* Türkiye 10 Mart 2015 tarihinden itibaren, 8 aydır SEÇİM SATH-I MAİLİNDE yönetiliyor. 2014'de yapılan mahalli seçimlerle Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de hesaba katar isek, bu kadar uzun süre seçim havasında olan bir ülkeyi bütün dengeleri kollayarak yönetmek kolay değildir.
* Siyasi irade; devletin içinde, yargı ve yürütme bünyesinde yuvalanmış, siyasi irade ile mücadele halinde olan üç ayrı paralel yapılanma ile ( Ergenekon, malum cemaat ve bölücü terör örgütü) mücadele ederek devleti yönetmeye çalışıyor.
* Siyasi İrade; kökü dışarıda ve 30 senelik geçmişi olan bir silahlı terör örgütünün asimetrik saldırılarına karşı, içeride bir iç savaş ve dış unsurlarına karşı da savaş durumunu yönetmek durumunda bulunmaktadır.
* Küresel güçler, tam bir iç savaşın hüküm sürdüğü güneyimizdeki iki ayrı ülkede (Irak ve Suriye) sınırları yeniden çizecek şekilde, bütün imkanları ile bulunmaktadırlar.
* Küresel güçler, güney komşularımızı düşürdükleri duruma ülkemizi de düşürmek için ellerindeki tüm imkanları devreye sokmakta ve siyasi, ekonomik, sosyal, biyografik ve askeri dengeleri bozmak için gayret göstermektedirler.
* Küresel Güçler; tarafları İslâm Coğrafyasındaki İslâmi Mezhepler ve etnik unsurlar olan İslâm Dünyasına, ilan edilmemiş, sınırları çizilmemiş, asimetrik (gayri nizami) savaş yaşatmaktadırlar. Türkiye'de bu savaşın alanı olmaya çalışılmaktadır.
Coğrafyamızın özelliği nedeni ile içinde bulunduğumuz bu duruma dayanabilecek ülke ve yönetim kadrosu çok az bulunur.
Bu durumda Türkiye'nin ilk ihtiyacı; tek parti hükümeti çıkaracak bir seçim sonucuna ulaşarak siyasi istikrarı sağlamaktır.
Yakın tarihimizi unutmayalım. 1970-1980 arası 10 yıllık dönemde 12 hükümet kuruldu. Bu zayıf, kısa ömürlü koalisyon hükümetlerinin sebep olduğu istikrarsız dönemin arakasından 12 Eylül Darbesi geldi. 1991-1997 arası 6 yıllık sürede de 7 hükümet görev yaptı. Bunun arkasından da 28 Şubat Post Modern Darbesini yaşadık. Ama Türkiye bu gün ulaştığı imkânların büyük çoğunluğunu Çok Partili dönemde; 1950-1960, 1965-1971, 1983-1991 ve 2002-2015 yıllarında tek partilerin kurduğu hükümetlerin sağladığı istikrarlı dönemlerde ulaşmıştır.
Bize düşen, değerlerimizi savunan ve tek başına iktidar olabilecek siyasi oluşumun arkasında kilitlenmek olmalıdır.
Davranışımız; duygularımızla veya kısıtlı haber kaynaklarımızla yanlış gibi gördüğümüz uygulamaları öne çıkararak ve doğruyu söylüyorum- yanlış yapmamaları için uyarıyorum gibi masum söylemlerle, istikrarı sağlayacak tek oluşum olan Partiyi tenkit etmek olmamalıdır.
Muhalifler bunu zaten alabildiğine yapmaktadır. Onların iddialarına haklılık payı vererek, doğrucu davranmaya çalışmak, muhaliflerin ekmeğine yağ sürmek ve siyasi istikrarın aleyhine çalışmak demektir.
Dost acı söyler lafı doğru değildir. Dost tatlı söyler, yaptığı tenkit olsa bile tatlı yapar. Birebir, uygun ortamda, uygun zamanda dostluğunu ispatlayarak söylerse bu o zaman dost sözü olur. Ulu orta, genel ortamda, sırtından hançer vurur gibi söz ve hareket dosta yakışmaz. Düşmana yakışır.
Bu durumda, siyasî iradenin uygulamalarını savunamıyorsak susmak en doğru hareket tarzıdır.
Değerli dostlarım;
En az 01 Kasım 2015 Genel Seçimlerine ve hatta yeni hükümet kuruluncaya kadar, yapabiliyor isek bu iktidarın ülkemize kazandırdıklarından bahsedelim. Müspet meseleleri paylaşalım. Zihinlerde tereddüt oluşturmayacak değerlendirmeleri paylaşalım. Haktan görünüp de intikam peşinde olanların veya önünü-arkasını düşünmeden yapılan yorumları paylaşmayalım.
Özellikle seçime 15 gün kala bir iktidar döneminin kendimize göre yanlışlarını ortaya koymanın faydası değil zararı var.
Yapılan çok güzel şeyler var. Son dönemde de, bu ateş çemberinin içinde ülkeyi bundan daha iyi idare edecek bir alternatif var mı ki, gelinen durumdaki olumsuzlukları dilimize dolayalım?
İktidar namzedi olarak gördüğümüz siyasi partilerin seçim beyannamelerini inceleyelim. Titizlikle inceleyelim ve mukayese edelim. İktidarları dönemlerindeki uygulamalarını, kazandırdıklarını, kaybettirdiklerini listeleyelim hafızamıza yerleştirelim. Kadrolarının ve liderlerinin nitelikleri ve değerlerimizle örtüşmesi, yaptıkları ve yapacakları bakımından da tarafımızı doğru belirlediğimizden mutmain olalım.
Hiç olmazsa son iki haftada yapılan güzel şeylerden bahsedelim. Avrupa'yı, Balkanları, Ortadoğu'yu, Asya ülkelerini, Türk Cumhuriyetlerini gezenler, Türkiye'nin 10 sene, 20 sene önceki, her alandaki durumunu bilenler, günümüz Türkiye'sinin imkanlarından bahsetsin.
Şu süreçte birbirimize, çevremize, yakın bulduklarımıza ve kafası karışık olanlara bunlardan bahsedelim.
Hazreti Ali'ye (Radıyallahu anh) gerçek dostu nasıl tanıyalım diye sormuşlar. "O"da "düşmanlarınızın oklarının hedefine bakın" demiş.
Dinimize, Ümmetimize, Milletimize ve Devletimize düşman olanların hedeflerine koyup sabah-akşam tenkit ettikleri kişiler bizim gerçek dostumuzdur.
Huzur istiyorsak!
İstikrar İstiyorsak!
Gelişme istiyorsak,
Güçlü olmak istiyorsak
İslâm Alemine önderlik yapmak istiyorsak!
...................!
İstikametimizi belirleyelim.
Yapılan güzel şeyleri dillendirelim kendimize ve çevremize moral verelim.
Vesselam!
Adnan Tanrıverdi
ASSAM, YUSDER ve
SADAT Yönetim Krl.
ASDER Onursal Bşk.