Monday, 07 August 2023 16:08

Toprak ve İnsan

Rate this item
(1 Vote)

İnsan birçok yaratılmış elementlerin bir terkibidir. Bu terkibi harekete geçiren bir enerji gerek. O da candır, ruhtur. Cansız varlıkları da harekete geçiren elektromanyetik alanın meydana getirdiği elektrik gücüdür.

Dünyayı meydana getiren Allah’ın (CC) yoktan var ettiği elementler topluluğudur. Elementlerin mekan kurduğu yer topraktır. Yani toprağın yapı taşları elementlerin bütünüdür.

Allah insanlara ilmin ve varlığın yapı taşlarını kabaca bildirir. Onun ayrıntılarının tespitini insana bırakmıştır. Allah insanın “Muhakkak ki insanın hali de (babanızın dünyaya gelişi) Allah indinde Adem’in hali gibidir. Onu (Adem’i) topraktan yarattı. Sonra da ol dedi. O da (can gelip) oluverdi.” (Al-i Imran 59). Ayeti ile tümden topraktan yaratıldığını ifade buyurdu. İnsanın anatomisini laboratuvara getirdiğimizde, yapı taşlarının tamamı toprak terkibinden oluşu anlaşılır. Hz. Adem ile Hz. İsa’nın nutfeden ayrı olarak halk edildiği anlaşılır. Ancak Hz. Adem ana rahmi dışında halk edildiği, Hz. İsa’nın insan nutfesi haricinde ana rahminde halk edildiği anlaşılıyor. Hz. Adem’i de nasıl halk ettiğini “Andolsun sizi (topraktan) yarattık. Sonra size suret verdik. Sonra da meleklere Adem’e secde edin dedik. Hemen secde ettiler. Fakat İblis dayattı. Secde edicilerden olmadı “. (Araf 11)  ayeti ile ortaya koymuştur. Buradaki secde Adem üzerinden Allah’adır. Secde sadece Allah’a yapılır. İnsan’a bir nimet verilirse nimeti veren Allah’a şükür ifadesi olarak secde edilir.

Bugünün Dünya’sında kıyamete kadar süre içinde “Ey insanlar, eğer siz öldükten sonra dirilmek hususunda her hangi bir şüphe içinde iseniz, şu muhakkaktır ki, biz sizi topraktan, sonra insan suyundan, sonra pıhtılaşmış bir kandan, daha sonra da hilkati belli belirsiz bir çiğnem etten yarattık. Size apaçık gösterelim diye size dileyeceğimiz muayyen bir vakte kadar, rahimlerde durduruyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz. Daha sonra da kuvvetinize ermeniz için. Kiminiz öldürülüyor, kiminiz de bilgiden sonra hiçbir şey bilmemek üzere ömrün en fenasına doğru gerisin geriye itiliyor. Sen yer kup kuru ve ölü görürsün. Fakat biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman o harekete gelir, kabarır, her güzel çiftten nice nebatlar bitirir.” (Hac 05) ayetinin gösterdiği istikamette ana rahminde bir damla su, ondan bir et parçası, sonra hiçbir şey anlamaz ve bilmez şekilde bir çocuk olarak dünyaya gelir. Bu çocuk büyür, güçlü, kuvvetli bir insan olur. Sonra da insan başa dönüp hiçbir şeyi anlamaz hale kadar hayat sürer. Her canlının ölümü tadıcı misali de ölür. Bu hayatta insanın doğumundan itibaren bir kısmı da Allah tarafından erkenden alınır.

Ana rahmine atılan suyun yapı taşları toprak elementleridir. Bu su damlası ana rahminde toprak elementlerini alarak gelişip büyür. Dünyaya geldikten sonra da sindirim sistemi yolu ile toprak elementlerini alarak büyüyüp gelişir. Ölümü ile de topraktan çekip aldığını toprağa iade eder.

Yukarıda anlatıldığı veçhile toprak insanlığın ortak malıdır. Toprağın oluşumunda insanlığın bir emeği yoktur. Canlılar için toprak hava gibidir. İnsan havayı kontrol altına alamaz. Ama insan havayı kirletebilir. İnsanın havayı kirletmesi hoş bir şey değildir. İslam ıstılahında yaratıklara zararlı olan her şey haram olarak ifadelendirilmiştir. Burada havayı kirletmenin haram olduğu inancına gidilmez mi? Her canlı temiz havanın erişimine varmalıdır. Engelleme haramdır.

Allah toprağı insana, insanı da toprağa emanet etmiştir. “O sizi bir tek candan yaratandır. Sonra (insan için) bir karar yeri, bir emanet yeri vardır. Biz iyi ve ince anlayacak zümrelere ayetlerimizi hakkı ile açıkça bildirdik.” (Enam 98). Bu emanet yerinde “O gökten su indirendir. Sonra biz onunla bir şeyin nebatını çıkardık. İçlerinden de taze ve yeşil meydana getirdik ki…” (Enam 99) ayetine göre karar yerinde envayi çeşit nebatat meyveleri ile insan topraktan ihtiyaç duyduğu elementleri topraktan almaktadır. Demek ki insanın tek besleyici mercii topraktır. Yaratılmış her şeyin insan için olduğunu yüce Allah, “Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsini Allah’ın muhakkak sizin için musahhar kıldığını açık ve gizli birçok nimetlerini sizin üzerinizde bol bol tamamladığını görmediniz mi? İnsanlar içinde hiçbir ilmi, hiçbir rehberi ve temdir edici hiçbir kitabı yokken hala Allah hakkında mücadele eden kimseler vardır.” (Lokman 20) ayeti ile bildirmektedir.

Genel manada Dünya üzerinde ve hayat boyunca insan hiçbir şeye sahip değildir. “Allah ve peygamberine iman edin, vekalet verdiğinden harcayın. İçinizden iman edipte harcayanlar. Onlar için bir mükafat vardır.” (Hadid 07) ayetine göre insanın ihtiyacı olduğu her şey emanet olarak verilmiştir. İster emek harcayarak üret, isterse emeksiz, insanın sahip olduğu her şey emanettir. Bu emanetlerden sonra, insan ihtiyacı kadarını harcarsa, o miktar insana helal olur. Fazlası “Onlar ki harcadıkları vakit ne israf ne de sıklık yapmazlar. İkisi arası ortalama olur.” (Furkan 67) ayetine göre israf olup, israf da haram olur.

Mülkiyet hakkı insana zimmettir. Zimmet, malın zayi olmamasını önler. Sahipsiz mal zayi olur. Bu ise insanın ihtiyacı olan malı yok etmek haram olur. İhtiyacımız olanı kullanacağız, fazlasını da koruyacağız. Emanete hıyanet olmaz.

Bugünün dünyasında insanlar toprağı yanlış bir şekilde kullanmaktadırlar. Canlı, cansız tek hücreli canlılardan her türlü nebatına kadar herkesin toprağa ihtiyacı vardır. Bu bakımdan toprak üzerindeki mutlak mülkiyet hakkı insanlara asla ruhsat olmamalıdır.

İnsan, Dünya hayatında beslenme, giyinme, barınma ve korunma olarak 4 asli ihtiyaca sahiptir. Bu ihtiyaçlar da toprak ile direkt ilgilidir. Beslenme topraktan, giyinme topraktan, barınma – yapı malzemesi topraktan ve korunmak için her türlü malzeme yine topraktan elde edilmektedir. Bu sebeple toprak insanların her türlü ihtiyacı için doğru kullanılmalıdır. Herkes ve her canlı ihtiyacı nispetinde topraktan gerekli şekilde faydalanmalıdır.

Buraya kadar anlattıklarımız sebebiyle toprağın mutlak mülkiyet hakkı olarak kullanılması insan ve tüm canlıların topraktan layıki ile haklarını alamama durumunu doğurmaz mı? İnsan toprağı mal yerine koyarak istediğim gibi kullanırım ve istersem kullanmam ve insanlar ile mahlukatın istifadesine sunmam demez mi? Böyle sorular uzar da uzar. Hele Türkiye’de ihtiyacı olsun ya da olmasın bir sürü yapı ortaya koyan insan tutumları, hele hele bir şekilde bir araziye sahip sonrası kat karşılığı inşaat meselesi ile karşılaşılmıyor mu? Bu sebeple insanların ihtiyacı olan barınma meselesi alabildiğine pahalılaşmıyor mu?

Bu ülkenin topraklarının iyi bir şekilde faydalandırılması için mutlak şekilde toprak ticaretine son verilmelidir. Bu ülkede en büyük adaletsizlik ve harami yol, toprağın ticaretlendirilmesinden geçmez mi? Bugünün dünyasında her insana bir tane mesken yeter. Gerisi ise tüm toprağın üretim yerleri ve tesislerine arz edilmesi gerekmez mi? Bu husus ülkenin hak yolu olmalı. Toprak rantı asla ve kat’a kazanç olmamalı. Rant, devlete ait olup, devlet rantı tüm millete arz etmelidir. Kişinin de ahlakını rant çok bozuyor. Her türlü yap – sat meselesi ortadan kaldırılarak hem toprak korunmalı hem de herkesin ihtiyacı olan barınma kolayca karşılanmalıdır.

Eskiden İslam devletlerinde 3 yıl kullanılmayan araziler devletin olurmuş. Vatandaş toprağı mülkiyet hakkı olarak değil kullanma hakkı olarak sahip olurmuş.

Süleyman Kılınç

16.07.2023

Read 91 times Last modified on Monday, 07 August 2023 16:15