Bizim Osmanlı devleti adını verdiğimiz, üstünkörü geçiştirdiğimiz devletimizin adı; Devlet Aliye, yüce devlet, ulu devlet, ali cenap devlet, insaniyetli devlet, ahlaklı devlet, yüksek kimlikli devlet manalarına geliyordu. Ancak devletimize, batılı devletler Türk devleti adını veriyorlardı. Osmanlı coğrafyası, Türk dilinin, Türk medeniyetinin, Türk kültürünün, İslam ahlakının yayıldığı yüksek bir coğrafyaydı, huzurlu bir coğrafyaydı. Hilafet; bütün Türkleri, bütün Müslümanları temsil eden en yüksek makamdı.
Osmanlı ruhu; hakkaniyetin; kudretin, yiğitliğin sembolü idi, Osmanlı tokadı, Osmanlı adaleti güç ve kudret simgesi olarak bütün dünya tarafından biliniyordu. Batılılar ve Rusya bütün gücüyle yüklenmesine rağmen 3 asır boyunca Osmanlı’yı ancak Tuna Nehri’ne kadar itebilmişlerdi.
1715, 1815, 1911-1915 yılları Devleti Aliye-i Osmaniye için, 2011-2015 yılları ise bütün bir İslam Dünyası için çok tesirli hadiselerin zuhur ettiği, dünya nizamının yeniden şekillendiği dünyaya adeta format atıldığı yıllardır. Bu dönemlerde “hasta batı” hep kazanırken biz sürekli kaybettik, geriledik. 2011-2015 dönemi için henüz bir şey söylemek ise erkendir. Çünkü savaş hala devam etmekte ve henüz kimin kazanacağı belli değildir. Türkiye için bu savaşın nereye evrileceğine 2023’te milletimiz karar verecek. Farkında mıyız acaba?