ASSAM'ın 4 yönetim organının yanı sıra 4 tane ana kurulu bulunmaktadır.
1) Yüksek İstişare Kurulu
2) Stratejik Araştırma Kurulları
3) İlmi Etüd ve Akademik Değerlendirme Komisyonu
4) Yayın Kurulu
Stratejik Araştırma Kurulları altında da 8 kurul ve bu kurullarında çeşitli sayılarda araştırma masaları bulunmaktadır.
Stratejik Araştırma Kurulları Çalışmalarından Sorumlu Koordinatör Başkan Yardımcıları | ||
---|---|---|
![]() |
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Akademik Kurul Çalışmalarından Sorumlu Koordinatör Başkan Yardımcısı
24 Şubat 2022'de Ukrayna - Rusya savaşı, 7 Ekim 2023'de ise Filistin - İsrail savaşı başladı. Her ikisinin ortak noktası işgal… Rusya NATO'nun genişleme niyetinin güvenliğine tehdit oluşturduğu bahanesi ile Ukrayna'nın bazı bölgelerini işgal etti. İsrail ise 1945'ten beri küçük küçük, ufak ufak, günden güne Filistinlilerin topraklarına el koyarak, tehcir ederek, olmadı bombalar yağdırıp katlederek Filistin'i işgal ediyor.
Aslında İnsan Hakları Örgütleri, Yazarlar, Stratejik Araştırma Merkezleri bu çifte standardı sürekli gündeme getiriyorlar. ASSAM şimdiye kadarkilerden sonuç alınamadığı gerçeğinden hareketle farklı bir çözüm önerisi getiriyor.
ASSAM Küresel Krizlere Çözüm olabilecek model/ler üretme konusunda çalışmalar yürütmektedir. Bu kapsamda krizlerin sebeplerinin tanımlarını doğru yapmanın gerekliliğine inanarak yaptığımız çalışmayı takdim ediyorum. Yaklaşık 50 sayfayı bulan çalışmanın önsöz ve sonuç bölümleri aşağıya alıntılandı. Tamamı için ekli pdf dokümanı indirebilirsiniz.
İsrail’in Filistin’de yürüttüğü işgal ve soykırım faaliyeti İngiltere’nin desteği ile 1945’te başlamış, ABD’nin desteği ile 1948’de İsrail işgal ettiği topraklarda bağımsızlığını ilan etmiştir. 1948’den günümüze kadar sürekli genişleyerek devam eden işgale yönelik tepkilerin sonuncusu olan “Aksa Tufanı”nın medya ayağı sayesinde, tüm dünyanın gözleri küresel krizlerin kaynağına yöneldi.
Aslında Müslümanlara yönelik benzeri soykırımlar 90’larda Bosna’da, 13-14. yy.’da Moğol istilasında, 15. yy.’da da Endülüs’te yaşandı.
Küresel krizlerin nedenlerini, krizlerin odağındaki İslam dünyasının nasıl zayıflatıldığını ve sorunlara çözüm önerilerini inceliyoruz. Krizlerin kaynağının güç mücadelesi olduğu ve güç dengelerinin günümüzde Birleşmiş Milletler sistemi üzerinden kilitlendiğine vurgu yapıyoruz.
Sistemin nasıl oluştuğunu anlamak için tarihsel süreçten özetle bahsediyoruz. Tarihsel süreci konuyu dağıtmamak amacıyla özetlerken ilişkili gördüğümüz için sadece yakın tarihe değil, uzak tarihe de çok kısa değiniyoruz. Tarihi süreci günümüzden başlayıp geriye doğru giderek kurgunun nasıl oluşturulduğunu anlatmayı hedefliyoruz. Yani olayların aslında hedeflenmiş bir kurgu olduğunu ve tarihsel süreçlerin planlanarak yürütüldüğüne dikkat çekiyoruz.
Güç mücadelesinin temelinde küresel kaynaklara el koyma mücadelesi olduğunu, 16. yy.’dan itibaren Afrika’nın sömürgeleştirildiğini, 18. yy.’dan itibaren İslam Coğrafyasının sömürgeleştirildiğini vurguluyoruz.
I. Dünya Savaşı'nın asıl hedefi İslam topraklarının sömürgeleştirilmesiydi. Osmanlı Devleti'nin zayıflatılmasıyla birlikte Batılı güçler, zengin kaynaklara sahip bu coğrafyayı ele geçirme planları yaptı. Batı'nın, sömürgecilik yoluyla elde ettiği finansal kaynakları sanayi ve teknoloji devrimlerine aktararak İslam dünyasıyla arasındaki farkı açtı. İslam dünyasının en büyük hatası olarak ise Endülüs'ün kaybı ve Afrika'nın sömürgeleştirilmesi gibi önemli tarihi olaylara karşı birlik olamamasını gösteriyoruz. Bu parçalanmışlık, Batı'nın güçlenmesine ve İslam dünyasının zayıflamasına yol açmıştır.
Tüm dünyanın gözlerinin üzerinde olduğu Gazze soykırımı üzerinden çözüm arayışımızı örneklendiriyoruz. Planlı olarak yürütülen küresel krizlere karşı çözümün planlı hareket ederek güç oluşturulmasından başka bir yolu olmadığını da vurguluyoruz.
MEZHEP SAVAŞI DURDURULMALIDIR
(09 Ekim 2015)
BM Güvenlik Konseyinin geride bekleyen iki üyesinin de (Rusya ve Çin) Bölgeye fiilen dahil olma girişimine bakıldığında, içinde bulunduğumuz Ortadoğu Coğrafyasının yeni ve büyük bir paylaşımın eşiğinde olduğu anlaşılıyor.
İslâm Dünyası, küresel güçlerin pompaladığı ve belki tarihinin en büyük mezhep savaşlarından birini yaşıyor.
Bu savaşın gönüllüleri var, kullanılanları var ve mağdurları var.
Küresel güçler, Şia ve Vehhabî aşırılarını ve bir kısım etnik azınlıkları teşkilâtlandırıp donatarak ehli sünnetin üzerine saldırtmaktadır
Kurtuluşun Ümmetin birliğinden geçeceği kuşkusuz.
AMA NASIL?
Önce; Ehli Sünnet, Şia ve Vehhabî ALİMLERİ bir masanın etrafına oturabilmelidirler.
Sonra; Aralarında derin uçurumlar oluştursa da ihtilaflarını rafa kaldırıp, müştereklerini tespit etmelidirler.
Daha Sonra; Ümmette ittifak duygusunun gelişmesini sağlayacak aydınlatma faaliyetlerini başlatmalıdırlar.
Bunlardan sonra; Müslüman Devlet yöneticilerinin müşterek tehdidi fark ederek birlikte hareket etme imkanı ortaya çıkabilecektir.
Bu yolun dışındaki bütün girişimler, mezhep savaşlarına benzin taşıyacak ve küresel güçlerin ekmeğine yağ sürecektir.
Birliğin sağlanmasında fert fert hepimize görev düştüğüne inanıyorum.
Sözlerimiz, yazılarımız ve davranışlarımız bölünmeye ve kavgaya değil, birleşme ve dayanışmaya yaramalıdır.
Diğer Taraftan;
Türkiye, sınırlarının hemen ötesinde cereyan eden bu büyük mücadelede kendisini her an sıcak bir çatışmanın ve savaşın içinde bulabilir.
Bu hususta da, serin kanlı davranmak gerekir. Gücümüzün yettiğinin ötesinde bir fiili duruma yeltenilmemelidir.
Suriye Coğrafyasında açıktan ve fiili girişimler yerine, örtülü ve asimetrik yöntemler kullanılmalıdır.
Direkt askeri harekât yerine, meşru kabul ettiğimiz muhaliflere eğitim, yönetim ve örtülü lojistik destek verme yöntemi kullanılmalıdır.
Türkiye, mümkün olabilen azami sayıdaki İslâm ülkelerinin temsilcilerinin iştirak ettiği bir "SURİYE KRİZİ ÇÖZÜM KONFEDERASYONU" oluşturmalıdır.
Bu konfederasyon eliyle iştirak eden ülkelerin Suriye Krizinin çözülmesi için siyasi, ekonomik ve askeri destekleri sağlanmalıdır.
Zor süreç İslâm Dünyası ile birlikte aşılmalıdır.
Türkiye buna öncülük yapmalıdır.
Adnan Tanrıverdi
ASSAM ve SADAT
Yönetim Kurul Bşk.
"Küresel Saldırının Hedefindeki İslam Dünyası" semineri Bursa ASSAM İl Başkanlığı organizasyonu ile 1 Kasım 2014 Cumartesi günü Bursa Setbaşı Kütüphanesi Üftade Konferans ve Toplantı Salonunda gerçekleştirildi.
İSLÂM DÜNYASINA HUZUR NASIL GELECEK?
10 Haziran 2014 tarihinde IŞİD militanları tarafından rehin alınan Musul Konsolosluk görevlisi 49 vatandaşımız, başarılı bir operasyonla kurtarılmıştır.
101 gündür rehin tutulan vatandaşlarımız 20 Eylül 2014 günü sabah saat 05:00 sıralarında Türkiye-Suriye sınırının IŞİD kontrolündeki (Kargamış-Ceylanpınar arasındaki yaklaşık 130 Km) sınır bölgesinden geçirilerek Şanlıurfa’ya getirilmiştir.
Vatandaşlarımızın kılına zarar gelmeden gerçekleştirilen bu operasyonun, Devletimizin kudretini ve yöneticilerimizin yeteneklerini gözümüzün önüne seren, önemli bir politik başarı olduğunun altını çizmek istiyorum.
Resmi açıklamalarda “Milli İstihbarat Teşkilâtımızın kendi yöntemleriyle gerçekleştirdiği bir çalışmayla Türk vatandaşlarının yurda döndüğü” belirtilmiştir. Kurtarma operasyonun nasılı hakkında net bir açıklama yapılmamıştır. Kurtarma harekâtının perde arkası merak konusu olmaya devam edeceğe benzemektedir. Ama önemli olan diplomatik hüviyete de sahip olan 49 vatandaşımızın sağ-salim olarak yurda dönmüş olmasıdır.
" Dünya'da ve Dünden Bugün'e Türkiye'de Savunma Sanayi " sunumu Bursa Teknik Üniversitesi, Antalya STK'lar Toplantısı gibi çeşitli konferanslarda tebliğ edilmiştir. Sunumun pdf dosyasını indirmek için tıklayınız. (Son Günceleme 28 Ağustos 2014 / 5,62Mb)
SIRA NO |
KURULLAR VE GÖREVLER |
KOORDİNATÖR VE AKADEMİSYENLER |
|
KOORDİNATÖRLER |
AKADEMİSYENLER |
||
3. |
İLMİ ETÜT VE AKADEMİK DEĞERLENDİRME KOMİSYON BAŞKANLIĞI |
Em. Kd. Alb. Abdullah Kaplan |
|
3.1. |
Başkan |
|
Prof. Dr. Yusuf Özertürk |
3.2. |
Üye |
|
Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe |
3.3. |
Üye |
|
|
3.4. |
Üye |
|
|
3.5. |
Üye |
|
|
3.6. |
Üye |
|
|
3.6. |
Sekreter |
|
|
(***)İhtiyaç duyulan ihtisas ve miktarda kurul üyesi istihdam edilecektir.
Bu röportaj Gazeteci / Yazar Sayın Ayşegül Akyüz Yahşi ile yapılmıştır. (https://www.aysegulakyuzyahsi.com/iit-ve-al-uyelerinin-doha-zirvesi-ne-anlama-geliyor/)
Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin (ASSAM) Yönetim Kurulu Başkanı Melih Tanrıverdi ile İsrail’in bölgedeki saldırgan tutumunu ve bu saldırganlığın ardından düzenlenen Doha Zirvesi’nin sonuçlarını ve ayrıntılarını konuştuk.
Melih Bey, Katar’a yapılan saldırı neden İslam dünyasında daha yüksek sesli bir tepkiye yol açtı? Bu durum, eleştirildiği gibi bir çifte standart mı, yoksa farklı bir stratejik önemi mi var?
— İsrail’in 9 Eylül 2025 tarihinde Katar’ın başkenti Doha’ya gerçekleştirdiği hava saldırısı sonrası İslam Dünyasında daha önceki saldırılara nispeten daha yüksek sesli tepki meydana geldi. Halbuki aslında İsrail daha önce Lübnan, Suriye, Yemen, İran ve Tunus’a da saldırdı ve saldırmaya da devam ediyor. Tüm dünya Ukrayna’ya yönelik saldırılara gösterdiği tepki ve uyguladıkları yaptırım kararları ile Filistin’e yönelik saldırılara karşı gösteremedikleri tepki arasında ciddi bir çifte standart gösteriyor. Katar konusunda da İslam Dünya’sı benzeri bir çifte standart sergiledi. İsrail’in Filistin, Lübnan, Suriye, Yemen, İran, Tunus saldırıları doğru seviyede tepki görmezken sadece Katar saldırısı hak ettiği seviyede bir tepki oluşturdu.
Bilginin sular seller gibi aktığı günümüzde, her konuda herkes, doğru veya yanlış, eksik veya tam bilgiye dayanarak kendince bir fikre sahip… Sonuçta kendisini haklı ve farklı düşünenleri ise haksız kabul ediyor.
Televizyon ekranlarında pek çok yorumcu, çeşitli programlarda çıkıp günlerce incir çekirdeğini doldurmayacak tartışmalar yapıyorlar. Diplomatlar bir araya gelerek küresel krizlere çözüm arıyorlar, devlet başkanları her derdin devası bende diyerek meydanlarda arz-ı endam ediyorlar ama nafile… Herkes her şeyi söylüyor ama gözümüzün önünde cereyan eden olaylar maalesef açık ve doğru şekilde değerlendirilmiyor. Günün sonunda küresel krizler devam ediyor.
Sizce Rusya – Ukrayna savaşı ne zaman ve nasıl biter? İsrail’in Filistin’i işgalinin Ürdün, Suriye, Mısır hatta Türkiye’yi işgale kadar uzanması ne kadar zaman alır? Stratejik karar alma mekanizması nasıl işliyor? Bereket versin ki mühendisler sosyal olayları değerlendirmek için yöntemler geliştirmişler. Çözüm seçeneklerini anlayabilmek için illa da mühendis mi olmak gerekiyor! Bir gerçek var ki mühendisler için bu tür çalışmalar vaka-i âdîyye’den addediliyor efendim. Ama sabırlı ve çalışkan bir insan için bu çalışmalar zorlu da olsa içinden çıkılmaz şeyler değil. Putin, Trumph, Netenyahu vb de böyle karar alıyor…