Pazartesi, 26 Ocak 2015 00:00

Çözüm Sürecinin Ulaştığı Aşamada ASDER-ASSAM Raporu

Yazan
Öğeyi Oyla
(15 oy)
ASSAM Çözüm Raporu ASSAM Çözüm Raporu ASSAM (R)

ÇÖZÜM SÜRECİNİN ULAŞTIĞI AŞAMADA ASDER-ASSAM RAPORU

(Dİ MERHELEYA ASTA PÊVAJOYA ÇARESERÎYÊ DE RAPORA ASDER-ASSAM'Ê)

BASIN AÇIKLAMASI

27 Ocak 2015 Üsküdar / İstanbul

 

 

Ülkemizde ve dünyada adaletin hâkim olması misyonunu yüklenerek yola çıkmış olan “Adaleti Savunanlar Derneği” (ASDER) ile İslâm Dünyasının bir irade altında toplanması için gerekli müesseseler ve bu müesseselerin oluşması için uygun mevzuatın araştırılması hedefine odaklanmış fikri araştırmalar yapan “Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi” (ASSAM), Ülkemize ve komşu bulunduğumuz coğrafyaya barış, kardeşlik, birlik, refah, huzur ve adalet getireceğine inandığı “Çözüm Sürecini” gönülden desteklemektedir.

Her iki derneğimiz de kuruldukları tarihten itibaren Ülkemizin ve İslâm Âleminin önemli sorunları ile birlikte, Kürt Meselesi ve bölücü girişimlerin Ülke birliğini sağlayacak şekilde çözülmesi için çalışmalar yapmaktadır.

Nitekim ASDER,  08 Mart 2009 tarihinde “Tarihten Bugüne Kürt Meselesi ve Çözüm Öneriler Paneli”ni icra ederek, meseleyi ve çözüm önerilerini kamuoyu ile paylaşmıştır.

Yine ASDER ve ASSAM bünyesinden oluşturduğu duyarlı ve ehil bir heyet ile 24-26 Nisan 2013 tarihlerinde, Diyarbakır-Batman ve Mardin illerinde yerinde yaptığı tespitleri “ASDER Barış Süreci Raporu” adı altında toplamış ve kamuoyu ile paylaşmıştır.

Sürecin başlamasından itibaren geçen iki yıl, Kobani bahane edilerek ortaya konulan kanlı 6-7 Ekim 2014 olayları, yaklaşan milletvekili genel seçimleri ve Nevruzu içinde barındıran Mart 2015 ayı ile ilgili tarafların beklentileri, ASDER ve ASSAM mensuplarına bölgede neler oluyor dedirtmiş ve teröre karşı güvenlik sorunu yaşayan hassas illerimizde yeni bir tespit ziyareti yapma ihtiyacı duyurmuştur.

ASDER ve ASSAM’a mensup on araştırmacı üyemizden oluşturulan üç ayrı ekip, 09-22 Aralık 2014 tarihleri arasında, Hakkâri, Van, Şırnak, Mardin, Batman, Şanlıurfa ve Diyarbakır İllerimiz ve bazı ilçelerinde, Resmi Kurumlar, Sivil Toplum Kuruluşları, Üniversiteler, Kanaat Önderleri, Siyasi Parti Teşkilâtları, Ticaret ve Sanayi, Esnaf ve Sanatkar Odaları, Sendikalar, Barolar,  Belediyeler, Esnaf ve bölge sakinleri ile temas ve istişarelerde bulunmuş, yapılan tespitler üç heyet tarafından önce kendi bölgeleri ile ilgili, müteakiben de üç heyetin ortak iştiraki ile “Çözüm Sürecinin Ulaştığı Aşamada ASDER-ASSAM Raporu” adı altında birleştirilmiştir.

Size takdim edilen özet raporumuzda göreceğiniz gibi yedi il ve beş ilçe ziyaret edilmiş ve her kesimden insan ile önceden belirlenmiş hususlarda görüşmeler yapılmıştır.

ASDER ve ASSAM mensupları bu ziyaretler sonucunda çözüm süreci ile ilgili berrak ve açık bilgi ve kanaatlere sahip olmuştur. Tamamı 80 sayfayı bulan raporumuzun önemli bölümlerini sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Memnuniyet verici olan bir hususu baştan söylemek istiyorum. En aşırıdan en ılımlıya uzanan geniş yelpazede yer alan bölge halkının/Kürtlerin tamamına yakını çözüm sürecinin başarıya ulaşmasını ve üniter yapı içinde kalmayı istemektedir.

Üzülerek tespit ettiğimiz husus da, silahlı eylemleri desteklemeyen geniş kesimler, Çözüm Sürecinin başlamasından önce ve özellikle olağanüstü hal dönemlerinde Devletin baskısı altında iken, süreç ile birlikte Devlet güçlerinin boş bıraktığı alanlarda süratle devlete paralel teşkilatlanan örgütün acımasız baskısı altında kalmıştır.

Bölgedeki tespitler içinde;

Ana dilde eğitim isteği, Kürt kimliğinin tanınması talebi, yüksek işsizlik oranı (%20), mensup oldukları farklı mezhebin dikkate alınmaması, devlet mahkemelerinde adli işlemlerin uzun zamanlarda sonuçlanamaması, kişilere ait en basit sorunların bile örgüt mahkemelerinde çözülüyor olması, örgütün vergi daireleri ve güvenlik komiteleri kurmuş olması, temel hakların kullanılamaması, silahlı örgüt karşısında can ve mal emniyetinin olmaması, 20 günlük silahlı eğitimden geçirilen gençlerin devlet kadrosunda görev verileceği vaadi ile paralel örgüt içine çekilmesi, mülki idare, asker, polis, öğretmen, din görevlisi ve kamu görevlilerinden tecrübesiz, bölge insanının değerlerine yabancı, liyakatsiz, halkın lisanı ile iletişim kuramayan kişilerin bölgede görevlendirilmesi, Şafi Mezhebi fıkhına ve Kürtçe lisanına hâkim olmayan din görevlilerinin bölgede görev alması, bölgenin ayakta durmasında orta direk görevi yapan medreselerin devlet tarafından desteklenmemesi, Devlet tarafından muhatap olarak sadece BDP/PKK nın alınması gibi sorunlar, uzun olmayan bir zaman diliminde ve SÜREÇ kapsamında çözümlenmesi gereken önemli meseleler olarak ortaya çıkmıştır.

ASDER-ASSAM Raporu tespitlerle birlikte, çözüme dönük kanaat ve önerileri de bünyesinde barındırmaktadır. Köklü değişiklik gerektiren öneriler,

Müteakip yasama döneminde uygulanabilecekler ve

Hemen uygulanabilecekler olmak üzere

İki başlık altında ifade etmek mümkün ve uygun bulunmuştur.

 

EN GEÇ MÜTEAKİP YASAMA DÖNEMİNDE ÇÖZÜMLENMESİ GEREKEN ÖNEMLİ MESELELER:

Kürt Kimliği Tanınmalıdır:

Türk ırkına mensup olmayan vatandaşlarımızda ve Kürtlerde Devlete karşı aidiyet duygusunun oluşması ve gelişmesi için 1982 Anayasasının 66. maddesinde geçen “Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkese, din ve ırk farkı gözetilmeden Türk denir.” hükmü yerine “Vatandaşlık temel bir haktır. Kanunun öngördüğü esaslara uygun olarak bu statüyü kazanan herkes Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşıdır.” ifadesine benzer bir hükmün yer alması daha kapsayıcı ve birleştirici olacaktır.

Bunun yanında, “Dış Kürtler ve Müslüman Topluluklar”da, “Dış Türkler ve Akraba Toplulukları” gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından koruma kapsamına alınmalı, bu husus dış politika uygulamalarına prensip olarak kaydedilmeli ve sahip çıkılmalıdır.

Ana Dilde Eğitim Hakkı Verilmelidir:

Dil, millet olmanın birleştirici değerlerinden biri olmakla beraber farklı etnik gruplara da devletin eşit hak sahibi vatandaşları olabilmeleri için, kültürünü ve dilini kullanıp yaşatma imkânı sağlanmalıdır.

Devletin kurumlarında ve uluslararası ilişkilerde resmi dil Türkçe olmalı, ancak Kürtlerin ve diğer etnik grupların kendi dillerini konuşma, geliştirme ve kendi dilinde eğitim yapma özgürlüğü ve imkânı, anayasa ile koruma altına alınmalıdır.

Kürtçe dilinin geliştirilmesi devletin kültür programlarında yer almalıdır.

Devletin resmi okullarında, isteyen Kürt Vatandaşlarımıza kendi dilinde eğitim hakkı sağlanmalı, ikinci dil olarak da Türkçe öğretilmelidir.

Türkçe eğitim yapan Devlet okullarında da ikinci dil olarak Kürtçe dili tedrisata dâhil edilmelidir.

Bölge Valilikleri İhdas Edilmelidir:

Türkiye Cumhuriyeti’nin taşra teşkilâtı ve Devletin yönetim şekli yeniden düzenlenmelidir. Bu sistem hem Kürtlerin ve diğer etnik grupların özerklik isteklerini karşılayacak, hem de Devlete bağlılık ve aidiyet duygusunu arttıracak şekilde oluşturulmalıdır.

Her Bakanlık kendine bağlı en fazla altı-on birimi layıkıyla sevk ve idare edebilir. 81 Vilayet merkezden dirayetle yönetilemez. Merkezi idarenin hem ülkemizin diğer milletler nezdindeki menfaatlerini bihakkın koruyabilmesi, hem de mahalli ihtiyaçların daha yakın tespit ve karşılanabilmesi için coğrafi, ekonomik, sosyal ve etnik şartlar göz önünde bulundurularak bölge valilikleri ihdas edilmelidir.

Bölge valileri merkezden atanmalı, adalet, iç güvenlik, savunma ve dış işleri merkezden, devletin diğer faaliyet alanları bölge valileri tarafından mahallinden yönetilmelidir.

Cumhurbaşkanlığı Forsuna Bir Yıldız Daha Eklenmelidir:

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Türklerden sonraki en büyük ve aslî etnik grubu Kürtlerdir. Cumhurbaşkanlığı forsunda tarihte kurulmuş 16 Türk devletinin simgesi bulunmaktadır. Eyyübî Hanedanlığı Devleti, Kürtler kadar Sünni Müslümanların da iftiharla ve hayırla yâd ettikleri bir devlettir. Eyyübî Hanedanlığı Devletinin simgesinin, 16 Türk devletinin simgeleri ile birlikte Cumhurbaşkanlığı forsuna 17. Yıldız olarak dâhil edilmesi, Kürtlerin Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı aidiyet duygusunu arttıracağı gibi, bu vatandaşlarımızın dışarıdan tahrik edilmelerinin de önüne geçecektir. Cumhurbaşkanlığı forsuna da çok yakışacaktır

 

HEMEN UYGULAMAYA KONULMASI GEREKEN ÖNEMLİ MESELELER:

Kamu Güvenliği Sağlanmalıdır:

Hakkâri ve Şırnak başta olmak üzere Devlete paralel yapı oluşturan KCK’nın etkin olduğu il ve ilçelerdeki emniyet güçleri nitelik ve nicelik olarak takviye edilmelidir.

Paralel yargıya fırsat vermeyecek şekilde adli sistem genişletilmelidir.

Örgüt elemanlarının dağdan indirilmesi için af müessesi işletilecek ise (ki buna ihtiyaç vardır.) bu husus önceden deklare edilmeli, ancak her ne şekilde olursa olsun eline silah almış, silahlı eğitim yapmış örgüt elemanı ve yandaşına, meşru düzenin emniyet, güvenlik, asker ve bürokrat kadrolarında görev verilmeyeceği belirtilmelidir. Ayrıca PKK ve KCK’nın örgüt kadrolarında görev yapanlarının, meşru zeminde oluşacak siyasi parti ve oluşumlarda görev alamayacağı da belirtilmelidir. Bu gruptan olan militanlar ancak devlet tarafından teşvik kapsamına alınacak ekonomik oluşumlarda çalışmaları için imkân sağlanmalıdır.  Sürecin sonunda işe alma vaatlerinde bulunarak, bölgedeki gayri meşru ve devlete karşı paralel yapılanmalar içine masum insanların çekilmesi önlenmelidir.

Bakanlar Kurulu Toplantıları, Uygun Periyotlarla, Hassas İllerde yapılmalıdır:

Takip ve kontrol önemli bir yönetim prensibidir. Etnik bölünme için tahrik edilen hassas illerimizdeki sorunlar, yatırımlar, projeler, asayiş ve güvenlik durumları, ilgili ve yetkililerin mahallinde karargâh kurarak etkili bir şekilde yönetilebilir. Sıklet merkezi, kritik yer ve zamanda gücün tamamına yakın kısmının toplanmasıdır. Bakanlarımızın hassas illerimizle ilgili meseleleri (Enerji bakanımız Sn Taner Yıldız’ın karargâhını maden kazalarının olduğu Soma ve Ermenek’te kurduğu gibi) mahallinde bulunarak çözme yöntemini uygulamalı, Bakanlar Kurulumuz toplantılarını, periyodik olarak hassas illerde yapmalıdır.

Devletin imkânlarını da birlikte götürmelidirler.

Muhatap Olarak Sadece BDP/PKK Alınması Yeterli Değildir:

Sürecin başarısı, yapılan ve yapılabileceklerin halka anlatılması, çözüm sürecine halkın katılımının sağlanması ve Devlet tarafından sağlanan kazanımların terör örgütünün dağ ve şehir kadroları tarafından üstlenilerek, halkın baskı altına alınmasının önlenmesi için sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları ve kanaat önderleri de Devlet tarafından Çözüm Sürecinde muhatap olarak alınmalıdır.

Bölge İnsanının Değerlerini Özümsemiş Kamu Görevlileri Yetiştirilmelidir:

Dinî ve kültürel olarak bölge insanı ile uyum içinde olabilecek, liyakatini diğer bölgelerde kanıtlamış ve yükselme sırasında olan, Kürt dili ve kültürü ile ilgili kurslardan geçirilmiş, örf, adet ve geleneklere vakıf, Devletimizin geleceğinin Türk-Kürt kaynaşması ve eşit vatandaşlık haklarının yasal olarak tanınması ile mümkün olabileceği şuuruna sahip vali, kaymakam, hâkim, savcı, subay, astsubay, emniyet görevlisi, öğretmen, müftü, imam ve kamu görevlileri özenle seçilerek atamaları yapılmalıdır.

Eğitim Seferberliği Yapılmalıdır:

Bazı il ve ilçelerde ilk ve orta eğitime devam eden öğrenci miktarı okul mevcutlarının %50’sinin altına düşmüştür. Öğretmen kadrolarının %25’e yakını örgüte hizmeti öne çıkaran ve asli görevi öğretmenlik olmayan meslek gruplarından ücreti karşılığı istihdam edilmekte, atanmış olanların tamamına yakınını da stajyer öğretmenler teşkil etmektedir. Paralel cemaat yandaşları da düşünüldüğünde eğitim çağındaki neslin ehil ellerde olmadığı söylenebilir.

Yeterli güvenlik önlemleri alınarak ve maddi-manevi ilave teşvikler sağlanarak idealist öğretmenlerle eğitim kurumlarının noksanları giderilmelidir.

Özendirici etkinliklerle bölgeye has eğitim tedrisatı geliştirilmelidir. Kürt dili, tarihi ve kültürü ders konusu olarak müfredata sokulmalıdır.

Ayrıca, yüksek tahsil yapamayacakların ziyan olmaması için mesleki eğitime ve teröre bulaşmayı da önleyecek şekilde dini eğitime ağırlık verilmelidir.

Yüksek öğretim giriş sınavlarında uygun oranda mahrumiyet katsayısı uygulanmalıdır.

Ekonomik İmkânlar Arttırılmalıdır:

Hayvancılık, su ürünleri, yer altı madenleri ve istihdam imkânı veren küçük ölçekli sanayi yatırımları teşvik edilerek, talep olmayan bölgelerde devlet eliyle kurulup işletilerek, mayınlı alanlar tarıma açılarak ve sınır ticareti serbest bırakılarak, işsizlik oranı en fazla %5’lere düşürülmeli ve bölge insanının geçim derdinden dolayı batıya göç etmesi ve terör örgütlerine kaynak olması engellenmelidir.

Meselenin Önemi Ülkemizin Batısı Tarafından da Benimsenmelidir:

Üniversitelerimiz, eğitim kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları, mülki ve mahalli idare birimleri, cemaatler, kanaat önderleri, fikir kulüpleri, sanat dünyamız, basın ve yayın kuruluşlarımız, genel seferberlik ilan ederek, yapacakları seminer, panel, sempozyum, toplantı ve gösteri gibi açık/kapalı alan faaliyetleri ile hükümetimizin doğru yoldaki girişimini desteklemelidir.

Telaffuzu bile zor olan bu faaliyetlerin uygulanması çok daha zordur. Başarı, hakkaniyet, basiret, cesaret, metanet, sabır ve beceri ile mümkündür.

Müteakip sayfalarda sunulan, Devletimizin yetkili organları ile ve kamuoyumuz ile paylaşılan “Çözüm Sürecinin Ulaştığı Aşamada ASDER-ASSAM Raporu”nun/ (Di merheleya asta pêvajoya çareserîyê de rapora ASDER-ASSAM’ê) hayırlı hizmetlere vesile olmasını dileriz.

Adnan Tanrıverdi

Emekli Tuğg.

ASSAM Ynt. Krl. ve

ASDER Onursal Bşk.

EKLER:

Çözüm Sürecinin Ulaştığı Aşamada ASDER-ASSAM Raporu (2015)

 

Okunma 12364 defa Son Düzenlenme Salı, 22 Şubat 2022 09:51
Yorum eklemek için giriş yapın