Yeni kurulan Pakistan'ın hem dünya devletler ailesinde tanınması ve hem de milli ekonomisi için gereken özverili çalışmayı genel olarak icra eden beyin takımı, ülkelerinin kısa zamanda siyasi ve askeri alanda bölgesindeki etki oluşumunda kilit rol oynamışlardır.
Ancak değişen dünya şartları, İslami devlet yönetimi prensibini korumaya çalışan bu yeni devletin başını rahat bırakmamıştır(2) Rusya-Amerika çekişmesinin önemli arenası konumunda bulunan Pakistan'ın; nükleer teknolojiyi tesis etmesine rağmen, siyasi kargaşalar ve bitmeyen iktidar mücadeleleri sebebiyle sürekli başına gaileler açılmıştır. Dünya devletleri arasında söz sahibi olabilmek adına öncelik verilen askeri güç oluşumu nedeniyle; halkın fukaralığı, kontrolsuz nüfus artışı ve zengin etnik sınıfların varlığından kaynaklanan siyasi istikrarsızlık, ülkenin sürekli yumuşak karnı olagelmiştir.
Dünyanın 6.ncı büyük nüfusu olan Pakistan'ın, doğal kaynakları ve kendine yeterli olabilecek tarım ve gıda endüstrisine yeterince öncelik veremeyişi, halkın fakirliğiyle birlikte siyasi istikrarı sabote eden en önemli etken olmuştur.
Türkiye ile Osmanlıdan beri devam eden hilafet bağından kaynaklı sıcak ilişkiler sürekli devam etmiş ve bu yakınlık hiçbir harici olumsuzluk nedeniyle asla kopmamıştır. İslam ülkeleri içinde "hanefi" mezhebinin Türklerden başka en çok Pakistan'da mensubu bulunmasının, bu sıcak ilişkilerin devamında önemli rol oynadığı düşünülebilir. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu öncesi dönemdeki savaşlarda Hint müslümanları olarak maddi yardımlar gönderen kesim bu dindaşlarımız olmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti dönemindeki ilişkilerimiz daha çok tarihten gelen dost-dindaş ülke olması ve Pakistan'ın Osmanlıya olan bağlılığının devamı şeklinde tezahür etmiştir. Türkiye'nin "reddi miras" politikaları çerçevesinde ve "yurtta sulh cihanda sulh" politikalarıyla, dış dünya ile asgariye indirgenmiş ilişkiler bağlamında kısmen zayıflamış olan dönemin, son 10 yıl içinde tekrar iyileştirilmekte olduğu söylenebilir. Ticari ilişkiler, coğrafi uzaklık nedeniyle arzu edilen düzeyde olmasa da gelişmeye müsaittir. Ayrıca, dünya siyasetinde Pakistan'ın ihtiyaç duyduğu desteğin Türkiye tarafından yeterince sağlanması halinde daha da ilerleyebilecek olan iyi ilişkiler, yüksek teknoloji ile (gıda-inşa) endüstri mübadelesi şeklinde gelişme özelliğine sahiptir.
Türkiye’nin, bölgenin stratejik önemine hassasiyetle yaklaşması sonucu; dünya siyasetinde rol alabileceğimiz potansiyel bir alandır(3)ve İslam Birliği hedefine de hizmet edecek etkili bir alan olarak Pakistan, göz ardı edilemeyecek değerde ve bu öneme layık bir dost Müslüman ülkedir.
(1) Mart-1997’de, Air Weapon Complex/ Pakistan(MKE muadili)silah sanayi gezisi anılarım.(O.K)
(2) Pakistan’daki siyasi oyunlar (A.Külebi)
(3) USAK Afganistan-Pakistan-Türkiye Üçlü Zirvesi’nde Güven İnşası ve Bölgesel İşbirliği