Pazar, 08 Ocak 2017 00:00

Milli Seferberlik Zamanı (21 Aralık 2016)

Yazan
Öğeyi Oyla
(2 oy)
Adnan TANRIVERDİ Adnan TANRIVERDİ Gerçek Hayat / http://www.gercekhayat.com.tr/dosya/kuresel-guclerin-teror-savasinda-milletce-seferberlik/

“Gerçek Hayat Dergisinden Sayın Sevda Dursun ile yapılmış söyleşimiz”

(21 Aralık 2016)

15 Temmuz FETÖ ’nün darbe girişiminden önce de terör saldırıları vardı sonrasında da devam etti. CUMHURBAŞKANIMIZ RECEP TAYYİP ERDOĞAN TERÖR İÇİN TOPYEKÛN SEFERBERLİK DERKEN NE KASTETMİŞ OLABİLİR? SEFERBERLİK SAVAŞ DURUMUNDA İLAN EDİLMEZ Mİ?

Son iki yıllık dönemi incelediğimizde, Türkiye sistemli bir şekilde terör eylemleriyle karşı karşıya bulunmaktadır. Bunu, küresel güçlerin, Ortadoğu’daki isteklerinin Türkiye tarafından kabul edilmemesi sonucu asimetrik güçler kullanılarak, yani terör örgütleri vasıtasıyla Türkiye üzerindeki eylemleri olarak yorumlayabiliriz. Cumhurbaşkanımızın 32. muhtarlar toplantısındaki seferberlik açıklaması, 14 Aralık 2016 tarihinde olmuştu. 10 Aralık 2016 tarihinde Beşiktaş saldırısında 38’i polis olmak üzere 44 vatandaşımız şehit olmuş, birçok vatandaşımız da yaralanmıştı. Bunun acısı henüz geçmeden, Cumhurbaşkanımız, “vatandaşlarıma sesleniyorum, anayasanın 104. Maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti Devletinin başı olarak PKK’sıyla, DEAŞ’ıyla, FETÖ’süyle ve adı, söylemi ne olursa olsun tüm terör örgütlerine karşı milli seferberlik ilan ediyorum. Her kim bu örgütlerin çalışmalarıyla, elemanlarıyla ilgili bir şey görürse, duyarsa, malumat sahibi olursa güvenlik güçlerimize bilgi vermeli” dedi.

Bu çağrıyı normal bir seferberlik ilanı olarak değil de Ülkemizi hedef alan siyasi, sosyal, ekonomik, askeri ve bütün alanlardaki terör olayları, iç ve dış saldırılara karşı Cumhurbaşkanı ve Devletin yönetimi mihverinde birleşerek milli birlik ve beraberliğe çağrı olarak düşünmek lazımdır.

SAVAŞ DURUMUNDA MIYIZ PEKİ?

7 Haziran seçimlerinden önce siyasi bir savaşın içindeydik. İstikrarı bozucu propagandalar sonucunda Millet Vekili Genel seçimlerinde partilerin oy oranları değişti. Koalisyon dönemi başladı ve 4 ay sonuçsuz koalisyon görüşmeleri ile geçti. Küresel güçler galip gelmiş gibi oldu. Çünkü bu olaylarda dış merkezlerin desteklediği hem BDP ve FETÖ temsilcileri hem de gaflet içinde hareket eden diğer muhalifler birlik olarak ve yardımlaşarak istikrarsız dönemin sebebi oldular. 1 Kasım 2016 seçimleriyle gereken cevap verildi. Ve Türkiye o siyasi saldırıyı başarıyla atlattı.

Ama arkasından hendek politikası güderek, altı yedi ilçemizde sanki bölgesel idareler olacakmış gibi, yoğun bir dış destekle kalkışmalar oluştu. Dört beş ay içerisinde Türkiye dış güçleri, bu saldırılarını da çukura gömerek mağlup etti.

VE 15 TEMMUZ OLDU…

Evet, bunların arkasından 15 Temmuz kalkışması oldu. Daha doğrusu Ortadoğu’da Suriye ve Irak’taki iradesini Türkiye’ye kabul ettiremeyen dış güçler, FETÖ vasıtasıyla Türkiye’de bir darbe girişimi başlattı. Beş altı saat içerisinde Türkiye bunu da bertaraf etti. Bu da başını ABD’nin çektiği batılı küresel güçler için kabul edilmesi güç bir mağlubiyetti.

Arkasından hemen sınırlarımızın yakınında ve bizim Fırat’ın batısı konusundaki hassasiyetimizi de ortadan kaldıracak bir saldırıyla Cerablus, DEAŞ tarafından PYD’ye teslim edilmek üzere iken, Fırat Kalkanı harekâtı başlatıldı. Cerablus ABD iradesine rağmen Suriye muhalefetine teslim edildiği gibi Türk Askeri desteğindeki Özgür Suriye Ordusu El Bab’ı kuşattı. ABD bir mağlubiyet de burada aldı.

ABD’nin kontrolünde olan Bağdat Hükümeti Haşdi Şabi eliyle Musul’da bir katliam başlatacaktı. Türkiye Beşika’daki varlığını sürdürerek ve sınıra kuvvet kaydırarak bunu önledi. Irak’taki planını uygulayamayan ABD burada da mağlup oldu.

Bütün bunları düşündüğümüzde sinsi hareket eden bir seri asimetrik güçlerle Türkiye’ye savaş açtılar. Amerika’nın ismini burada zikretmek gerekir. Çünkü FETÖ ’nün başı orada, PKK ve PYD ABD tarafından destekleniyor, DEAŞ’in çekirdeği 2002’de Irak’ta, işgalden önce ABD tarafından oluşturuldu.

Bunlara karşı durmakta Türkiye bugüne kadar başarılı oldu. Şimdi de büyük kayıplara sebep olan yerleşim birimlerindeki sabotajlara, intihar saldırılarına başladılar. Sinsi bir şekilde güçlenerek, akıllarını kiraya veren insanlar vasıtasıyla yapıyorlar bunu. Devletin bütün güvenlik güçleri halkımızın arasına gizlenen bu teröristleri tespit etmek için gayret gösteriyor. Cumhurbaşkanımızın çağrısı da milli birlik ve beraberlik sağlanması kapsamında milletimizin duyarlı olması ve bilgilerini emniyet güçleriyle paylaşması konusundaydı.

15 TEMMUZ’DAN SONRA BU ÇAĞRI YAPILMADI DA ŞİMDİ NİYE YAPILDI? O ZAMAN DAHA HASSAS DURUMDA DEĞİL MİYDİ ÜLKEMİZ?

Bunların hepsi bir birikimdir. Zaten 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanımızın çağrısı ile devletine ve düzenine Milletin hür iradesi sahip çıktı. Şer odakları kontrol altına alınıncaya kadar Ülkemizin en hassas yerlerini nöbet tutarak korudu. Cumhurbaşkanımız bu nöbete son verinceye kadar da bu bölgelerden ayrılmadı. Yani 15 Temmuz ertesinde Milletin desteği uygulama olarak görüldü. Bu tür bilgiler derlenildi, toplanıldı, yardımlar alındı. Millet topyekûn seferber oldu. Tam bir milli birlik ve beraberlik sergilendi. Aradan geçen sürede sanki biraz tavsama oldu.

15 Temmuz bir darbe, hatta istila girişimiydi, bastırıldı, derken ardından bu tarz sabotajlar geldi. Biz bu meselelerle daha da karşılaşabiliriz, dolayısıyla milletimizin tamamı bu konuda duyarlılığını devam ettirsin ve çevresinde bu tür şüpheli şahıslar ve olaylar varsa, bunları bildirsin, diğer alanlardaki saldırılar karşısında da 15 Temmuz’da olduğu gibi kenetlensin anlamına geliyor.

Şunu da söylemek lazım, geçmişteki saldırıları bertaraf etmemiz sonucunda Amerika’nın uğradığı bu mağlubiyet, Clinton'u sandığa gömerken, Trumph’ı ABD başkanı yapmıştır. Aynı siyaseti devam etme konumundaki başkan adayının değil de, o söylemi kullanmayan diğer başkan adayının seçilmesini de Türkiye’nin Amerikan kamuoyunun üzerindeki etkisi olarak deklare etmekte fayda var.

Onlar mağlubiyetlerini anladılar, ama bizim milletimiz bu saldırılar karşısındaki başarılarımızı ve galibiyetimizi tam olarak anlayabilmiş değil.

Bütün girişimleri bir noktadan sonra sonuçsuz kalıyor. Batılı küresel güçlerin bu kadar hırçınlaşmalarının sebebi budur. Yani Türkiye’ye karşı her hamlelerinden mağlubiyetle çıkmalarıdır. Rusya Federasyonu büyükelçisine yapılan suikast bile muhtemelen Rusya’ya da bir ikazdı. Rusya Federasyonu’nun ABD’yi saf dışı bırakarak Türkiye ve İranla Moskova’da Suriye Meselesini görüşmesi ABD’yi Rusya Federasyonu Elçisinin hedef alınmaya sevk etmiştir diyebiliriz. İki ülke arasındaki ilişkiyi bozma amacına yönelik bu suikast, iki ülke arasındaki ilişkiyi daha da kuvvetlendirecek bir etki yapmıştır. Terörü destekleyenler bu suikastta da hedeflerine ulaşamamışlardır.

CUMHURBAŞKANIMIZ “SEFERBERLİK” KAVRAMINI AĞZINDAN KAÇMIŞ DA DEĞİL. İHMAL EDİLEN GÖREVLERE Mİ İMADA BULUNMAK İSTEDİ?

Dikkat çekmek istediği mesele milli birlik ve beraberliğimizin muhafaza edilmesi ve bu tür olaylarda uyanık olunup emniyet güçlerine yardımcı olunmasıdır. Çünkü FETÖ tarafından organize bir darbe girişimi artık mümkün değildir. Ama münferit saldırılar olabilir. O bakımdan bu tarz saldırılara karşı uyanık olmamız gerekir. Varsa, bu konulardaki bilgilerimizi emniyet güçlerimizle paylaşmamız lazım. Cumhurbaşkanımız hitap ettiği muhtarlar vasıtası ile 53 bin köy ve mahalle muhtarımız ve milletimizden; kendi bölgenizdeki her haneye kim giriyor, kim çıkıyor, bunları da bilin, şüpheli hareketleri takip edin, mahalle sakinlerinizi bu hususlarda organize edin ve asayişi bozacağını düşündüğünüz gözlem ve bilgilerinizi emniyet güçleriyle paylaşın anlamında bir destek istedi.

SEFERBERLİK KAVRAMINI TARTIŞIRKEN, RESMİ OLARAK SEFERBERLİĞİN NASIL İLAN EDİLDİĞİNİ DE ANLATABİLİR MİSİNİZ?

Seferberlik Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından ilan edilir. İlan edildikten sonra mevcut sefer görev emirleri uygulamaya konulur.

Seferberliğin tanımını yaparsak; devletin tüm güç ve kaynaklarının savaşın ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde hazırlanması, toplanması tertiplenmesi ve kullanılmasına ilişkin bütün faaliyetlerin uygulandığı, hak ve hürriyetlerin kanunlarla kısmen veya tamamen sınırlandırıldığı bir haldir.

SEFERBERLİK İLAN EDİLDİKTEN SONRAKİ SÜREÇ NASIL İŞLER?

Personel ve lojistik ihtiyaçları karşılamak üzere iki türlü sefer görev emri vardır. Silahlı kuvvetlerimizi nazarı itibara alırsak, seferberlik devletin bütün milli güç unsurlarını silahlı kuvvetlerimizi destekleyecek tarzda ve onu da düşmanın karşısına getirip kullanma amacına dönük bir faaliyettir. Askerliğini yapmış olan erkek vatandaşlarımız terhis olduktan sonra ihtiyatlık dönemine girerler. Personel seferberliği ilan edildiğinde bunlardan hangilerinin sefer görevine uyacağı ve görevlere çağrılacağı adreslerine tebliğ edilir. Lojistik seferberlik ise, silahlı kuvvetleri desteklemek üzere ulaştırmada kullanılacak araçlar veya silah üretiminde kullanılacak fabrikalar, bunların hepsine sefer görev emri bizzat tebliğ edilir. Personel ve lojistik Seferberlik planları barış zamanından hazırlanır. Muhataplarına seferdeki görevleri bildirilir. Seferberlik tatbikatları ile yükümlüler eğitilir.

Yine seferberlik durumunda bir bölgede sıkıyönetim ilan edilerek sıkıyönetim komutanlığı tesis edilir. Sıkıyönetim kanununa göre Sıkıyönetim Komutanlıklarının Tebliğleri o bölgedeki halk tarafından kanun gibi uygulanır. Belki bir kısım hak ve özgürlükler kısıtlanır.

15 TEMMUZ’DAN SONRA ÜLKEMİZ OLAĞANÜSTÜ HALLE YÖNETİLİYOR ZATEN. SEFERBERLİK DURUMU OLSA OHAL KALDIRILIP SIKIYÖNETİM Mİ İLAN EDİLİR?

Gereken bölgelerde sıkıyönetim ilan edilir, yurdun tamamında değil. Farz edelim Suriye bölgesinden bir tehdit bekleniyorsa onun gerisindeki Güneydoğu Anadolu bölgesini kapsayan bir sıkıyönetim komutanlığı olabilir. Veya o bölgede görev yapacak, farz edelim 2. Ordu komutanı, aynı zamanda sıkıyönetim komutanı olur.

RESMİ BİR SEFERBERLİK DURUMUNDA İNSANLARIN TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİNE NASIL BİR KISITLAMA GELİR?

Sıkıyönetim bölgesinde kalan insanların, normal kanunların değil de kanunlar çerçevesinde 1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanununun askeri harekâtı kolaylaştıracak tarzda yayınladığı bildirilere göre, o bölge insanının bir kısım özgürlükleri kısıtlanabilir. Yollarda öncelikler askeri nakliyata verilir. Güvenlik için gece sokağa çıkma yasağı olabilir. Belli bölgelere giriş çıkışlar yasaklanabilir. Mevsimine göre ziraatla uğraşan vatandaşlarımıza tarlasına, bağına, bahçesine gitmekte bile savaşın ihtiyaçlarına göre bazı kısıtlamalar olabilir.

YAKIN GEÇMİŞTE TÜRKİYE’DE HANGİ DURUMLARDA SEFERBERLİK İLAN EDİLDİ?

En son 1974 Kıbrıs Barış Harekâtında kısmi seferberlik uygulandı. Birliklerin kadrolarını yüzde yüze çıkarabilmek için sefer görevi verilen ihtiyat askerlerinden bir kısmı göreve çağırıldı. Ondan önce 1967 Kıbrıs gerginliğinde de kısmi personel seferberliği uygulandı. Hem terhisler durduruldu, hem de son terhis edilenler askere çağrıldı. Bunların hepsi kısmi seferberliktir. 1941 yılında 2. Dünya Savaşı sırasında çevremizde savaş oluyordu, genel seferberlik ilan edildi. Bütün ordularımıza sefer görevi geldi, askerlik süresi uzatıldı.

PKK’NIN EN AKTİF OLDUĞU DÖNEMDE GÜNEYDOĞU’DA SIKIYÖNETİM UYGULANMADI MI HİÇ? SIKIYÖNETİM SEFERBERLİK ANLAMINA GELİR Mİ?

Seferberlik değildi bu, Olağan Üstü Hal durumuydu. Onun da kanunu mevzuatı ayrı. 12 Eylül 1980 darbesinde sıkıyönetim ilan edildi. Tüm Türkiye’yi kapsayan sıkıyönetim bir süre sonra kaldırıldı. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde devam etti. Daha sonra orada da kaldırıldı. Sıkıyönetim seferberlik anlamına gelmez. Ama sıkıyönetim de temel hak ve özgürlüklerin bir kısmının kısıtlanmasına sebep olan bir yönetim tarzıdır. Şimdi uygulamada olan OHAL, daha ziyade teröristlerin hareketlerini kısıtlamaya yönelik, emniyet güçlerinin terörle mücadelede gücünü artırıcı, etkinliğini artırıcı bir şekilde uygulanıyor. Sokaktaki vatandaşımız temel hak ve özgürlükleri açısından etkilenmiyor. Gözaltı süresinin artırılması, kanun hükmünde kararname çıkartılma imkânı gibi bazı terörle mücadelede icraya güç veren, emniyet kuvvetlerimizin imkânını artıran bir uygulama şeklinde oluyor.

BU DURUMDA OHAL DÖNEMİ UZATILIR MI?

Üç aylık dönemlerle yapılıyor zaten. Birkaç dönem daha uzatılır diye düşünüyorum. FETÖ ile ilgili iddianamelerin hazırlanması gerekiyor, çünkü birçok merkezden yapılan soruşturmalar var. Bu soruşturmaların neticesinde iddianameler hazırlanıp mahkemeye sunulur ve yargılama safhası başlarsa, o zaman normal sürece geçebiliriz. Geçen gün Rusya Federasyonu Büyükelçisini öldüren terörist, gördüğünüz gibi Çevik Kuvvetin içerisinden çıktı. Bunu temizleyememişiz. Terör örgütü olduğunu düşündüğümüz veya terör örgütü üyesi olduğuna dair emniyet güçlerinde belgesi olan, araştırma yapılan ama daha sonuçlanmayan kişiler var. Bu durumda OHAL’in kaldırılması zaten uygun olmaz.

Küresel güçler artık savaşları terör örgütleri üzerinden yürütüyor. Ve biz de bu durumdan çok fazla etkilenen bir ülkeyiz.

SİZCE ÜLKEMİZDE BİR SAVAŞ DURUMU YOK MU? SEFERBERLİK ÇAĞRISINI BU YÖNDE Mİ OKUMALIYIZ?

Savaşların nihai hedefi hasma iradeyi kabul ettirmektir. Bunda ilk önce siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik güçler kullanılır. Bunlarda başarı elde edilemezse, askeri güç kullanılır. Ama son hedef hasım olarak görülen ülkeye iradenin kabul ettirilmesidir.

2. Dünya Savaşının galibi beş ülke bir araya gelerek dünyayı kendilerinin yönetebilmesi için BM’yi kurmuşlar ve küresel bir güç oluşturmuşlardır. Küresel güçlerin lideri de tek kutuplu dünyada Amerika Birleşik Devletleridir. Bu beş ülkeden biri de hata etse, Amerika onu da cezalandırır. Rus Büyükelçisine yapılan suikastın, Rusya’ya da dönük olduğunu düşünmek lazım. Yani Rusya’ya mesaj, benim olmadığım bir toplantıda, Suriye meselesini Türkiye ve İran’la sen nasıl görüşüyorsun anlamı da çıkar.

O HALDE NE YAPMAMIZ GEREKİR?

Şunu söylemek istiyorum, ABD, Suriye ve Irak’ta bir harita ortaya koymuştur. Bu harita Türkiye tarafından kabul edilmemiştir. Amerika Türkiye’ye iradesini kabul ettirememiştir. Suriye muhalefetine de kabul ettirememiştir. İradesini kabul ettirmek için elindeki FETÖ, PKK, PYD, DEAŞ gibi örgütler vasıtasıyla Türkiye’ye elinden gelen asimetrik taarruzunu yöneltmektedir. Asimetrik olduğu için bu açıkça görülmüyor. Görülmeyince de fiili uygulamaları ile bir seferberliğe gerek yoktur. Elimizdeki emniyet güçleriyle bunlarla mücadele etmek, her mücadelemizde de geçmişte olduğu gibi başarılı olmak zorundayız. Yaptıkları tüm operasyonlar Türkiye tarafından püskürtülüyor. Onlar da artık intihar bombacıları ve suikastçıları vasıtasıyla Türkiye içerisindeki huzuru kaçırıp morali bozmayı hedef alıyor. Evet, çok kritik bir bölgedeyiz. Bu coğrafyada süper güçlerin iradesini kabul etmeyen ülkeler daima diken üstündedir. Biz de diken üstünde bir müddet geçireceğiz. Bunun panzehiri, birlik ve beraberliktir. Nasıl ki kavmiyetçilik ve mezhepçilik kışkırtmasıyla İslam coğrafyasını bölmeye çalışıyorlarsa, bizim de önce kendi içimizde, sonra da İslam coğrafyasında birlik olmamız gerekir. O zaman bütün bu saldırıları ortadan kaldırma gücüne sahip olabiliriz.

“ŞİMDİ HERKES SİLAHLANMAYA BAŞLAR” ŞEKLİNDE YORUMLAR DA YAPILDI…

Böyle bir şey olmaz. Vatandaşlarımızın kendi inisiyatifi ve kararıyla silahlı bir harekete girişme durumunu kesin olarak hatıra getirmemek lazım.

Sivil hareket silahsız olması gerekir.

Eline silah alan ister iyi niyetli, ister kötü niyetli olsun teröristtir.

Eline silahı alıp sokağa çıkamaz kimse, mevzuatımızda suçtur bu.

Ama kararlılığını gösterebilir, direnişini gösterebilir, milletinin devletinin yanında olduğunu gösterebilir. 21 ARALIK 2016

Adnan Tanrıverdi

Emekli Tuğgeneral

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve

ASSAM Yönetim Kurul. Bşk

Okunma 6324 defa Son Düzenlenme Pazar, 08 Ocak 2017 21:59
Adnan TANRIVERDİ

Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi Kimdir? Türkçe (Türkiye) Arabic (اللغة العربية) English (United Kingdom) 

 

Adnan Tanrıverdi

Uşak Medresesinde tahsil görmüş, din görevlisi olarak görev yapmış, İstiklal Harbine katılmış, İstiklal madalyası ile taltif edilmiş Ali Osman Tanrıverdi’nin tek oğlu olarak 08 Kasım 1944 tarihinde Konya'nın Akşehir ilçesine bağlı Doğrugöz (Eski adı Eğrigöz) Köyünde doğdu.

İlkokul, ortaokul ve liseyi Akşehir'de bitirdi. Orta tahsilinden sonra 1962-1963 öğrenim yılında bir yıl ilkokul vekil öğretmenliği yaptı. 1963-1964 öğrenim yılında bir yıl İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji Bölümünde öğrenim gördü. Öğrenim hayatı boyunca ortaokul çağlarından başlayarak kendi çiftliklerinin ekim, hasat, pazarlama işleri yanı sıra bir simit fırınında da kalfalık yaparak üretim ve ticaret faaliyetlerinde bulundu. Üniversite tahsili sırasında ise önce bir Gümrük Komisyoncusunda çalıştı, akabinde 1963 – 1964 yılında Üniversite tahsili sırasında Devlet Demiryolları Birinci İşletmesi Haydarpaşa 16. Tesisler Servisi Müfettişliğinde Müfettiş Vekilliği yaptı.

1964 yılında Kara Harp Okuluna girdi. 30 Ağustos 1966 yılında; Topçu Subayı olarak pekiyi derece ile Kara Harp Okulunu bitirdi. 1967 yılında Topçu ve Füze Okulu Subay Temel Kursunu ikincilikle bitirdi. Mart 1967 tarihinde Teğmenliğe naspedildi. Aynı yıl Füsun Hanım ile evlendi.

Sırasıyla;

  • 23’üncü Piyade Tugayı 8’inci Topçu Taburunda (İstanbul),
  • 10’uncu Piyade Tümeni Topçu Alayında (Tatvan),
  • 58’inci Topçu Er Eğitim Tugayı (Burdur) Karargâh Bölüğü ve 1’inci Topçu Taburunda Batarya Komutanlıkları görevlerinde bulundu.
  • 30 Ağustos 1970’te Üsteğmen, 30 Ağustos 1973’te Yüzbaşı rütbesine yükseltildi.
  • Topçu ve Füze Okulu Kurslar Alayı Yedek Subay Taburunda (Polatlı) Yedek Subay Bölük Komutanlığı,

görevlerinde bulundu.

1976 – 1978 yıllarında Kara Harp Akademisinde öğrenim görerek 1978 yılında Kurmay Subay statüsünü kazandı.

1980 yılında Silahlı Kuvvetler Akademisini bitirdi.

Kurmay Sb. olarak;

  • 1978 – 1980 yıllarında 2’nci Piyade Tümen Komutanlığında (Adapazarı) İstihbarat Şube Müdürlüğü ve Kurmay Başkan Vekilliği;
  • 1980 – 1984 yıllarında Kara Harp Akademisi Öğretim Üyeliği;
  • 1984 – 1986 Genelkurmay Özel Harp Daire Başkanlığı Lojistik ve Harekât Şube Müdürlükleri, Kurmay Başkan Vekilliği görevlerinde bulundu.
  • 30 Ağustos 1980 tarihinde mümtazen terfi ettirilerek Binbaşılığa, 30 Ağustos 1984 tarihinde Yarbaylığa, 30 Ağustos 1987 tarihinde Albaylığa yükseltildi.
  • Akademi öncesi Özel Tekâmül Kursları, Fransızca Temel Kursu ve Gayri Nizami Harp Kursu gördü.
  • 1986 – 1988 yıllarında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı,
  • 1988 – 1990 yıllarında Hakim olarak Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 1’inci ve 2’nci Dairelerinde Subay Üyelik ve 1’inci Daire Başkan Vekilliği görevlerinde bulundu.
  • 1990 yılında 8’inci Kolordu Topçu Alay Komutanlığı (Malazgirt) görevine atandı.

30 Ağustos 1992 tarihinde Tuğgeneralliğe yükseltildi ve General olarak;

  • 1992 – 1995 yılları arasında üç yıl 2’nci Zırhlı Tugay Komutanlığı (Kartal),
  • 1995 – 1996 yıllarında da Kara Kuvvetleri Sağlık Daire Başkanlığı görevlerinde bulunduktan sonra
  • 30 Ağustos 1996 yılında kadrosuzluktan emekliye sevk edildi.

Emekliye ayrıldıktan sonra;

  • 1997 – 1998 yılları arasında bir yıl süre ile fahri olarak, Üsküdar FM Radyosunun Genel Koordinatörlük görevini yürüttü.
  • 30 Mayıs 2004 tarihinde İhlâs Marmara Evleri Camii Yaptırma ve Yardım Derneği Yönetim Kurulunda yer aldı.
  • 28 Kasım 2004 – 22 Kasım 2009 tarihleri arasında Adaleti Savunanlar Derneği’nin (ASDER) Genel Başkanlığı görevini üstlendi.
  • 03 Mart 2011 – 01 Kasım 2021 yılları arasında Üsküdar Üniversitesi Mütevelli Heyet Üyeliği görevi yaptı.

Yeni ASDER Yönetimi, kendisine ASDER Onursal Başkanlığı unvanını münasip görmüştür.

ASDER Onursal Başkanı olarak,

  • 28 Şubat 2012 tarihinde; Müslüman Ülke Silahlı kuvvetlerinin organizasyonu ve stratejik kullanımına danışmanlık, son kullanıcıdan eğitici seviyesine kadar özel konularda eğitim ve harp, silah ve araçlarının temini, bakım ve onarımı hizmetlerinde görev yapmak üzere SADAT Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim şirketini,
  • 24 Mayıs 2013 tarihinde İslam Ülkelerinin bir irade altında birleşmesinin teknik esaslarını inceleme ve İslam birliği temelinin atılması için uygun koşulları oluşturma hizmetleri için "ASSAM – Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneğini”
  • 19 Ocak 2013 tarihinde ASDER üyelerinin sportif faaliyetler yürütebilmesi için YUSDER – Yunus Uluslararası Doğa Sporları Derneği ve Deniz Sporları Kulübünü"

kurmuştur.

15 Ağustos 2016 tarihinde Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı ve 08 Ekim 2018 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politika Kurul Üyeliğine getirilmiştir.

Bu görevlerinden 09 Ocak 2020 tarihinde istifa ederek ayrılmıştır.

Halen;

  • ASDER Onursal Başkanlığı,
  • ASSAM Yönetim Kurulu Başkanlığı,
  • YUSDER Yönetim Kurulu Başkanlığı,
  • SADAT A.Ş. Ynt. Krl. Üyeliği,
  • İslâm Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB) Yüksek İstişare Kurulu Üyeliği
  • Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV) Yüksek İstişare Kurulu Üyeliği,
  • Uluslararası Müslüman Alimler Dayanışma Derneği (IMSU) Yüksek İstişare Kurulu Üyeliği

görevlerini aktif olarak yürütmektedir.

Evli ve iki çocuk, 5 torun ve ziyadesi 6 toruncuğa sahip olup Fransızca bilir.

 

  

     من هو العميد المتقاعد عدنان تانريفردي؟

ولد في قرية Doğrugöz (Eğrigöz سابقًا) في قضاء أكشهير في قونية في 8 نوفمبر 1944، وهو الابن الوحيد لعلي عثمان تانريفردي، الذي تلقى تعليمه في مدرسة أوشاك، وعمل موظفاً دينيًا، وشارك في حرب الاستقلال وحصل على وسام الاستقلال.

أتم دراسته الابتدائية والإعدادية والثانوية في أكشهير. بعد تعليمه الثانوي، شغل منصب مدرس بديل في المدرسة الابتدائية لمدة عام واحد في العام الدراسي 1962-1963. ودرس في جامعة إسطنبول، كلية العلوم، قسم علم الحيوان لمدة عام واحد في العام الدراسي 1963-1964. خلال حياته التعليمية، عمل كعامل في مخبز للخبز، بالإضافة إلى أعمال الزراعة والحصاد والتسويق في مزارعه الخاصة، وانخرط في أنشطة الإنتاج والتجارة بدءًا من سن المدرسة الثانوية. أثناء تعليمه الجامعي، عمل أولاً في كوسيط جمركي، ثم في عام 1963 - 1964، عمل كمفتش بالإنابة في الإدارة الحكومية الأولى للسكك الحديدية حيدر باشا رقم 16 خدمة تفتيش المرافق.

دخل الأكاديمية العسكرية البرية في عام 1964. تخرج من الأكاديمية العسكرية البرية برتبة ضابط مدفعية بدرجة عالية في 30 أغسطس 1966. أنهى الدورة الأساسية لضباط مدرسة المدفعية والصواريخ بالمركز الثاني في عام 1967. عيّن ملازماً في مارس/ آذار 1967. في نفس العام تزوج من السيدة فسون.

على التوالي شغل مناصب في؛

  • كتيبة المدفعية الثامنة بلواء المشاة الثالث والعشرون (إسطنبول)،
  • فرقة المشاة العاشرة فوج المدفعية (تطوان)،
  • قائد بطارية في سرية قيادة لواء التدريب الخاص بالمدفعية 58 (بوردور) وفي كتيبة المدفعية الأولى.
  • تمت ترقيته إلى رتبة ملازم أول في 30 أغسطس/ آب 1970، وفي 30 أغسطس/ آب 1973 إلى رتبة نقيب.
  • شغل منصب قائد سرية ضابط الاحتياط في (بولاطلي) بكتيبة ضباط الاحتياط في مدرسة المدفعية والصواريخ.

درس في الأكاديمية العسكرية البرية في 1976– 1978 وحصل على منصب ضابط أركان في عام 1978.

تخرج من أكاديمية القوات المسلحة عام 1980.

شغل كضابط أركان:

  • منصب مديرية فرع المخابرات ونائب رئيس الأركان في قيادة فرقة المشاة الثانية في (أدا بازاري) بين عامي 1978 و1980؛
  • في السنوات 1980-1984، كان عضوا في هيئة التدريس في أكاديمية الحرب البرية؛
  •  عمل رئيسا لفرع اللوجستيات والعمليات في قسم الحرب الخاصة في هيئة الأركان العامة ونائب رئيس الأركان في الفترة من 1984 حتى 1986.
  • تمت ترقيته إلى رتبة رائد في 30 أغسطس/ آب 1980، وإلى رتبة مقدم في 30 أغسطس/ آب 1984، وإلى رتبة عقيد في 30 أغسطس/ آب 1987.
  • حضر قبل الأكاديمية الدورات التطويرية الخاصة والدورة الأساسية للغة الفرنسية ودورة الحرب غير التقليدية.
  • شغل منصب رئاسة منظمة الدفاع المدني للجمهورية التركية لشمال قبرص في الفترة 1986-1988،
  • عمل كعضو ضابط في الغرف الأولى والثانية للمحكمة الإدارية العسكرية العليا ونائب رئيس الدائرة الأولى بين عامي 1988 و1990.
  • تم تعيينه في قيادة فوج مدفعية الفيلق الثامن في (مالاذكرد) في عام 1990.

تمت ترقيته إلى عميد في 30 أغسطس/ آب 1992، وشغل كجنرال مناصب؛

  • قيادة اللواء المدرع الثاني في (كارتال) لمدة ثلاث سنوات بين 1992 و1995،
  • شغل منصب رئيس دائرة صحة القوات البرية بين عامي 1995 و1996،
  • تم إحالته إلى التقاعد بسبب عدم وجود شاغر وظيفي في 30 أغسطس 1996.

شغل بعد التقاعد مناصب؛

  • المنسق العام لإذاعة أوسكودار أف أم لمدة عام واحد بين 1997- 1998 بصفة فخرية.
  • في 30 مايو/ أيار 2004، كان عضوا في مجلس إدارة جمعية إخلاص مرمرة لبناء المساجد والإغاثة.
  • شغل منصب الرئيس العام لجمعية المدافعين عن العدالة (أسدر) بين 28 نوفمبر/ تشرين الثاني 2004 و22 نوفمبر/ تشرين الثاني 2009.
  • شغل منصب عضو مجلس أمناء جامعة أوسكودار بين 3 مارس/ آذار 2011 و1 نوفمبر/ تشرين الثاني 2021.

اعتبرت إدارة أسدر الجديدة أنه من المناسب منحه لقب الرئيس الفخري لأسدر.

وكرئيس فخري لأسدر

  • في 28 فبراير 2012: شركة صادات للاستشارات الدفاعية الدولية والصناعة والإنشاءات والتجارة المساهمة لتقديم الاستشارات والتنظيم والاستخدام الاستراتيجي للقوات المسلحة للدول الإسلامية، والتدريب على قضايا خاصة من مستوى المستخدم النهائي إلى مستوى المدرب، وتوريد وصيانة وإصلاح الأسلحة والمركبات الحربية،
  •  "أصّام - جمعية مركز المدافعين عن العدالة للدراسات الاستراتيجية" لخدمات دراسة المبادئ الفنية لتوحيد الدول الإسلامية وتهيئة الظروف المناسبة لإرساء أسس الوحدة الإسلامية بتاريخ 24 مايو/ أيار 2013.
  • في 19 يناير 2013، تم إنشاء جمعية يوسدر - يونس الدولية للرياضات الطبيعية ونادي الرياضة البحرية من أجل قيام أعضاء أسدر بالأنشطة الرياضية"

أنشأ

تم تعيينه في منصب كبير مستشاري رئيس الجمهورية في 15 أغسطس/ آب 2016 وعضواً في اللجنة الرئاسية للأمن والسياسة الخارجية في 8 أكتوبر/ تشرين الأول 2018.

استقال من هذه المناصب في 09 يناير / كانون الثاني 2020.

حالياً:

  • الرئيس الفخري لأسدر،
  • رئيس مجلس إدارة أصّام،
  • رئيس مجلس إدارة يوسدر،
  • عضوية مجلس إدارة شركة صادات المساهمة،
  • عضو المجلس الاستشاري الأعلى لاتحاد المنظمات غير الحكومية في العالم الإسلامي (UNIW)
  • عضوية المجلس الاستشاري الأعلى للمنظمات التطوعية في تركيا (TGTV)،
  • عضو المجلس الاستشاري الأعلى لجمعية اتحاد العلماء المسلمين الدولي (IMSU)

ينفذ بنشاط مهامه في.

متزوج وله ولدان وخمسة أحفاد وأكثر من ستة من أولاد الأحفاد ويتحدث الفرنسية.

    

   

Who is Retired Brigadier General Adnan Tanrıverdi? 

He was born in the village of Doğrugöz (Formerly Eğrigöz) in the Akşehir district of Konya on November 8, 1944, as the only son of Ali Osman Tanrıverdi, who was educated in the Uşak Madrasa, served as a religious officer, participated in the War of Independence and was awarded the War of Independence Medal.

He finished primary, secondary and high school in Akşehir. After his secondary education, he worked as a primary school substitute teacher for one year in the 1962-1963 academic year. He studied at Istanbul University, Faculty of Science, Department of Zoology for a year in the 1963-1964 academic year. Throughout his education life, he worked in production and trade activities by working as a journeyman in a bakery as well as planting, harvest, marketing works of his own farms starting from secondary school age. During his university education, he first worked at a Customs Broker, and then in 1963-1964, he served as Deputy Inspector at the Haydarpaşa 16th Facilities Service Inspectorate of the State Railways Administration.

He started studying the Military Academy in 1964. On August 30, 1966; he graduated from the Military Academy with an excellent degree as an Artillery Officer. In 1967, he finished the Artillery and Missile School Officer Basic Training in secondHe was assigned as Second Lieutenant in March 1967. In the same year he married Mrs. Füsun.

Respectively he served in;

  • 23rd Infantry Brigade, 8th Artillery Battalion (Istanbul),
  • 10th Infantry Division Artillery Regiment (Tatvan),
  • Battery Commands in 58th Artillery Private Training Brigade (Burdur) Headquarters Company and 1st Artillery Battalion
  • On August 30, 1970, he was promoted to First Lieutenant, on August 30, 1973 he was promoted to the rank of Captain.
  • He served as the Reserve Officer Company Commandant in the Artillery and Missile School Trainings Regiment Reserve Officer Battalion (Polatlı)

He studied at the Military Academy between 1976– 1978 and gained the status of Staff Officer in 1978.

He graduated from the Armed Forces Academy in 1980.

As Staff Officer, he served as;

  • Intelligence Branch Directorate and Deputy Chief of Staff at the 2nd Infantry Division Command (Adapazarı) between 1978 and 1980;
  • Academic Member at the Turkish Military Academy between 1980 and 1984;
  • Deputy Chief of Staff at General Staff Special Warfare Department Logistics and Operations Branch Directorates between 1984 and 1986.
  • He was promoted to Major on August 30, 1980, to Lieutenant Colonel on August 30, 1984 and to Colonel on August 30, 1987 with outstanding service.
  • He attended Special Development Courses, Basic French Course and Unconventional Warfare Course before the academy.
  • He served in the Turkish Republic of Northern Cyprus Civil Defense Organization Presidency between 1986 and 1988,
  • As a Judge, Officer Membership in the 1st and 2nd Chambers of the Supreme Military Administrative Court and Deputy Head of the 1st Division between 1988 and 1990.
  • He was appointed to the 8th Corps Artillery Regiment Command (Malazgirt) in 1990.

He was promoted to Brigadier General on 30 August 1992 and as a General after serving as;

  • 2nd Armored Brigade Commandant (Kartal) for three years between 1992 and 1995,
  • Head of the Land Forces Health Department between 1995 and 1996,
  • He was retired on August 30, 1996 due to lack of staff.

After his retirement;

  • He worked as the General Coordinator of Üsküdar FM Radio voluntarily for a year between 1997-1998.
  • He took part in the Board of Directors of İhlâs Marmara Evleri Mosque Construction and Aid Association on May 30, 2004.
  • He served as the General President of the Association of Justice Defenders (ASDER) between November 28, 2004 - November 22, 2009.
  • He served as a Member of the Board of Trustees of Üsküdar University between March 03, 2011 and November 01, 2021.

The new ASDER Administrative staff deemed it appropriate that giving him the title of ASDER Honorary President.

As ASDER Honorary President, he established,

  • SADAT International Defense Consultancy Construction Industry and Trade Incorporated Company, on February 28, 2012, to provide consultancy to the organization and strategic use of the Armed Forces of Muslim Countries, to provide training on special subjects from the end user to the trainer level and to serve in the supply, procurement, maintenance and repair of weapons and vehicles,
  • ASSAM – Association of Justice Defenders Strategic Studies Center, on May 24, 2013, for services to examine the technical principles of the unification of Islamic Countries and to form the appropriate conditions for laying the foundation of Islamic Union,
  • YUSDER – Association of Yunus International Outdoor Sports and Sea Sports Club on January 19, 2013, for ASDER members to carry out sports activities

He was appointed as the Chief Advisor to the President on August 15, 2016 and as a Member of the Presidential Security and Foreign Policy Committee on October 08, 2018.

He resigned from these positions on January 09, 2020.

He still actively carries out his duties as;

  • ASDER Honorary President,
  • ASSAM Chairman of Board of Directors,
  • YUSDER Chairman of Board of Directors,
  • SADAT Inc. Member of Board of Directors,
  • Union of Non-Governmental Organizations of the Islamic World (UNIW) Member of the High Advisory Board,
  • Turkish Voluntary Organizations Foundation (TGTV) Member of the High Advisory Board,
  • International Union of Muslim Scholars (IUMS) Member of the High Advisory Board

He is married and has two children, five grandchildren and six great-grandchildren. He can speak French

www.adnantanriverdi.com
Yorum eklemek için giriş yapın