Salı, 14 Mart 2023 13:09

İki Depremi de Bizzat Yaşadım; Şâhitlik Vazifem ve Söyleyecek Sözüm Var: 2. Kısım

Öğeyi Oyla
(1 Oyla)

Bilhassa ilk 24 saati kasdederek "Devlet neredeydi ?!" diyenlerin okumalarını istirhâm ediyorum.

Bu suâli tevcih edenlerin bir kısmı hakikaten samimîler. Bu insanlar, kendilerine verilen / verilecek olan cevapları, adâlet ve insaf terâzilerinde gayet doğru ve hassas bir şekilde tartarlar ve "haklıya, hakkını teslim ederler"...

Bir de, "Devlet neredeydi ?!!!" diye gayet şirretçe soranlar var ki, onlar zaten "peşin hükümlüler".. Kar'ın yağmamasından veya kuvvetli yağmasından, rüzgârın kuvvetli esmesinden, tuttuğu takımın mâğlûp olmasından...bile "diktatör Tâyyip"i mes'ûl tutarlar ! Eh, ellerine "deprem" gibi bir "koz" geçmiş ; elbette ki tepe tepe kullanacaklar!

Ve ilk suâlleri : "İlk 24 saatte Devlet neredeydi ?!!!

Kıymetli dostlarım, bu mevzudaki bir önceki paylaşımımda da (1.Kısım) arz ettiğim üzere, 6 Şubat 2023 târihinde saat 04.17'de meydana gelen 7,7'lik ilk depremde, Gaziantep'te idim. Bundan takriben 9 saat sonra 13.24'te meydana gelen ikinci büyük depremde de, Kahramanmaraş'ın tam ortasında idim.

Binâenaleyh bu büyük depremlerin ilk 3 saatinde Devletimizin polisi ile, jandarması ile, Karayolları teşkilâtı ile, AFAD ile, UMKE ekipleri ile "vazife başında olduklarını" gördüm ve şâhidim. Keza, İtfâiyecilerimizi ve Sağlık Bakanlığı ambulanslarını da vazifeye koşarken gördüm ve şâhidim.

Bir önceki paylaşımımda da arz ettiğim gibi, ilk depremin üzerinden çok geçmeden (saat 05.30'da) Gaziantep'ten Kahramanmaraş'a hareket ettim. Yollara yuvarlanmış kayaları gördüm, yollardaki yarılmaları, çökmeleri, tümsekleri gördüm. Bunları zamanında fark edemeyen insanların yaptıkları kazaları gördüm.

Sonra haberlerden öğrendim ki, Kahramanmaraş - Göksun yolunda da bu nevi hasarlar meydana gelmiş. Hatta, Mehmet Akif İnan (2515 Metre) ve Aşık Mahsuni Şerif (2818 Metre) tünellerinde de, araç geçişleri için tehlike oluşturan hasarlar meydana gelmiş..

Kıymetli dostlarım, karayollarında meydana gelen hasarların tâmiratları, nisbeten daha kısa zamanda yapılabiliyor.. Nitekim, depremin üzerinden daha 3 saat bile geçmeden, Karayolları ekiplerimizin ve Belediye ekiplerinin, yolları "geçilebilir" vaziyete getirdiklerini gördüm. Böyle büyük bir depremden sonra, bu derece hızlı reaksiyon gösterebilen bir başka Devlet var mıdır yeryüzünde ?..

Tünellerin geçişe uygun vaziyete getirilmesi, elbette ki teferrûatlı teknik incelemelerden ve risk hesaplamalarından sonra yapılabiliyor.. Burada da Karayolları teşkilâtımız, trafiği sür'âtle diger tünele yönlendirmiş.

Kahramanmaraş - Göksun arasında Hükümetimiz tam 11 (on bir) tane tünel, 3 tane de viyadük yapmış ; ben hafta içinde her gece bu tünellerden ve viyadüklerden geçiyorum. Gaziantep'ten Kayseri'ye 17 Şubat'ta döndüm ve yukarda isimlerini verdiğim iki tünelin de, bazı emniyet tedbirleri alınarak tekrar trafiğe açılmış olduklarını gördüm.

Bu tüneller ve viyadükler ve bölünmüş yollar yapılmamış olsa idi, deprem bölgesine intikal, asıl o zaman "çok zor" olacaktı ve muhtemelen can kayıplarımız çok daha yüksek olacaktı. Bu güzergâhın eski halini bilenler bilir... Bu yollarda ne büyük ve acı veren kazalar olurdu..

Kıymetli dostlarım, depremlerin meydana geldiği gün ve müteâkip günlerde havaların ne kadar soğuk ve "zorlayıcı" olduğunu unutmayalım. Bazı yerlerde kar yağışı da vardı ve bu durum elbette ki yollarda buzlanmaya sebep oluyordu. Buzlanmanın olduğu yerlerde araba kullanmak için "cesâret" yetmiyor, maâlesef. Yaz-kış devamlı olarak gece araba kullanan bir insan olarak söylüyorum bunu.. Buzlu bir yolda yokuş çıkmak zor, iniş yapmak çok daha zor ve tehlikeli oluyor. Hele bir de bu sıkıntıları "tanımadığınız / âşina olmadığınız" bir yolda yaşıyorsanız, işiniz çok daha zor.. Depremzedelere bu güzergâhtan yardım getiren TIR'cı ve kamyoncu kardeşlerimden istirhâm ediyorum ; ne gibi tehlikeler yaşadı iseniz, bu paylaşımımın altına yorum olarak yazınız lütfen. Kamber mevkiinde, Dokuzdolambaç'ta, Keklikoluk'ta, Tekir'de..., neler yaşadığınızı yazınız lütfen.

Kıymetli dostlarım, kış gecelerinde tehlike "buzlanma"dan ibâret te değil.. Bir de, "mazotu dondurma" tehlikesi var... Kayseri - Pınarbaşı arasında Kamber mevkii (râkım 1540 Mt) var ; orayı aştığınızda, hava sıcaklığı çok hızlı bir şekilde düşüyor. Depremin olduğu günlerde o mevkide geceleri -20 derecelerde idi ; meteorolojiden takip ediyordum. Bu derece soğuk havada, arabayı "tamgaz" kullanırsanız, mazotu dondurursunuz, yolda kalırsınız.. Binâenaleyh, araba kullanırken, dışardaki hava sıcaklığını mutlaka dikkate almak mecbûriyetindesiniz.. Böyle soğuk zamanlarda yapılacak en doğru iş, arabayı dulda (rüzgâr almayan) bir yere çekmek ve sabah olmasını beklemektir. Yok, illâ "ben gideceğim" diyorsanız, hiç olmazsa 60 Km/S sür'âtin üzerine çıkmayınız.

Ben Kayseri-Gaziantep arasında ayda 10 sefer (7000 Km) yapıyorum. Güzergâhım Kayseri - Pınarbaşı - Sarız - Göksun - Kahramanmaraş - Narlı - Gaziantep şeklinde. Yolun tamamını, neredeyse metre metre ezberledim. Yolu ezberlemiş olmak, elbette ki büyük bir avantaj ; lâkin, buzlanmış bir yol ve Kayseri - Göksun arasında -20 derecelerde seyreden soğuk hava (210 Km boyunca) tecrübe falan dinlemez, herkes için tehlikelidir.

TIR'lar için, daha da tehlikelidir. Çünkü yokuşlarda dorsenin "çekerler" üzerindeki ağırlığı azalır, geriye verir. Bu sebeple de, çekerlerin yere basma ağırlığı ve çekme gücü azalır; makaslamaya başlar ve hatta kupayı geliş istikametine döndürür.

Benim kullandığım araba 10 Teker ; yokuşlarda patinaja çekmeye başladığı anda, dingil kaldırma butonuna basıyorum, dingiller yerden kesildiği anda da, araba jip gibi kazıyıp çıkıyor. Tabiî, "dingil kaldırma"nın da bir başka tehlikesi var; araba ağır yüklü ise ve siz dingilleri kaldırırsanız, o soğuk havada şasi'ye zarar verme ve körükleri patlatma ihtimâli de var..

Yani kıymetli dostlarım, kış mevsiminde böyle karlı-buzlu ve zemini bozulmuş yol şartlarında ve aşırı soğuk havalarda ve gece vakti, yüklü TIR ve kamyon kullanmak, sâdece cesâret ve tecrübe değil, bir sürü sinüs-kosinüs / tanjant-kotanjant hesaplamaları yapmayı da gerektiriyor..

Evet, deprem bölgesine yardım ekiplerinin ve ekipmanlarının ve iş makinalarının niçin 24 saatte ulaştırılamadığını samimî olarak soranlara, bu suâllerinin cevâbının bir kısmını arzettim. Fakat depremle alâkalı olarak yazmayı tasavvur ettiğim birçok şeyi henüz yazamadım ve görüyorum ki yazı gene uzadı, kıymetli dostlarım. Bundan sonraki kısımlarda, "Devlet ve Milletin elele verdiği DESTÂNI'" ve bu destânın yazılmasını engellemeye çalışan "tasmalı / güdümlü Yuvarlak Masacılar" ve onların İHÂNET ve HIYÂNETLERİNİ ve "depremden iktidâr çıkarma" hesaplarını ve bundan sonra yapılması / yapılmaması icap edenler hakkındaki fikir ve kanaâtlerimi arzetmeye çalışacağım inşallah.

Selâm ve dua ile kıymetli dostlarım.

Rasim Duman.

Emekli J.Ord.Astsubay.

20 Şubat 2023 - Kayseri.

Okunma 373 defa Son Düzenlenme Çarşamba, 15 Mart 2023 15:59