ASSAM'dan haberlere ve ASSAM ile ilgili haber niteliği taşıyan bilgilere buradan ulaşabilirsiniz...
Türkiye’de ilk “Uçak Gemisi” eserini kaleme alan ASSAM Başkan Yardımcısı emekli Albay Ersan Ergür, “Akdeniz’i göl haline getiren Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa, ‘Denizlere hâkim olan dünyaya hâkim olur’ demiş. Bu strateji bugün de geçerlidir. Akdeniz’de kopan fırtınanın sebebi de budur” diyor.
• Sahil veya Sahil Kuşağı (Arapça ﺳﺎﺣل, sāḥil, yarı kurak Sahra sınır veya sahanlığında tropik ve alttropik otlaklar ve çalılıklardan oluşan savanalardır.
• Sahel, batıda Atlantik Okyanus’undan, doğuda Kızıldeniz’e kadar uzanan; şerit genişliği birkaç yüz kilometreden - bin kilometreye kadar değişen ve 3,053,200 kilometrekare alanı kaplayan 3862 km uzunluğundaki bir şerit halinde devam eder.
• Sahel; Afrika'nın Sahra Kuşağının Güneyinde kalan, Senegal'den başlayarak, Moritanya, Mali, Nijer, Çad, Sudan ve hatta kısmen Nijerya, Burkina Faso ve Eritre'yi de içine alan coğrafyayı tanımlayan isimdir.
Bazı okuyucularım soruyor: “Senin aleyhinde bir karanlık oda yıllardan beri yayın yapıyor ve ‘Fetullahçı’ diye ordudan atıldı” diyor. Bunun aslı var mı? Eğer yalan ise niçin mahkemeye başvurmuyorsun? Gerçekleri bir de senin dilinden öğrenmek isteriz.
Bugünlerde medya İP, CHP, SP ve HDP’nin adının geçtiği bir anayasa taslak çalışmasını konuşup duruyor. Azerbaycan-Ermenistan zaferi bile gölgede kaldı. Bu çalışmayı ilk kez İP’li Ümit Özdağ’ın ağzından duyduk. İP kurucuları arasında yer alan Ümit Özdağ’ın ihracına sebep olan anayasa çalışmasını bir başka İP’li eski başkan yardımcılarından Adem Taşkaya’nın ses ve görüntü kaydı var çıkışıyla çalışmanın yapıldığına dair şüpheye yer kalmadı.
1600 – 1700’lü yıllarda “Rönesans – Reform – Aydınlanma” üçgeninde, yeniden şekillenen ve tanımlanan “Bilim/sellik Epistemolojisi”nin; güya “bilimsel bilgi, objektif gözlem bilgisi” diyerek, zihnimize inşa ettiği “Evren tasavvuru” ile “İtikadî bilgi”miz arasındaki, boşluk ve çelişkilerin, farkında değiliz!
Ayakların baş olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Sadece Cumhuriyet döneminde değil; Osmanlı’nın son 200 senesinde de adına “dönme” de denilen gayrimüslim azınlıkların tahakkümü altında yaşıyoruz.
Son yüzyılda bu durumu çok gördük. Hıristiyan dünyası asla zafer kazanmamızı istemiyor. Kaybetmeyi anladığı anda derhal ateşkesi dayatıyor. Ondan sonra verilen sözler tutulmuyor ve statüko cebren ve hileyle biz Müslümanlara dayatılıyor.
İsrail Muhribi Eliat, 1967 yılındaki savaşta güdümlü mermi ile batırılan ilk savaş gemisi olmuştur. Üstelik kendisinden çok daha küçük ölçekli hücumbotlar bu işi başarmışlardır.
İdealist bir genç olan Selçuk Bayraktar, muhtemelen Güneşli’deki atölyesinde yaptığı uzaktan kumandalı araçlarla dünya savaş stratejilerini değiştireceğini düşünmüyordu. Fakat Bayraktar ve arkadaşlarının geliştirdiği Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA’lar) yerleşik bütün kalıpları değiştirmiştir.
“Şerî-siyasi taakkul” olarak nitelediğimiz bir süreç içerisinde farklı güç odakları devletin gidişatını gözlemlemekte, genellikle hukuki yahut diğer başka sebeplerle azledilmesine karar verilen sultanın yerine alternatif bulunmasıyla başlayan hal‘ süreci fitne meselesinin halledilmesi yani bu yeni kişinin askerî/bürokratik destek bulmasıyla fiiliyata dönüşmekte ve akabinde hal’ işlemi gerçekleşmektedir.” (Kavak, 2019)