ASSAM'ın İslam İttifakı ile ilgili bir tasavvuru gerçekleşti
"İslam Dünyasına Huzur Nasıl Gelecek?" ve "Küresel Saldırının Hedefindeki İslam Dünyası" başlıklı yorumlarda ASSAM Projesi olarak gündeme taşınan "Kriz Çözüm Konfederasyonu"nun ilk basamağını oluşturan "İslam Ordusu" Suudi Arabistan'da kuruldu.
ORTAK TEHDİTLERE KARŞI STRATEJİK İŞBİRLİĞİ
37 İslam Ülkesi Aralık 2015 başında Suudi Arabistan'ın Başkenti Riyad'da yaptıkları toplantıda, terörle etkin mücadele için savunma ittifakı yapılması hususunda görüş birliğine vardı.
Ocak 2016 sonunda Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve Genelkurmay Başkanını da katıldığı toplantıda "Ortak tehditlere karşı ortak stratejik işbirliği" kararı alındı.
KUZEYİN GÖK GÜRÜLTÜSÜ TATBİKATI
Suudi Arabistan öncülüğünde, Türkiye'nin gözlemci olarak katıldığı 26 Ülkenin askeri katılımı ile oluşan İslam Ordusu, 29 Şubat 2016 tarihinde Suudi Arabistan'ın kuzey doğusundaki Hafar el Baten bölgesinde büyük bir tatbikat başlattı
TATBİKATA KATILAN ÜLKELER
Tatbikata Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Ürdün, Bahreyn, Senegal, Sudan, Kuveyt, Maldivler, Fas, Pakistan, Çad, Tunus, Komorlar, Cibuti, Umman Sultanlığı, Katar, Malezya, Mısır, Moritanya, Mauritius'un yanı sıra El-Cezire Kalkanı Gücü katıldı.
TATBİKAT İSLAM DÜNYASINA ÜMİT - EMPERYALİST ÜLKELERE KORKU VERDİ
Suudi Arabistan'da tamamlanan Kuzeyin Gök Gürültüsü - Ra'du'ş Şimal tatbikatı sonrası İslam Ordusu'nun ilk görüntüleri...
İslam Ordusu, muhteşem görüntüsü ile dosta güven düşmana korku saldı.
Suudi Arabistan'da 3 haftalık askeri tatbikatı tamamlayan İslam Ordusu ilk kez görüntülendi. İslam Ordusu'nun tatbikat alanında yaptığı yürüyüş büyük ses getirdi.
Tatbikat alanı girişinde asılı pankartta ise "Bu ordu ne diye sorarsanız, bu Muhammed ordusudur" yazıyor.
HİLAL ARMASININ İÇİNDE ALLAH LAFZI
İslam Ordusu'nun kıyafetleri de dikkat çekti. Kıyafetlerdeki hilal şeklindeki armanın içinde 'Allah' lafzı bulunurken altında ise 'Hasbinallah' yazıyor.
TATBİKAT 3 HAFTA SÜRDÜ
Suudi Arabistan'ın Ra'du'ş Şimal (Kuzeyin Gök Gürültüsü) ismiyle düzenlediği askeri tatbikat, Kral Selman bin Abdülaziz Al Suud ve diğer ülke yetkililerinin katılımıyla sona erdi. Tatbikat 3 haftada sona erdi.
EN BÜYÜK TATBİKAT
26 ülkenin Suudi Arabistan'da gerçekleştirdiği tatbikata 200.000 asker katıldı. İslam Ordusu'nun ilk tatbikatı tüm dünya tarafından dikkatle izlendi.
İKİ BÖLGESEL VE İKİ KÜRESEL GÜÇ OLAN DEVLETLERİN SURİYE KRİZİNDEKİ TUTUM VE POLİTİKALARI
GİRİŞ:
Yapısal inşacılığa göre kimlikler devletlerin çıkarlarını şekillendirmekte ve uluslararası kuruluşlar buna göre tasarlanmaktadır. Alexander Wendte göre bu durumun sonucu olarak uluslararası sistemdeki anarşik yapı çatışma veya işbirliği şeklinde ilerler. Bunu takiben bugünkü Ortadoğu’da uluslararası anarşinin çatışmaya mı yoksa işbirliğine mi dönüşeceği bir dönemde yaşıyoruz.
Bütün bir insanlık tarihini, Batı medeniyetinin tarihî akış seyrine bağlayan, Batı toplumlarının sınırlı tarihî tecrübelerini evrensel geçerliliği olan teoriler haline dönüştürerek, yeni tarih ve sosyoloji anlayışı oluşturmuş ve bunu’ da Batı medeniyet olarak sunmaktadır.
Çünkü Onlara göre dünya 'The West ant The Rest' (Batı ve öteki)nden ibaretti. Batı'nın ben ve öteki algısını formüle eden bu ifade, Batı kategorisindeki toplumları, öteki kategorisine giren toplumlara ve medeniyetlere kapatmakla kalmıyor. Batı ile Batı dışı toplumlar arasında tarihte yaşanan askeri karşılaşmaları, yeni bir boyuta; sosyolojik boyuta taşıyordu.
Batı dışı toplumlar, eğer Batı'nın geçirdiği bu değişimlere ayak uydurmak istiyorlarsa, kendi inanç, düşünce ve kültür değerlerini terk ederek, Batı'nın değişmesine kaynaklık eden inanç, düşünce ve kültür atmosferine geçmeleri gerekiyordu.
Batı, böyle bir değişimi sadece istemekle yetinmiyor, bu toplumları bu doğrultuda değiştirmek için her türlü çabayı gösteriyordu. İşte, Batı'nın bu öteki algısı ile başlayan etkileşim süreci, Batı dışı toplumların sosyal yapılarına temel oluşturan inanç ve kültürel kimliklere müdahale boyutu kazanmıştır.
Batı bu müdahaleciliğini "medenileştirici savaş, özgürleştirme "Olarak tanımlamaktadır.
İşte, Osmanlı’nın Ortadoğu’ya dönüşümünün en etkili dinamiklerinden birisi de, “menfi milliyet ve unsuriyet fikrinin” beslediği sosyolojik dönüşümlerdir. Bu sosyolojik dönüşümler, baş aktörü oryantalist misyonerler olan 1890 küreselleşmesini inşa eden süreçlerle birebir ilişkilidir.
Batı'nı gerçekleştirdiği ve sonuçları sosyolojik özellikli değişimlere yol açan bu müdahaleleri tanımlayacak net bir kavram düşündüğümüzde, karşımıza "Sosyolojik Savaş" kavramı çıkmaktadır.
Ulus kimliğine indirgenen İslam dünyası, yeni değişim sürecinde iki seçenekle karşı karşıyadır. Ulus ve ulus altı kimlikler bağlamında çatışan ve birbirinin şerrinden statüko güçlerine sığınan küçük topluluklar olarak kalmak veya İslam dayanışması bağlamında küresel bir aktör olarak tarih sahnesine yeniden çıkmayı başarmak.
Kavramlar: İki Batı, ABD, Jeokültür, Jeopolitik, Ortadoğu, Uluslar Arası Sistem, Küresel Sistem, Küreselleşme, Medeniyetler Çatışması, İslam Birliği, Yeni Dünya Düzeni.
Birleşmiş Milletler Teşkilâtına üye 193 Devlet’in 60’ını (Üye Sayısının %31’i) halkı Müslüman Ülkeler teşkil etmektedir.
7,145 milyarlık Dünya Nüfusunun 1,6 Milyar’ını (Dünya Nüfusunun %22,5’u) Müslüman Devletlerin insanları, 150 milyon Km2 olan dünya karalarının 19 milyon Km2’sini (Dünya Karalarının %12,8’i) de 60 İslâm Ülkesinin toprakları teşkil etmektedir.
İslâm Coğrafyası; kendi aralarındaki sınırlar yok sayıldığında oluşturdukları blok ile dünya adası olarak bilinen Asya, Avrupa ve Afrika Kıtalarının merkezinde bulunan; Dünyanın en büyük iç denizi konumundaki Akdeniz, Kızıl Deniz ve Karadeniz’in giriş kapıları sayılan Cebeli Tarık, Bab-El Mendeb, Çanakkale ve İstanbul boğazları ve Süveyş Kanalını kontrol eden; Atlas Okyanusu, Hint Okyanusu, Akdeniz, Karadeniz ve Hazar Denizine kıyıları olan; Asya, Avrupa ve Afrika Kıtalarına, Avrupa Birliği, Rusya, Hindistan Çin gibi süper güç sayılan Dünyanın büyük devletlerine kara ve denizden, Amerika Birleşik Devletlerine denizden sınır komşusu olan; Dünya kara, hava ve deniz ulaşım yollarının alternatifsiz merkezi olma imkânına sahip bulunan; Dünya petrol rezervlerinin % 55,5’ine, üretiminin % 45,6’sına, doğalgaz rezervlerinin % 64,1’ine, üretiminin % 33’üne[1], sahip olan; Jeopolitik konumu, ortak medeniyet değerleri ve tarihi birikimi ile imkân, gayret ve hedeflerini birleştirerek geleceğin süper gücü olmaya namzet potansiyel bir güce sahiptir.
ASSAM Uluslararası Hakemli Dergi'nin ilk sayısının önsözünden yukarıya alıntılanan metnin tamamına ulaşmak için tıklayınız.