Pazartesi, 16 Kasım 2020 09:12

İsrail Stratejisi'nde Somali ve Afrika Boynuzu

Öğeyi Oyla
(3 oy)

Somali, Afrika Boynuzu bölgesini oluşturan ana ülkelerden biridir ve bu da onu İsrail’in Afrika politikası bağlamında önemli bir ülke yapmaktadır. Orta Doğu'daki petrol yataklarına yakınlık, Aden Körfezi ve Hint Okyanusu bakan konumu, Kızıldeniz ve Süveyş Kanalına giden yol olan Bab al-Mandab Boğazı'nın güney girişini kontrolü Afrika Boynuzunun önemini artıran faktörlerdendir. Bu benzersiz stratejik özellikleri nedeniyle bölge, bölgesel ve uluslararası güçlerin ilgi odağıdır.

 

 

İsrail'in Somali ile diplomatik ilişki kurma ve onunla çeşitli alanlarda ilişkilerini normalleştirme yönündeki pek çok girişimine rağmen, bir noktada korsanlık olgusu ve İsrail'in düşmanca bir hareket olarak gördüğü AL-SHABAAB hareketinin ortaya çıkması gibi güvenlik değişkenleri İsrail'in bu girişimlerini başarısız kılmıştır. Ancak bu girişimler İsrail ile Somali'yi çevreleyen bölge ülkeleri arasındaki birçok güvenlik anlaşması ve görüşmenin sebebi olmuştur. 

İsrail ve Somali Devleti

İsrail'in dış politikası, Somali’nin bağımsızlık süreci ile çöküşü arasındaki dönemde çelişkili görünmekteydi ancak en nihayetinde Somali ile normalleşme hedefine havuç ve sopa (carrot and stick method) yöntemiyle ulaşmayı hedefliyordu.

Bağımsızlık Dönemi

İsrail’in Afrika'ya yönelik politikasında tarihsel sürecin seyri üzerinden ön görüde bulunma stratejisi önemlidir. Bu minvalde, 14 Ocak 1958'de İsrail Dışişleri Bakanı Golda Meir'in öncülüğünde yeni alanlara girme ve kazanma fırsatlarını değerlendirmeye dayalı bir strateji resmen onaylanmıştır. Bu sırada Afrika’da bağımsızlığa ulaşmaya yakın olan bir çok ülke vardı.[1] 

Bu stratejiye göre Golda Meir, Somali'nin sömürgeciliğe karşı direnişinin liderleri arasında olan Mohamed Geo ile Somali bağımsızlığını kazanmadan önce 1959'da bir araya geldi ve ona bağımsızlık kazandıktan sonra İsrail’den Somali’ye ekonomik yardımlar gönderilmesi teklifini sundu. 

6 Haziran 1960’da İsrail Askeri İstihbarat Operasyon Ajanları Birimi Direktörü Rahim Taymour, Somali Başbakanı Abdullah Issa ve Muhammed Geo ile iletişime geçti ve onlara İsrail'in ekonomik teklifini tekrarladı. 

Bağımsızlıktan sonra, İsrail Başbakanı Yitzhak Ben Zeevi Somali'nin bağımsızlığını ve İsrail'in Somali Cumhuriyeti'ni tanımasını kutlayan bir mektubu Somali hükümetine göndermiştir ancak bu mektup Somali Hükümeti tarafından görmezden gelinmiştir. Üstelik Somali İsrail'e düşmanca milliyetçi bir çizgi benimsemiştir ve Arap Ligi'ne katılmıştır. Bu da Siyonist varlığın bu yeni devlete düşman olmasına ve Etiyopya ile ilişkilerini güçlendirmeye çalışmasına neden olmuştur.

Etiyopya ve Somali Savaşı 

Bağımsızlığını yeni kazanmış olan Somali Devleti, İngiltere'nin 24 Eylül 1948'de Etiyopya'ya bıraktığı Batı Somali bölgesi nedeniyle Etiyopya ile bir dizi sorun yaşamıştır. Mevcut bölgesel koşulları olduğu gibi koruma ve sürdürme politikasını tanımayan Somalili milliyetçi duygular Etiyopya-Somali ilişkilerinin bozulmasına neden olmuştur. 

Daha sonra Mısır, Somali'yi Batı Somali bölgesi konusunda desteklemiş ve bu karar Mısır-Somali yakınlaşmasına yol açmıştır. Bu yakınlaşma Etiyopya İmparatoru Haile Selassie'yi endişelendirmiş ve buna karşılık İsrail'den askeri yardım istediklerinde, bu talep hemen karşılanmıştır.[2] 

Bu süreçte Ogaden bölgesinde 1977-1978 yılları arasında Etiyopya ile Somali arasında silahlı bir çatışma çıktığında İsrail’in Ogaden'in bağımsızlığına bağladığı tek bir sonuç vardı: Bu bölge kaçınılmaz olarak Somali'ye katılacaktı ve bu "düşman" için daha fazla güç anlamına geliyordu.[3]

İsrail’in Somali'ye karşı Etiyopya ordusuna desteğini arttırması sürecinde Etiyopya'ya fahiş fiyatlarla sattığı ürünler arasında ABD savaş uçakları (F-5) için önemli yedek parçalar vardı ve de bu uçakları İsrailli teknisyenler tamir etmiştir. Tüm bunlar Etiyopya Hava Kuvvetleri’nin Somali ordusunun silahlanmadaki üstünlüğünü karşılayabilmesini sağladı. Ayrıca İsrail karadan havaya füze üretebilmek ve F-5’leri geliştirebilmek için özel bir üretim hattı kurmuştur. Böylece Etiyopya Hava Kuvvetlerinin Ogaden'deki Somali zırhlı araçlarını daha etkin bir şekilde imha edebilmesi sağlandı.[4]

Somali'deki İç Çatışmalar Döneminde İsrail Etkisi 

Afrika ülkesindeki iç savaşlar İsrail’in etkisini güçlendirmek için her zaman uygun bir ortam sağlamıştır. Bunun örneği İsrail'in Güney Sudan Devleti’nin ayrılığına destek vermesidir. Ancak Somali’nin durumu, tüm devlet kurumlarının çökmesi ve temel işlevlerinin; özellikle de güvenlik işlevlerinin kaybedilmesi nedeniyle daha karmaşık hale gelmiştir ve bu da İsrail'in Somali içindeki etkisini güçlendirmesini sağlamıştır. Ancak Somali kurumlarını yeniden inşa ederken bu etkinin zayıfladığı söylenebilir.

İç Çatışmalar Dönemi

1991'de Siyad Barre hükümetinin düşmesi ve devlet kurumlarının hizmet dışı kalmasının ardından Somali'de çeşitli partiler, aşiretler ve klanlar arasında bir iktidar mücadelesi meydana gelmiştir ve bu da daha sonra devletin çökmesine yol açan bir iç savaşa dönüşmüştür. Bu süreç İsrail açısından da Somali'ye girmek için elverişli koşulları oluşturmuş ve İsrail bu amaca ulaşmak için iki strateji kullanmıştır: Ticari faaliyetlerin yoğunlaştırılması ve çatışmanın bazı taraflarının diğer taraflara karşı desteklenmesi.[5] 

MOSSAD’ın bu stratejilerin[6] uygulanmasında özellikle Somali'ye askeri malzemelerin sağlanmasıyla ilgilenen Hollandalı şirketlerin kisvesi altında faaliyet gösteren uluslararası güçlerin kamplarında kendisine bağlı unsurların varlığına ilişkin raporların yayınlanmasından sonra öncü olduğu ortaya çıkmıştır.     

Bu süreçte MOSSAD ile güçlü bağları olan Avustralyalı bir Yahudi olan David Morse ismi ortaya çıkmış ve faaliyetleri 1992 yılında uluslararası güçlerin Somali'ye girmesiyle başlamıştır. Morse siyasi ve ticari çevrelerle iletişim kurma ve nüfuz etme konusundaki geniş becerisi ile öne çıkmıştır. BM’nin Somali'deki kuvvetlerine gıda sağlamak için birkaç teklif verdikten ve başkent Mogadişu'daki ticaret merkezinde konuşlandıktan sonra buradaki faaliyetleri birkaç alanı içerecek şekilde genişlemiştir. Bunlardan en önemlisi: Tuzlu su arındırma, hayvan ihracatı ve gıda tedarik zincirleridir. Morse, Nisan 1995'te silahlı unsurlar tarafından öldürülmüştür.[7]

Çatışma taraflarını destekleme stratejisi kapsamında İsrail Aralık 1992'de Addis Ababa'da, Somali'ye İnsani Yardım Koordinasyonu sağlamak için İkinci Uluslararası Konferans'a katılarak Somalili silahlı grupların liderleriyle ilişkiler kurmaya çalıştı. 

İsrail'in kendisine sadık unsurlar oluşturmak amacıyla Somalili isyancı grupların liderleriyle temas kurma girişimleri, Etiyopya üzerinden doğrudan veya dolaylı olarak devam etti. Bunun sonucunda, bazı Somalili gruplar Şubat 2001'de İsrail hükümetine kontrolleri altındaki havalimanlarının kullanımı konusunda yardımcı olabileceklerini söylediler. Bu teklifin sahne arkasında Etiyopya'da bu fraksiyonların bazı liderleri ile bir Knesset üyesi arasında konuyu tartışmak için bir toplantı düzenlenmiştir.[8]

Aralık 2006'da Somali'nin Etiyopya-Amerika tarafından işgali sırasında İsrail, işgalci Etiyopya ordusunu destekleyerek İslami Mahkemelerin otoritesini bozmada rol oynamıştır. İşgalden sonra Voice of Israel'in yayınladığı bir rapora göre Falaşa Yahudileri kökünden gelen İsrail ordusu, Mahkemelere karşı savaşa katılmıştır. Ayrıca bazı Somalili Yahudilerin Falashmura ile işbirliği içinde İsrail hükümetini Somali'deki Etiyopyalı işgal güçlerine yardım etmeye ve para ve teçhizat sağlamaya teşvik etmek için mali bağışlar topladıklarını da belirtti. Mahkemelere karşı durmayı gerekli görüyorlardı çünkü onların zaferi sonucunda Somali'deki Yahudi cemaatinin haklarının elinden alınacağına ve "kutsal topraklarına sahip olma haklarının tehlikeye atılacağına" inanıyorlardı. [9]

Son dönemlerde İsrail, Afrika kıtasındaki ve özellikle de Afrika Boynuzu’ndaki çeşitli çıkarlarına bir tehdit haline geldiği için Al-Shabaab ile mücadele etmek amacıyla bölgesel bir güvenlik ittifakı kurmaya çalıştı. İsrail Başbakanı Benjamin 29 Şubat 2016'da Knesset'te "Afrika-İsrail Lobisi’nin” kurulduğunu duyurduğu törende, herhangi bir Afrika ülkesini tehdit edecek "İslami Militanlık ve Terörizm" karşısında güvenlik işbirliğinin önemini vurgulamıştır. Yine İsrail'in "İslami aşırılıkçıların güçleriyle savaşmak" için Afrika ile ilişkilerini - güvenlik düzeyinde - güçlendirmekle ilgilendiğini söyleyerek özellikle bu konudaki uzmanlığını bu ülkelere aktarmaya ve Doğu Afrika ülkeleriyle işbirliği yapmaya hazır olduğunu duyurmuştur.[10] 

İsrail ve Somaliland Cumhuriyeti

Somaliland Bölgesi Mayıs 1991'de Somali'den ayrıldığını duyurdu ve Abdırahman Ahmad Ali Tur Somaliland Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı seçildi.[11] Yönetimi sırasında bölgede İsrail ile herhangi bir bağı yoktu. 

1993'de Iqal, Somaliland Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından İsrail Başbakanı Yitzhak Rabin'e 3 Temmuz 1995'te İslami köktendinciliğe karşı İsrail ile stratejik bir anlaşma talep eden bir mektup gönderdi ve Somaliland halkının %98'inin Müslüman olmasına rağmen, İslami hükümleri uygulama niyetinde olmadıklarını sözlerine ekledi. 

İsrail'den askeri teçhizat ve uzmanların yanında, 1996 sonunda Cumhuriyet Anayasası’yla ilgili referandumu izlemeleri için gözlemciler göndermesi ve Somaliland Cumhuriyeti'ne yardım sağlamasını talep etti.[12]

Bunların bir sonucu olarak İsrail-Somaliland ilişkisi Kasım 2001'de, İsrail’in Somaliland'a askeri yardım sağlamasını ve personelini eğitmesini içeren bir anlaşmanın Muhammed Iqal tarafından imzalanmasıyla yeni bir boyut kazandı. 

Bu bağlamda Musa Bihi'nin mevcut hükümeti, BAE ile İsrail arasında gerçekleşen normalleşme anlaşmasını memnuniyetle karşılamış, Kenya'daki Somaliland Büyükelçisi anlaşmanın bölgede barış getireceğini duyurmuştur.[13]

İsrail'in Kızıldeniz'in Güney kapısı olan Bab al-Mandab Boğazı'nı kontrol etmeyi hedeflemesi muhtemeldir. Bu koridorun izlenmesi, kuzeyden, özellikle Süveyş Kanalı'ndan gelen seyrüsefer hareketini engelleyebilmek anlamına geldiğinden buraya askeri bir üs kurmak ve Berbera limanına denizaltılar yerleştirmek için yatırımlar yapıyor. Bu da Somaliland'da İsrail askeri varlığı yaratma girişimi anlamına geliyor. 

Normalleşme Girişimleri

İsrail'in Somaliland'ı tanımaya hazır olduğuna dair açıklaması, Mogadişu'daki Somali hükümetine İsrail’le ilişkilerini normalleştirmesi için baskı yapma girişimleri olarak anlaşılabilir. Belki de Mogadişu yavaş da olsa bu hedefin farkına vardı ve İsrail ile tam bir gizlilik içinde iletişim kanalları açmaya başladı. Bu, iki ülkeden resmi yetkililer arasında yapılan - düşük düzeyde de olsa – ilk toplantıda netleşti. Aralık 2015'te gündemiyle ilgili yeterli bilginin olmadığı bu görüşmelere İsrail Maliye Bakanlığı temsilcileri ve Somali hükümet yetkilileri de katıldı. Daha sonra Somalili ve İsrailli partileri bir araya getiren bir toplantı daha yapıldı. İki parti taleplerini birbirine sunsa da bu toplantının daha gerçekçi ve daha önemli diğer toplantılar için bir ön görüşme olarak değerlendiriliyor. Bu görüşmeden altı ay sonra, İsrailli kaynaklar 2016 yılının haziran ayında İsrail'de Başbakan Benjamin Netanyahu ile eski Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud - iktidardayken - ve diğer üç Somalili yetkili arasında üst düzey bir görüşme yapıldığını bildirmiştir.[14]

Toplantının haberi, Netanyahu'nun Temmuz 2016 başında Nil Havzası ve Afrika Boynuzu bölgelerine yaptığı ziyaretler sırasında sızdırılmıştı. Buna karşılık Somali Dışişleri Bakanlığı böyle bir toplantının yapılmadığını söylemiş ve ardından sözü hükümetin müttefik veya komşu ülkelerle ilişkiler kurmasının normal olduğuna getirmiştir. Neticede Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh'in çıkarlara dayalı, bölgesel ve uluslararası kutuplar arasında denge politikası göz önüne alındığında bu haber doğru olabilir.[15]

Tüm bunlar İsrail ziyaretinin tamamen pragmatik bir çerçevede yorumlanabileceğini gösteriyor. Belki de, İsrail ile Washington üzerinden daha iyi bağların kurulmasının Somali lehine bir etkisi olabileceği inancına ek olarak İsrail'in Somaliland'ı tanımasına giden yolun kesilmesi hedefleniyordu. Selefinden farklı olarak mevcut Somali Devlet Başkanı Muhammed Abdullah Farmajo'nun İsrail'e yönelik politikası - şimdiye kadar - onunla kıyasa yer bırakmayacak şekilde kategorik görünüyor ve bu politikanın ilk göstergesi Netanyahu ve Kenya Cumhurbaşkanı’nın göreve başlama törenine katılan bazı Afrikalı liderlerin dahil olduğu bir toplantıya katılmayı reddetmesiydi.[16] 

İsrail, Somali'yi Somaliland'ı tanımakla tehdit ederek ve Somaliland'ın da dış dünyayla iletişim kurma ihtiyacını istismar ederek bu ülkeleri onunla normalleşmeye zorluyor ve çıkarlarını korumak için bu ülkelerde sağlam bir konum elde etmeye çalışıyor. Bu süreçte Suudi Arabistan veya Etiyopya gibi ülkelerin Somali'ye normalleşme için baskı uygulayıp uygulamayacağı sorusu akla geliyor. Dış güçlerin baskısı Somali'yi İsrail ile normalleşmeye yönlendirmeye başarılı olursa, bu normalleşme Al-Shabaab ile çatışmanın uzamasına neden olacak mı? Sonuçta Somali hükümetinin İsrail'e düşman olan örgütlerin tepkisine ne ölçüde hazır olduğu ve normalleşmeye karşı olan halkın arzusunu ne ölçüde takdir edebildiği düşünülmelidir.

 

[1] Carol, Steven: Israel's Foreign Policy towards East Africa, Ph.D. Dissertation,St. John's University, New York, 1977, P. 38.

[2]Carol, Steven: Israel's Foreign Policy towards East Africa, Ph.D. Dissertation,St. John's University, New York, 1977, P. 38.

[3] Emel Al-Shazly: Afrika Boynundaki Uluslararası Hırslar, Politika, Sayı (54), Ekim 1978, s. 53.

[4]Gorman, Robert: Political Conflict on The Horn of Africa, Praeger, New York, 1981, P. 137.                                                                                                              

[5] Sami Sabri Abd al-Qawi, İsrail ve Somali, penetrasyon ve normalleşme girişimleri arasında, raporlar ve analizlerAfrican okumaları sitesi.

[6] Al-Moez Farouk Muhammad: Israel and the Strategic Conflict in the Horn of Africa, Sudan Currency Limited Press, Hartum, 2010, s. 375-376.

[7] Al-Amin Abdel-Razek Adam: Foreign Interventions and Their Impact on Stability in Somali (1991-2002), Khartoum, 2006, s. 221-223.

[8] Ghada Mohamed Ahmed Zayan: 11 Eylül 2001 olaylarından sonra Afrika Boynuzu'na yönelik İsrail dış politikası, yayınlanmamış bir yüksek lisans tezi, Kahire Üniversitesi Ekonomi ve Siyaset Bilimi Fakültesi, Kahire, 2014, s.124.

[9] Muhammad Sharif Mahmoud: The Sionist Role in the Horn of Africa Conflict, Al-Quds Al-Arabi Gazetesi, 13 Şubat 2008.

[10] İsrail ve Afrika arasındaki zorluklar ve fırsatlar, İsrail Dışişleri Bakanlığı web sitesi, 29 Şubat 2016, şu adresten: http://mfa.gov.il/MFAAR/TheGovernment/Pages/Africa_Israel_relations.aspx

[11] http://somaliwiki.com/index.php/2017/03/26/cabdiraxman-axmed-cali-tuur/

[12] Al-Âmin Abdel-Razek Adam: Foreign Interventions and Their Impact on Stability in Somali (1991-2002), Khartoum, sf.223.

[13] https://somalilandtoday.com/2020/08/18/somaliland-oo-ku-biirtay-dawladaha-soo-dhaweeyay-heshiiska-israaiil-iyo-imaaraadka-carabta/

[14] Raphael Ahren: Somali cumhurbaşkanı geçtiğimiz günlerde bir İsrail başbakanıyla ilk tarihi toplantıyı gerçekleştirdi, The Times of Israel web sitesi, 5 Temmuz 2016, şu adreste: http://ar.timesofisrael.com

[15]  İbrahim Abd el-Kadir Muhammed: Somali ve İsrail liderleri arasındaki iddia edilen toplantıya dair göstergeler, Somali Times web sitesi, 8 Temmuz 2016, http://www.somalitimes.net

[16]  İsrail Somali'nin kapılarını çalıyor Mogadişu Araştırma ve Araştırma Merkezi web sitesi, 30 Kasım 2017, http://mogadishucenter.com

Yorum eklemek için giriş yapın