
Birleşmiş Milletler (BM), ABD ve Birleşik Krallık tarafından tamamen zayıflatıldı, marjinalleştirildi ve gereksiz mi ilan edildi? En azından uluslararası barış ve güvenliği sağlama konusundaki birincil rolü bağlamında. Reform yapmama başarısızlığı nedeniyle, BM Güvenlik Konseyi (BMGK), özellikle İsrail – Filistin çatışmasında, ABD vetosunun tam esiri olmuştur. ABD ve İsrail, uluslararası toplumun ve dünyanın geri kalanının görüşlerini görmezden gelmeye, karşı çıkmaya ve hiçe saymaya karar vermiştir.
Mevcut dünya düzeni, dünya barışını sağlamak ana misyonu olan Milletler Cemiyeti’nin kurulmasına dayanmaktadır. Ancak, dünya barışını sağlama görevini yerine getiremediği için, II. Dünya Savaşı sonrası feshedilmiştir. Bunun ardından, 1945’te Birleşmiş Milletler (BM) kurulmuştur. BM, Tüzüğünde kendisine verilen eşsiz yetkiler sayesinde geniş bir yelpazede harekete geçebilir. Tüm BM Üye Devletleri, BM’nin kararlarını uygulamak zorundadır. BM Tüzüğü, uluslararası ilişkilerde güç kullanımının yasaklanmasını kodifiye etmektedir. Tüzüğün önsözünde, hoşgörü içinde yaşama ve birbirine iyi komşular olarak barış içinde yaşama gibi yüce bir ideal benimsenmiştir. Ayrıca, tüm üye devletlerin uluslararası barış ve güvenliği korumak için güçlerini birleştirmesini ve bunun kolektif bir sorumluluk olduğunu vurgulamaktadır.
‘Kolektif Güvenlik’ kavramı, herhangi bir üye devlete karşı saldırı gerçekleştirildiğinde, o devlete karşı kolektif bir karşılık verme vaadiyle saldırganlığı caydırmayı amaçlamaktadır. Bu kavramı uygulamak için BM, ‘barış gücü operasyonlarını’ oluşturmuştur. ‘BM Kolektif Güvenliği’, üç ön koşula dayanır: üye devletlerin küresel barış için istekliliği; saldırganlığı durdurmak için kolektif sorumluluk; ve BM himayesinde barışı koruma operasyonları için askeri güç gönderilmeye hazır olma. Tüzüğünün Yedinci Bölümü, BM’ye, uluslararası barış ve güvenliği sağlamak ya da yeniden tesis etmek için gerekli olabilecek ekonomik ilişkilerin kesilmesi ve hava, deniz veya kara kuvvetleriyle askeri eyleme geçilmesi gibi zorlama önlemleri kullanma yetkisi verir.
Şu ana kadar BM, yetmiş bir barış gücü operasyonu başlatmıştır ve bunlardan on iki misyon halen faaliyet göstermektedir. Çoğu barış gücü operasyonu Afrika’da başlatılmış olmasına rağmen, ilk BM barış gücü misyonu Mayıs 1948’de Orta Doğu’da, İsrail ile Arap komşuları arasındaki ateşkesi denetlemek amacıyla Birleşmiş Milletler Ateşkes İzleme Örgütü (UNTSO) olarak kurulmuştur. Bir milyondan fazla erkek ve kadın, BM bayrağı altında barış gücü operasyonlarında görev yapmıştır. Şu anda, 120 ülkeden 100.000’den fazla asker, polis ve sivil personel, on iki barış gücü misyonunda görev yapmaktadır. BM barış gücü operasyonları dünya çapında birçok zorlukla karşılaşmıştır, ancak BM’nin en büyük başarısızlığı, iki en eski anlaşmazlığı çözememiş olmasıdır: Arap-İsrail (İsrail – Filistin) çatışması ve Jammu ve Keşmir anlaşmazlığı. İlki, BM kararlarına göre Filistin Devleti’nin kurulmasına dair, ikincisi ise BM himayesinde halkların kendi kaderini tayin hakkının belirlenmesine ilişkindir. Her iki durumda da, Müslümanlar, sırasıyla İsrail ve Hindistan’ın zulmü, soykırımı ve etnik temizliği karşısında en kötü şekilde zulme uğramaktadır.

