Cuma, 30 Ekim 2020 09:36

Sokoto Hilafetinin Kuruluş Tarihine Doğru: Giriş

Öğeyi Oyla
(5 oy)

Seri şeklinde olacak yazımızın ilki olan bu yazı, daha sonra gelecek yazılara ışık tutması için, serinin ele alacağı temel meselelere kısaca değinmekle başlayacaktır. Buna göre, serinin temel hedefi - 19’uncu yüzyılın başlarında kurulup 20’inci yüzyılın başlarına kadarki süreçte yürürlükte olan-  Nijerya’da kurulan Sokoto hilafetini ana hatlarıyla anlatmak olacaktır. Ancak, kurulan hilafetin konumunu daha iyi anlamak için, ondan önceki devletler ve bölgedeki dini yapılardan bahsedilecektir.

Afrika’ya herhangi bir din ulaşmadan önce, bölgede putperestlik hâkimdi. Putperestlik, her ne kadar dinlerin sahip olduğu sistematik yapıya sahip değilse de, bölgedeki insanları bir arada tutup, aynı inanç ve kültüre sahip olması bakımından yapısalcı bir özelliğe sahiptir. Bu inanç, her ne kadar varlığını sürdürmekteyse de eskiye nazaran yok denilecek kadar azdır. Zira bu inanç, Yahudilik ile değil, başta Hristiyanlık sonra da İslam ile sekteye uğramıştır. Yahudiliğin Afrika’da yayılmamasının sebebi, coğrafi özelliklerden daha çok dinin kendi özelliğine racidir. Malum olduğu üzere, bu din, belli bir ırka indirilmiş olup onlara münhasırdı. Bundan dolayı, Yahudilik, yazımızın teması olmayacaktır.

Hristiyanlığın yayılmasında ise, hem dinin hem de coğrafi özelliklerin rol oynadığı rahatlıkla söylenebilir. Filistin ile Afrika arasında bulunan kültürel ve ticari bağlantıların bulunması, Hristiyanlığın yayılmasını kolaylaştırmıştır. Öyle ki, “birçok Afrikalı için, Filistin gibi Mısır da çok kutsal bir toprak parçası idi”. Bu dinin yayılmasını kolaylaştıran başka bir sebep, putperest Roma İmparatoru’nun diğer bölgelere uyguladığı baskıcı yönetimin Kuzey Afrika’nın da maruz kalması şeklinde ifade edilebilir. Baskıcı yasaların bulunmasıyla beraber, yüksek vergilerin talep edilmesi, Kuzey Afrika’da yaşayanların takatinin üzerinde olmuştu. Durum böyleyken, Roma İmparatorluğuna karşı bir direniş aracı sunan Hristiyanlık, bölgede yaşayan Afrikalılara İmparatorluğun zorbalığından kurtulma vesilesi olarak görüldüğünden cazip gelmişti. İlk etapta, Roma İmparatorluğun zorbalığından kurtulma aracı olan Hristiyanlık, böylece, önce Kuzey Afrika, sonradan ise kıtanın diğer bölgelerine yayılmıştır. Sömürgecilikle başlayan misyonerlik faaliyetlerle beraber Hristiyanlık, süratlı bir şekilde kıtada yayılmaya devam etmiştir.

Hristiyanlık, Afrikalılar için her ne kadar Roma İmparatorluğunun baskısından kurtulma aracı olarak görünse de, bu şefaat, kısıtlı olmuştur. Zira Bizans İmparatoru, Hristiyan olmakla beraber benzer eziyet ve baskıyla Roma İmparatorun kaldığı yerden devam etmiştir. Böyle olunca, Roma İmparatorluğun baskıcı yönetiminden nasıl Hristiyanlığın önemli bir rolü ile gerçekleşmişse, Kuzey Afrika, benzer bir vesilenin beklentisindeydi. Bu beklenti, İslam’ın o taraflara yayılmasıyla karşılandı. Zira Yedinci yüzyılda İslam devletinin Ortadoğu, Kuzey Afrika ve hatta Güney Amerika’ya kadar genişlemesi, Afrika Hristiyanlığı için bir alternatif din olarak değerlendirilmesine yol açmıştır.

Bizanslılar tarafından iki kez Dangola’da yenilen İslam ordusu, Bakt (baqt) olarak bilinen bir anlaşmanın gösterdiği gibi, İslam ordusu Mısır’da hâkimiyetini kurmuştu. Öyle ki, 650-700 sene sürecek Bakt anlaşmasını imzalayarak, Nubya’yı fethetmeden bölgedeki tek meşru Hristiyan devletinin simgesi olmasını kabul etmiştir. Hâkimiyetini Afrika’da kuran İslam, Mısır’ın fethiyle başlayarak, kıtanın diğer bölgelerine zamanla yayılmıştı. İşte tam burada, İslam’ın yayılması ve gayrı Müslimlerle ilişkisi, önceki devletlerden farklılaşıp farklılaşmadığını ayrıştırmak önemli görünmektedir. Buna göre “Kuzey’de Hristiyanlar Müslüman olmaya teşvik edildi ama zorlanmadılar. Yaygın görüşün aksine, Müslümanlar ölüm tehdidiyle kimseyi din değiştirmeye zorlamadı, aksine İslam hükümdarlığını tanıyan ve özel bir vergi ödeyen Hristiyan (ve Yahudi) topluluklara manevi alanda özgürlük verdiler. Gerçekten de, yeni İslam devleti tarafından dayatılan vergi yükü daha önce Bizanslılara tarafından istenen vergiden çok daha az oldu. Böyle bir sistem altında, müteakip birkaç yüzyıl içinde Kuzey Afrika ve Nil Vadisi’ndeki Hristiyanların sayısı yavaş yavaş azalacaktı”.[1]

Yukarıda alıntılanan ifadede de belirtildiği gibi, İslam’ın nasıl bölgede yayıldığı çok açık bir şekilde ifade edilmiştir. Afrika’da Hristiyanlık ve İslam’ın nasıl yayıldığı kısaca ele alındıktan sonra, gelecek yazımız, Kuzey ve Batı Afrika’da İslam’ın yayılışı ve iki bölgede kurulan devletlere odaklanacaktır.

Kaynakça

  1. Gilbert, Erik, and Jonathan T. Reynolds. Africa in World History from Prehistory to the Present. Boston: Pearson, 2012.
  2. Falola, Toyin. Key Events in African History: a Reference Guide. Westport, CT: Greenwood Press, 2002.
Son Düzenlenme Salı, 10 Kasım 2020 09:16
Yorum eklemek için giriş yapın