Perşembe, 28 Ocak 2021 17:33

Osman AYDOĞAN'a Cevap

Yazan
Öğeyi Oyla
(5 oy)

Mensubu olmaktan şeref duyduğum Türk Silahlı Kuvvetlerine muhabbetim ve şanlı üniformaya saygı ve sevgimden dolayı, şahsen size cevap yazma ihtiyacı hissettim. Türk Silahlı Kuvvetlerinin şerefli üniformasını giymiş, hem de general rütbesini takmış bir insana hakikatleri izah etmeği bir vazife olarak telakki ettim

Her ne kadar biz o şerefli üniformayı hasbelkader üzerine geçirmiş şerefsizler (28 Şubat post modern darbesini yapan ve yargılanıp rütbeleri sökülen BÇG şerefsizlerinden ve FETÖ şerefsizlerinden bahsediyorum) görmüş olsak ta, bir avuç pisliğin deryayı kirletmediğinin idrakindeyiz. Güzel vatanımızın güzide kurumu, peygamber ocağımız her zaman asaletini muhafaza etmeye devam edecektir.   

Osman paşam, tevellüt olarak birbirimize yakınız. Ben, 1981 yılı Hava Harp Okulu mezunuyum. O yıllarda yaşadıklarımız hala aklımızdadır, değil mi? 78 devresini de iyi biliriz. Hani komünistlerin en çok ele geçirdiği devre. 79'lular da az değildi. 2 yıl okuduk sizin devrelerinizle. Bizler daha birinci sınıfta iken ağabeylerimiz hemen çevremizi sarmışlardı. Bizlere de aşılamaya çalışmışlardı zehirlerini. Allah'tan milli duygularımız o zaman da çok yüksekti. Ülkücüler safında yer alıp, komünistlerle mücadele etmeyi tercih ettik, ta o zamandan.

Konumuza ve bugüne gelelim. "Yarım hekim candan eder, yarım hoca dinden eder" derler. Sözlerin yarısını alıp, eğip bükene de manipülatör derler. Manipülatörlerin görevi de yandaşlarını kışkırtmak ve ülkede kaos ortamı oluşturmaktır. Sizi manipülatör olmakla suçlamıyorum, ancak bu açıklamalarımı okuduktan sonra, aynı şeyi yapmaya devam ederseniz, kendinizi o pozisyona düşürmüş olacağınızı ifade edebilirim.

Ben ASSAM'ın kurucularından ve Yönetim Kurulu üyelerinden biriyim. Adresimiz belli, kimliğimiz belli, fikirlerimiz, sözlerimiz, niyetlerimiz, amaçlarımız, her şeyimiz ayan beyan ortada iken, bizim ve derneğimizin hakkında, sitemizden alınmış yarım yamalak ifadeler ile çarpıtılmış yazılar hazırlamak doğrusu hiç hoş olmamış.

Eğer bu memleketin öz evladı iseniz, biz de öz evladıyız. Memleketin öz evlatları olarak gelin konuşalım.

Kongrelerimizi aleni, halka açık yapıyoruz, kaç ay öncesinden ilan ediyoruz, sitemizde yayınlıyoruz. Teşrif edin de gerçeği gözünüzle görün, hainlerin safında yer almayın. Zira bize ABD'den saldırıyorlar, İsrail'den saldırıyorlar, Türkiye'deki maşalarını kullanıyorlar, bizzat emir altına aldıkları FETÖ ile saldırıyorlar. Sizin bunlardan herhangi biri ile teşriki mesai yaptığınızı düşünmüyorum. Eğer bunların hiçbirisi ile bağlantınız yok ise, o zaman lütfen iyi okuyun, ön yargısız ve dikkatli bir şekilde inceleyerek, anlamaya çalışın. Yaftalamaya değil.

Öncelikle şunu bilmenizi isterim ki, Adnan Tanrıverdi paşam; Ülkemizin yetiştirdiği en kıymetli, en değerli, en şerefli, en muhterem, en bilgili, en çalışkan ve en fedakâr memleket evlatlarından biridir. Yerli ve millidir. Şu ana kadar Ülkesinin hayrı ve selameti için faydalı işler yapmak için çırpınıp didinmekten başka bir şey yapmamıştır. Asla ve asla hukuk dışına çıkmayan, kanunlarımızın çerçevesinde, inancı doğrultusunda sivil toplum faaliyeti yürütmeye çalışan bir değerdir.

Şimdi size soruyorum; Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre kurulmuş olan ve kanunlar çerçevesinde faaliyet yürütmekte olan bir derneği siz hangi hak ve yetki ile "örgüt" olarak yaftalarsınız? Biz de çok iyi biliriz ki; örgüt lafı sol jargona ait bir laftır. Siz o örgütleri gidin başka yerlerde arayın. " ASSAM’ın kurucusu emekli bir general peki örgüt üyeleri kimler?" demişsiniz ya, söyleyeyim; ASSAM bir dernektir. Derneklerin üyeleri olur. Bu üyelerden birisi ve Yönetim kurulunda olan kişilerden biri de benim. Hiç gizli saklı değiliz, adresimiz her yerde yazıyor. Asla gizli kapaklı bir şey yapmadık ve yapmayız da... Her şey ortada, eğer samimi olarak fikir teatisinde bulunmak istiyorsanız kapımız her zaman, herkese açık, buyurun gelin.

1999 yılında şerefsiz 28 Şubatçıların şerefsiz Batı Çalışma Grubu tarafından atılmamak için emekli olmak zorunda kaldım. O çok sevdiğim üniformamdan ayrıldım. O gün kendimi vatanıma, milletime, dinime, imanıma vakfettim. Sonuna kadar yerli ve milliyim. Son nefesimi verinceye kadar da hain ve şerefsizlerle hukuki ve demokratik yollarla mücadele etmeye devam edeceğim.

Bu Ülkenin evlatlarını birbirine düşürmek için İngilizler vesair ülkeler Osmanlı'dan beri çalışıyor. Düşmeyelim bu tuzaklara. Aynı gemideyiz. Geminin tabanını delmeye çalışmayalım.

ASSAM Kongreler yapıyor. Yapmaya da devam edecek. Bugün 5. Kongrenin beyannamesini hazırladık. Size de göndereyim, isterseniz. Ama zaten sitemizde yayınlıyoruz. Herkese açıktır. Hatta buyurun gelin, siz de dinleyin diyeceğim ama pandemi nedeniyle internet ortamında zoom üzerinden yapılacak. Link gönderebilirim.

Osman paşam; İslam Devletler Birliği konusunu izah edeyim. Bu birlik; AB var ya, hani Avrupa Birliği, işte onun Türk İslam Ülkeleri versiyonudur. Nasıl AB'nin bir bayrağı var, işte onun gibi de bayrağı olacak. AB'nin merkezi gibi merkezi olacak, AB'nin dili gibi dili olacak. AB'nin anayasası gibi de anayasası olacak. Yoksa sizin kafanızda vehmettiğiniz gibi devletleri yıkıp, sınırları kaldırıp yeni bir devlet önermiyoruz. Nedense AB'ye üye olmak için takla atanlar, İslam Birliği denilince duyulmadık hakareti yapmaktan kendilerini alamıyorlar. Medeniyet Coğrafyamızı birleştirmek bu insanlara neden bu kadar yabancı geliyor anlamak mümkün değil.

Size ait olan şu; Yani ASSAM, Türkiye Cumhuriyeti’nin mevcut devlet yapısını ve anayasasını ılga ederek Türkiye Cumhuriyetini şeriatla yönetilen bir Arap konfederasyonunun bir parçası haline getiriyor."  ifadelerini biz nerede yazmışız, nerede söylemişiz? Lütfen gösterir misiniz? Gösteremez iseniz o zaman siz müfteri olmuş olursunuz. Tekraren söyleyeyim; asla ve asla öyle bir niyet ve girişimimiz yoktur. Bilakis, her ülke kendi sınırlarında, kendi anayasaları ile kendi hükümetleri ile yönetilecek, bunun üzerinde aynı AB gibi bir birlik öneriyoruz. AB deyince gayet güzel oluyor da ASRİKA denince neden farklı anlaşılıyor, bunu anlamak mümkün değil. Aklını ve ruhunu yabancılara satmış, batı hayranı, aşağılık kompleksi içinde olan kişilerden bunu anlamasını beklemek saflık olur. Ancak sizin böyle olduğunuzu zannetmiyorum.

Bizim 2015 yılında yayınladığımız çözüm süreci raporumuzu da dile getirmişsiniz. İzah edeyim. Biz terörden canı yanan memleket evlatları olarak çözüm sürecinde ülkemize hayrımız dokunsun diye 3 ayrı ekip olarak güney doğuya gittik. Mardin-Şırnak bölgesine giden ekip içerisinde ben de vardım. 4 gün bölgede kaldık. Valisinden, belediye başkanına, tugay komutanından kanaat önderlerine, vakıf, dernek, odalar, barolar ve hatta sokaktaki vatandaşına kadar 4 gün boyunca görüşmeler yaptık, gece yarılarına kadar çalıştık. Sonunda bir eser meydana çıkardık. Bu bir tespittir. Biz hükümet değiliz, bölgenin nabzını tuttuk. Sonra bunu ilgili ve yetkili makamlara gönderdik. Bu bir barış için çabadır. Fedakarlıktır, gayrettir. Biz dernek olarak ancak bu kadar yaparız. Raporlarız. Her şey ortada. Orada yazılanlar, bölgenin nabzının değerlendirilmesidir. Bizim hiçbir yetkimiz ve resmi sorumluluğumuz yoktur. Memleketin hayrını isteyen, barış isteyen vicdan sahibi insanlar olarak bir çaba sarf etmişiz. Burada yazılı olanları tenkit etme hakkınız vardır. Biz de kendi içimizde çok tartıştık. Nasıl yapalım, neler yazalım, diye. Fikirler fikirlerle çürütülebilir. Yanlış gördüğünüz yeri yazarsınız ve izahını da yaparsınız, biz de Allah razı olsun deriz. Ama yalan, iftira ve çarpıtma bambaşka bir şey.

Osman paşam, bu cümleler de size ait: ASSAM’ın çok büyük çoğunluğu emekli askerlerden oluşuyor. Bunların bit kısmını tanıyorsunuz. Hani imam cenaze namazında sorar ya ‘’Mevtayı nasıl bilirdiniz?’’ diye…" Evet, biz birbirimizi tanıyoruz. Lakin bu "cenaze" meselesini anlayamadım, bunu benim saflığıma verin "mevta" demekle ne demek istediniz, lütfen açıklar mısınız?

Son sözlerinize bakalım şimdi: "Bir bakın bakalım; Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkıp anayasasını ılga edip yerine bir Arap konfederasyonunun bir parçası, resmi lisanı Arapça olan ve şeriatla yönetilen bir devlet haline getiren, Türkiye’yi de eyaletlere bölen, Türk ulusundan vazgeçip Türkiye’yi halklara bölen, PKK’yı muhatap alan, tekke ve zaviyelerin tekrar açılmasını isteyen, Atatürk düşmanı bu örgütte kimler var? Bir de vizyondan bahsetmiyorlar mı?

İşte dananın kuyruğunun koptuğu yer burası…. Herkes sırtındaki küfeye göre burada ahkam kessin!..."

Cevap:

  1. Hiçbir zaman Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkıp anayasasını ılga edip yerine Arap konfederasyonunun bir parçası, resmi lisanı Arapça olan ve şeriatla yönetilen bir devlet haline getirme düşüncemiz olmamıştır ve asla olmayacaktır. Böyle bir çaba içerisine girenlerle de her zaman yasalar çerçevesinde mücadelemizi sürdüreceğiz.
  2. Türkiye'yi eyaletlere bölen, Türk ulusundan vazgeçip Türkiye'yi halklara bölen, PKK'yı muhatap alan bir devlet asla istemedik. İsteyenlere de asla tahammül etmeyiz.
  3. Hiçbir zaman Atatürk düşmanlığı yapmadık. Ama birileri birilerini tahrik etmek ve halkı bölerek, birbiri ile savaştırmak için bu yalanı hep söylediler.
  4. Ne bir örgüt var ne de örgüt üyeleri. Hastalıklı zihniyet ancak böyle iftiralar üretir. ASSAM yasal bir dernektir. Bu iftiranın bedelini mahkemede ödeyeceksiniz.
  5. Dananın kuyruğuna gelince, bizler canımız kadar sevdiğimiz vatanımız için canhıraş çabalarken, sizler de böyle yazılar yazmak suretiyle küfenize neler yüklüyor, kimlerin ekmeğine yağ sürüyorsunuz, sizi düşünmeye davet ediyorum.

Bu kadar açıklama yeterli olmuştur ümidiyle, bizimle ilgilenip, bir kısım doğrularımıza da yer verdiğiniz için teşekkürü bir borç biliriz.

Allah inananların yar ve yardımcısıdır.

Gürcan Onat, ASSAM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı.

NOT:

Gaflet: Allah'ı, Peygamberi ve dinini bilmemektir.       

Dalalet: Allah'ın çizgisinden sapmış, sapık yol demektir.

İhanet: Vatanını, milletini, dinini ve devletini satmaktır.

Bizi gaflet, dalalet ve ihanet kelimeleri ile karalamaya çalışanlara ithafen söylerim ki; Allah'ı da, Peygamberimizi de, dinimizi de biliyoruz, elhamdülillah.                   

Allah'ın çizgisinden asla sapmadık, sapmayız inşallah.                                                  

Vatanımızı, milletimizi, dinimizi ve devletimizi canımız kadar seviyoruz, asla satmayız ve satanlara da müsaade etmeyiz, biiznillah.

Son Düzenlenme Salı, 02 Şubat 2021 11:33
Gürcan ONAT

30 Haziran 1959 tarihinde Adapazarı'nda doğmuştur.

Memleketi: Akyazı/Sakarya.

30 Ağustos 1981 yılında Hava Harp Okulundan Teğmen rütbesi ile mezun olmuştur.

1999 yılında Binbaşı rütbesindeyken kendi isteği ile emekli olmuştur.

Emekli olduğu günden itibaren sivil toplum örgütleri ile hemhal olmuştur.

ASDER, ASSAM, SADAT kuruluşlarında emek sarf etmiştir.

Halen Fatih/İstanbul'da ikamet etmekte olup, kendini vakıf ve dernek hizmetlerine vakfetmiştir.