de Malaya’nın başbakanı Tunku Abdurrahman tarafından önerilen Malezya federasyonuna Kuzey Borneo ve Sarawak’ın katılımı için buradaki halkın görüşlerini almak üzere bir Anglo-Malay Komisyonu tesis edildi. Eylül 1962’ye kadar Kuzey Borneo ve Sarawak’ın federal oluşuma katılımları sağlanmıştı.

(…) 16 Eylül 1963’de Malaya, Sabah, Sarawak ve Singapur’un katılımlarıyla Malezya federasyonu resmen kuruldu.

13 Mayıs 1969 Ayaklanmaları

(…) 1957 Anayasası Çinli ve Hintlilerin ekonomik üstünlüklerine karşı Malayların siyasî ve idarî üstünlüklerinin tescil ediyordu. Zamanla, Malaylar aleyhine olan ekonomik dengesizliğin ortadan kalkacağı ve bu arada da Çinli ve Hintlilerin siyasî ve idarî sahada kendilerini eşit bir duruma getirecekleri umuluyordu. Ancak bu çıkarların tedricen uzlaştırılması ihtimali Mayıs 1969 federal seçimlerinin ardından bozuldu. (…) Malezya tarihine kanlı 13 Mayıs 1969 olayları olarak geçecek ayaklanmalar federal başkentte yüzlerce kişinin ölümüne yol açtı.

(…) 1969 ayaklanmalarından hemen sonra sultanların konumları, Malayların sahip oldukları imtiyazlar,İslâm’ın resmî din oluşu ve vatandaşlık hakları gibi konular hassas konular ilân edilerek bunlarla ilgili tartışmalar yasaklandı. (…) Eylül 1970 yılında da bağımsızlık görüşmelerinde ülkeyi temsil eden ilk başbakan Tunku Abdurrahman yerini Tun Abdurrezzak’a bırakıyordu. Yeni başbakanın getirdiği dinamizm sayesinde ülke, içinde bulunduğu bunalımlı ortamdan hızla kurtuldu.

KOALİSYON SİYASETİ

Malay hakimiyeti 1970’ler boyunca ülkenin siyasî, ekonomik ve sosyal hayatına gün geçtikçe artan damgasını vurdu. (…) Devlet desteğiyle Malayların ticarî ve endüstri alanlarındaki katılımları arttı. Bahasa Melayu (Malayca) bütün eğitim düzeylerinde temel öğretim dili haline geldi ve Bahasa Malaysia (Malezya’nın dili) oldu.

İSLÂMÎ UYANIŞ

Malezya’da çağdaş İslâmî uyanışın en önemli ifadeleri çeşitli davet (dakwah) teşkilâtlarının ortaya çıkışı, partili İslâmî muhalefetin temsilcisi olarak PAS ve hükümetin yürüttüğü İslâmîleştirme politikalarıdır. (…) Dakwah olgusu Malezya toplumunun özel şartlarını ve sessiz karakterini yansıtan tabandan tavana bir İslâmîleşme hareketi olarak tanımlanabilir.

MODERN DAVET HAREKETLERİ

Davet hareketleri içerisinde değerlendirilecek aktif ve organize hareketlerin başında üç teşkilât gelmekte: Malezya İslâmî Gençlik Hareketi (ABIM; Angkatan Belia İslâm Malaysia), Dar-ul Erkam ve Tebliğ Cemaati. Bu teşkîlâtların Malezya’da İslâm ve siyasete tesir bakımından en önemlisi hiç kuşkusuz ABIM’dir. Dar-ul Erkam hükümetin yasaklama kararından sonra dağıldı ve şimdilik sadece tarihi önemi olan bir cemaat haline geldi. Tebliğ Cemaati son derece sistemli ve aynı ölçüde apolitik bir gönüllü kuruluş.

Perkim

(Pertubuhan Kebajikan İslâm Malaysia)

Malezya hükümeti değişik davet gruplarına karşı zaman zaman karşı tavır alsa da, kendisi de bu akıma İslâmî Refah ve Tebliğ Derneği’ni kurarak katıldı. Pertubuhan Kebajikan İslâm Malaysia ya da PERKIM faaliyetlerini genellikle Çinli toplum üzerinde yoğunlaştırıyor.

DR. MAHATHİR HÜKÜMETİ VE İSLÂMÎ GELİŞME MODELİ

Malezya’da İslâmî uyanışın bir başka ifadesi de özellikle Dr. Mahathir Muhammed hükümetinin uyguladığı İslâmizasyon politikaları oldu. (…) Sonuçta ortaya çıkan model, İslâmla barışık bir toplumun ve toplumuyla barışık bir devletin ekonomik gelişme noktasındaki performansını göstermesi bakımından incelenmeye değerdir. Malezya’nın son yirmi yılına damgasını vuran tartışmasız tek isim olan Dr. Mahathir Muhammed, bu modelin ortaya çıkışında oynadığı rol ile değişik bir Müslüman lider imajı çizdi. (…) Seleflerinin aksine o İngiliz eğitimi almamıştı. Hukuk eğitimi alan bütün Malezya başbakanlarının aksine Dr. Mahathir mesleğini icra eden bir hekimdi.

Dr. Mahathir’in İslâmî politikalarının en önemlilerinden biri de izlediği dış politika oldu. Onun göreve gelmesiyle Malezya dış politikası daha bağımsız bir çizgide gelişti.

 (…) Mahathir hükümetinin göreve gelir gelmez yaptığı ilk dış politika değişikliği, uluslar arası kurum ve kuruluşların önem sıralamasını yeniden belirlemesi oldu. O ana kadar İngiliz devletler topluluğu Commonwealth ve Bağlantısızlar Topluluğu çizgisinde dış politika izleyen Malezya için yeni bir öncelik sırası belirlendi: ASEAN, İslâm Konferansı Teşkilâtı (OIC), Bağlantısızlar Topluluğu ve en son sırada Commonwealth.

(…) İngiltere’yle ilişkiler Dr. Mahathir idaresi için her zaman problemli oldu.

Dış Politika

1995’de Malezya’nın Bosna’ya uygulanan silâh ambargosunu tanımadığını resmen ilân eden ilk devlet olması başta Bosna olmak üzere bütün İslâm ülkelerinde sevinçle karşılandı.

Arnavutluk ile de sıkı ilişkiler içine giren Dr. Mahathir bu ülkeye yaptığı gezilerle ilişkilerini pekiştirerek Balkanlardaki ilgisinin yalnızca Bosna ile sınırlı kalmadığını  gösteriyordu. Bu arada Orta Asya cumhuriyetleriyle olan ilişkiler de hızla gelişti.

(…) Filistin sorunuyla Malezya her zaman ilgili oldu. Bütün Arap ülkelerinin İsrail’i tanımak için kuyruğa girdikleri bir dönemde Malezya, İsrail’le ilişkileri normalleştirmek için bir neden görmediğini açıkça beyan ediyordu. (…) Ancak son yıllarda İsrail’le ekonomik ilişkiler kurulması yönünde ticarî çevrelerden baskılar gelmekte.

Sonuç

Ülkenin ekonomik kalkınma açısından yaptığı hamleler Malezya’yı bölgenin önemli bir ekonomik gücü haline getirdi ve İslâm ülkeleri arasında da mümtaz bir konuma oturttu.

(…) Malezya resmen bir İslâm devleti değil. Ama izlediği dış ve iç politikalardaki İslâm unsurunun tesiri bakımından diğer ülkelerle karşılaştırıldığında ismi İslâmî olan ve şer’î ceza hükümlerinin uygulandığı pek çok ülkeye örnek olacak bir politik çizgiye sahip. Ancak bu Güneydoğu Asya ülkesi, örneğin Ortadoğu’daki ülkelerle aynı şablona oturtularak değil, toplumsal, bölgesel ve global şartların hesaba katıldığı bir analizle ancak hakkıyla değerlendirilebilir. Aksi halde doğru bilgilerle yanlış sonuçlara varmaktan kurtulamayız.

Okunma 12083 defa Son Düzenlenme Pazartesi, 07 Ekim 2013 20:08

1 yorum

  • Yorum Linki Adnan TANRIVERDİ Salı, 01 Ekim 2013 22:43 yazan Adnan TANRIVERDİ

    Yavuz Bey, Güzel bir inceleme olmuş. Malezya'nın tarihi gelişimi, sosyal ve siyasal yapısı hakkında doyurucu bilgilere ulaşmamıza imkan verdi. Elinize sağlık. Bölgesinde bulunan Endonezya ve Bruney ile nasıl bir ilişki içinde olabilir acaba? İlişkide olduğu ülkeler ve dış tehdit değerlendirmeleri, Savunma Sanayi üretimleri ve İslâm ülkeleri öncelikli inceleme konularında Malezya ile ilgili hususlar nasıldır?

    Raporla
Yorum eklemek için giriş yapın