Salı, 22 Temmuz 2014 00:00

İsrail'i Tel'in, Gazze'ye Acil Destek Basın Toplantısı (22 Temmuz 2014)

Yazan
Öğeyi Oyla
(4 oy)
İDSB İsrail'i Tel'in Gazze'ye destek basın açıklaması İDSB İsrail'i Tel'in Gazze'ye destek basın açıklaması 22 Temmuz 2014 MÜSİAD Toplantı Salonu

İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB) ve Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV) tarafından 22 Temmuz 2014 Salı günü "İsrail'i telin, Gazze'ye acil yardım" konulu basın toplantısı gerçekleştirildi.

MÜSİAD Genel Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısında İDSB ve TGTV üyesi kuruluşlardan temsilciler söz alarak yaşananlar hakkında değerlendirmelerde bulunuldu.

Toplantının başlangıcında İDSB Genel Sekreteri Av. Ali Kurt aşağıdaki basın açıklamasını gerçekleştirdi:

 

Saygıdeğer basın mensupları, sivil toplum kuruluşlarımızın değerli yöneticileri,

Toprakları haksız olarak işgal edilmiş, ülke nüfusunun en az iki katı yurtdışında mülteci durumuna düşürülmüş bir Filistin var bugün gündemimizde.

Duyarlılık sahibi her insanın reddetmesi gereken insanlık dışı uygulamalarla, kesintisiz bir surette devlet terörüne ve açık bir soykırıma tabi tutulmasına, tüm dünyanın duyarsızlığına inat, kafa tutan ve direnen, kahraman Filistin'i konuşuyoruz.

Etrafı duvarlarla çevrili açık hapishane şekline sokulan, yıllardır devam eden ambargo ve abluka altında hayat damarları kesilerek hür dünyanın gözü önünde çoluk çocuk, kadın sivil demeden gün be gün acımasızca katil kurşunlara hedef olmaya terkedilen Gazze var önümüzde.

Filistin tarafının üstlenmemesine ve özellikle peşin hükümle suçlu ilan edilen Hamas'ın eylemle ilgisinin olmadığına dair yaptığı müteaddit açıklamalara rağmen, kimin yaptığı belli olmayan malum olay, her zaman olduğu gibi İsrail'e basit bir saldırı bahanesi oldu.

Batı Şeria bölgesinde binden fazla Filistinlinin delilsiz suçlamalarla tutuklanmasının ardından, 7 Temmuz 2014 günü başlatılan çok yönlü saldırılar temposunu artırarak ikinci haftasını doldurdu.

Bu katliamın, Filistin'in kendi içinde yıllardır özlediğimiz uzlaşmayı sağladığı, harici düşmanların, dahili münafıkların fitnelerine son verildiği ve şer odaklarının bu birliktelikten duyduğu rahatsızlığı açık açık ifade ettiği bir döneme denk gelmesi, tesadüf değildir.

Yargısız bir infazla Gazze'de iki milyon insanın toptan mahkûm edilmesi, çoluk çocuk demeden acımasız bir soykırıma tabi tutulması asla kabul edilemez.

Benzin içirilerek katledilen masum Filistinli çocuğun daha kanı kurumadan, batılı ülkelerin kendi tarihlerindeki benzer kirli sayfaları hatırlatan duyarsızlıklarını ve bu insanlık dışı saldırıyı savunma hakkı olarak görmelerini esefle reddediyoruz.

Hiçbir ahlâk ölçüsü ve sınırı olmayan katiller, uluslararası limitsiz destek altında kendisini kaybetmiş saldırılarıyla, Gazze halkını tümüyle hırpalamayı ve milyarlarca dolarlık geniş çaplı zararla uzun süre kendini toparlayamamasını amaçlıyorlar.

Yüzlerce ölü, binlerce yaralı sayısına her gün, her an yenileri eklendiği için ortaya çıkan rakamları "son durum" şeklinde verme imkânımız bile maalesef yok.

Saldırıların büyük çoğunluğu sivil hedeflere yönelik. Öldürülenlerin ve yaralananların büyük bir kısmı sivillerden oluşuyor. Ellerinde oyuncaklarıyla, yiyemedikleri çikolatalarıyla katledilen masum çocuklar nasıl vicdanları harekete geçirmez?

İftar sofrasında elinde kaşığı ile ezan saati çocuklarının gözü önünde katledilen masum kadınların, annelerin fotoğrafları karşısında nasıl duyarsız kalınabilir?

Bugün, 21.yüzyılda göz göre göre yapılan bombardıman ile plajlarda çocuk katletmeyi alışkanlık haline getiren bir terör devleti ile, insaflı Yahudilerin bile karşı çıktığı bir sivil katliamla karşı karşıyayız.

İsrail, mübarek Ramazan günlerinde Gazze'nin şahsında, aslında hepimizin, tüm İslam dünyasının kutsallarına saldırıyor. Yıkılan camiler, okullar ve hastaneler; görevi başında vurulan sağlık görevlileri ve basın mensupları hangi gerekçeyle savunulabilir?

Gazze'nin tüm altyapısını, hizmet binalarını tahrip etmeyi hedefleyen saldırılarda yirmi bin civarında ev kısmen veya tamamen tahrip edildi. Elli binden fazla insan, kendi öz yurdunda bir kez daha evsiz barksız mülteci durumuna düştü.

Birçok bölgede insanlar sağlıklı su içme imkânlarından tamamen yoksun bırakılmış durumda. Atık su şebekelerinin vurulması bölgede ciddi hijyen sorununa yol açtı. Halkın gıda kaynaklarını yok etme gayesiyle tarım alanları planlı bir şekilde vuruluyor, balıkçıların faaliyetleri engelleniyor.

Sergilenen vahşet, gerçekleştirilen katliam ve sınırsız yıkım karşısında sorumluluk taşıyan tüm vicdanların harekete geçirilmesi için bir acil eylem planının devreye sokulması amacıyla İDSB/TGTV öncülüğünde, bu eylem planına destek veren sivil toplum kuruluşlarımızın yetkilileri ile bir istişare toplantısı düzenledik.

Toplantı sonunda saygıdeğer halkımıza, gerekse yerel ve uluslararası yetkili organlara şu hususlarda çağrı yapılmasını kararlaştırdık:

  1. İsrail'in tüm insanlık değerlerine saldırı niteliğindeki bu orantısız güç kullanımı derhal engellenmeli, BM bir kez olsun, uluslararası vicdanın sesi olmalı, yüklendiği sorumluluğun hakkını yerine getirmelidir. Akan kan ve acımasız tahribat bir an önce durdurulmalı, uluslararası denetim altında acil ve adil bir ateşkes sağlanmalıdır.
  2. 2006'dan bu yana sürdürülen ve bir açık hava hapishanesine çevrilmiş olan Gazze üzerindeki abluka kayıtsız şartsız ve gecikmeden kaldırılmalıdır.
  3. Saldırılarda yaralanmış ve mağdur edilmiş binlerce insana yönelik acil insani yardım ve sağlık hizmeti noktasında gereken her türlü kolaylık ve güven ortamı sağlanmalıdır. Bu çerçevede özellikle Mısır hükümeti Refah kapısını biran önce açmalı, ağır yaralı hastalar Gazze'den tahliye edilebilmelidir. Bizler STK'lar olarak saygıdeğer halkımızı bu çerçevede devam eden yardımlara ve Gazze'ye yönelik başlattığımız insani yardım kampanyasına daha güçlü destek vermeye davet ediyoruz.
  4. İsrail'in keyfi olarak yürüttüğü tutuklama kampanyasıyla özgürlüklerini ellerinden alınan Filistinliler derhal serbest bırakılmalıdır.
  5. Olayın hukuk boyutunu ihmal etmeden İsrail'in saldırgan tutumuyla insan haklarını ihlal ettiği bu saldırılar ve başvurduğu yöntemlerle savaş suçu işlediği gerçeğinin üzerine gidecek, suçlular yargı önünde hesap verene kadar bu haksızlığın takipçisi olacağız.
  6. BM, AGİT ve ilgili uluslararası hukuk ve karar mekanizmaları üstlerine düşen görevi yerine getirmeli, bu doğrultuda İslâm İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi aktif olarak devreye girmelidir.
  7. İslam dünyasındaki birçok ülke yönetiminin bu zulüm karşısındaki sessizliğini kınıyor, kendilerini bu haksızlığa karşı çıkmaya ve katliama dur demeye davet ediyoruz.
  8. İsrail saldırganlığına ekonomik destek sağlanmasının bir nevi suça ortak olmak anlamına geldiğini vurgulayarak, bu katliamlara karşı tepkiyi bir sivil toplum dayanışmasına dönüştürmek istiyoruz. Bu amaçla saldırgan tutuma desteğini gizlemeyen markaların seçilmesi suretiyle başlatılan "Cephane bizden değil" kampanyasını STK'lar olarak destekliyor ve her vicdan sahibini bu boykota sahip çıkmaya davet ediyoruz.
  9. İsrail'in saldırgan tutumunda kendini haklı, mağdur edilenleri suçlu göstermek amacıyla suç ortaklarıyla birlikte yürüttüğü bilgi kirliliğine karşı, duyarlı vicdanları harekete geçirmek üzere siz saygıdeğer medyamızın desteğini bekliyoruz.

Mağdur insanların yaralarının sarılması amacıyla yürütülecek kampanyaların duyurulması ve işgalcinin saldırgan tutumuna karşı tavır koymayı amaçlayan kitlesel duyarlılığın yaygınlaştırılması için doğru bilgiye ulaşmayı ilke edinen ve insan haklarına saygılı tüm medya yetkililerinin bu duyarlılığa katkıda bulunmasını bekliyoruz.

Bu duygu ve düşüncelerle destekleriniz için hepinize teşekkür ediyor, bir kez daha bu mücadelede tarafsız olmadığımızı, başkenti Kudüs olan özgür Filistin devleti kurulana kadar kardeşlerimizin yanında olacağımızı beyan ediyoruz.

Ali Kurt'un ardından söz alan TGTV Başkan Yardımcısı ve MÜSİAD Başkan Yardımcısı Eyüp Akbal şunları söyledi:

"Son iki haftadır tarım arazilerini altyapı hizmetleri, sağlık merkezleri kullanılamaz hale gelmiştir. Filistin egemen devletler ve İsrail'in işbirliği ile karşı karşıya kalmıştır. Filistin bağımsız devlet statüsüne sahip bir devlet statüsü kazanmalıdır. Orta doğu da sorumluluğumuzu yerine getirmek üzere mekanizmalarımızı harekete davet ediyoruz."

Uluslararası Hukukçular Birliği (UHUB)Genel Sekreteri Av. Necati Ceylan yaptığı şunları söyledi:

"Değerli hazirun tüm dünyanın gözü önünde insanlar katlediyor. İnsan haklarından bahseden batı ortaçağda insanları aslanlara atıyordu, bu çağda hapishane haline gelen Gazze aynı doğrultuda bulunmaktadır. Hayat hakkı ve tüm doğal haklar ihlal edilmektedir. Çevre haklarını savunanlar Gazze'de çocuklar ve kadınlar katledilirken seyrediyorlar. BM Lahey Ceza mahkemesi küresel egemen güçlerin bir sömürü vasıtası olduğu anlaşılıyor."

İDSB Onursal Başkanı Necmi Sadıkoğlu Gazze'de yaşananlara dair şunları söyledi:

"Biz birçok defa TGTV ve İDSB olarak konferanslar yaptık. Filistin'le ilgili kapsamlı toplantılar gerçekleştirdik, basın toplantıları ve yardım kampanyaları düzenledik. Bugün bu olaylar karşısında İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği'nden, İslam ülkelerinden maalesef ses yok. Biz 57 İslam ülkesi neden en ileri değil, en geri ülkeleriz. Geri kaldığımız konularda kendimizi düzeltmemiz lazım ve karşı durmak için yegane çözüm yek vücut olmak, tek ses çıkarmaktır."

Yeryüzü Doktorları Yönetim Kurulu Başkanı Kerem KINIK toplantıda söz alarak şunları söyledi:

"Bugün işgal edilmiş topraklar Batı Şeria, Gazze tam bir afet hali yaşamaktadır. Çekpoint'lerde doğum yapan hastaneye ulaşmaya çalışan vefat eden Filistinlilerin yanı sıra 1.8 milyon mülteci afet hali yaşamaktadır.

Sivil noktaların vurulduğunu görüyoruz. 583 şehit, kadınların en az yüzde onu hamiledir, dolayısıyla karınlarındaki bebekleri de şehit olmuştur.Yıkılan, harap olan ev sayısı 90 bini bulmuş durumda. Sığınmacıların sayısında her geçen gün artış var.

1.8 milyonluk Gazze'nin 1.2 milyonuna su verilememektedir. Atık su ve içme suyu şebekesi çalışmamaktadır. Camiler, okullar, hastaneler hedef alınmaktadır. Dün aynı aileden 25 kişi vefat etti. Saldırıya ve zulme uğrayan bu insanlar gelecekte karşımızıözürlü ve tıbbi bakıma muhtaç insanlar olarak çıkacaklar.

Bizler STK ve insani yardım kuruluşları olarak ilaç ve tıbbi sarf malzemelerini yönlendirmek üzere yardımlarınızı istirham ediyoruz.Refah sınır kapısı belirli bir süre içinaçılacak."

Hüseyin Oruç İHH Başkan Vekili şu konuşmayı yaptı:

İki şeyin altını çizmek istiyorum. Biz İHH olarak uzun yıllardır Filistin'deyiz. Şuan da ekiplerimiz evlerini terk etmek zorunda kalan insanlara ve yetimlere yardım ediyorlar. Dökme kurşun operasyon sırasında ekiplerimiz Gazze'deydi ve orada önemli bir ofis kurduk.

Filistin üzerine düşeni yapıyor malıyla canıyla her şeyiyle ve ilk defa İsrail savaşın ne olduğunu tadıyor. İnşallah bu savaş dökme kurşun operasyonundaki boyutlara gelmez.Ama o zamanlar İsrail asker kaybetmemişti. Şu anda İsrail 25 asker, Hamas ise 50 asker kaybetti.

Filistinliler üzerlerine düşenleri yağıyor ama dünya ses vermiyor. Şili ve Venezüella kadar ses çıkaramadık. Türkiye elbette Filistin'e sahip çıkma noktasında önemli bir noktada.

Mavi Marmara'da canımızı en çok acıtan şeylerden biri de çifte vatandaşların İsrail'de askerlik yapmaları idi. Bu gün öğrendik ki Türkiye İsrail ile çifte vatandaşlığı kabul etti ve bunun sonucu İsrail'de askerlik yapanların Türkiye'de yapmasına gerek kalmadı. Bunun durumun ortadan kaldırılması gerekiyor.

Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Başkanı Mustafa Koca şunları söyledi:

"Şunun çok iyi bilinmesi lazım ki bekçi çeteden adalet çıkmıyor. Filistin silah sanayinin ar-ge merkezi gibi kullanılıyor. Devlet olarak İsrail'le ilişkilerimizi askeri seviye indirerek dünyanın vermediği dersi vermeliyiz. Bizim bizden başkadostumuz yoktur. Daha düne kadar bu kadar birlik ve beraberliğimiz de yoktu tekrar bu tabloyu yasattığınız için teşekkür ediyoruz."

Filistinli Alimler Birliği Genel Sekreteri Nevvaf Tekruri Filistinliler adına söz alarak aşağıdaki konuşmayı yaptı:

"İşgalci siyonist birlikleri yaptıkları operasyonlarla Filistin hayat kaynaklarını yok etmek istemektedir. Bu operasyonu çok rahatlıkla başlattı ancak hazırlıklı bir direniş ve mücahitlerle beklemediği olaylar yaşamaya başladı. Aslında hiçbir şey yapamadığı ortaya çıktı.

Açıkça ortadadır ki bu operasyon direnişe zarar verememiştir.Direniş,İsrail'e askerleri ve mücahitleri ile bir ders vermiştir. İsrail hastaneleri, altyapıları, çocuklar, kadınlar vuruluyor ancak direnişe zarar vermiyor. Şehitlerin yüzde 85'i sivil insanlardan oluşuyor.Allahtan direnişi zafere ulaştırmasını diliyoruz.

Tüm İslam dünyasındaki STK'lara ve bu güzide kuruluşlarımıza desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum. İnşallahGazze'nin ve Filistin'in özgürlüğüne ulaştığı bir zamana hep beraber kavuşacağız."

Ahmet Ağırakça:

Avrupa, öncü Siyonist devlet ve tüm dünya katilleri bir araya gelmiştir. Maalesef Arap liderlerde kuyruklarına takılmış Gazze ve Filistin davasını yok etmeye çalışmaktadır.

1967 den günümüze taşıdığımızda hadiseyi bu gün farklı tepkiler görüyoruz. Bugün davaya sahip çıkılmaktadır. Eskiden işbirlikçi Arap devletleri İsrail ile çalışırken artık İslam ülkeleri Filistin ve Mescid-i Aksa'yı kurtarmak için çalışmaktadır.
Tarihi seyre baktığımda Filistin davasının her gün biraz daha güç kazandığını, Gazze'deki bir avuç mücahidin Bedir'deki gibi cihad ettiğini görüyoruz.Allah'ın izniyle başarıya ulaşılacaklardır.

Önümüzdeki yıllarda Yahudilerin kutsal kitaplarında geçtiği gibi devletin 76. yılında bir felaket yaşayacakları bildiriliyor.
2023'e doğru giderken İslami direniş hareketi büyük bir patlama yaşayacaktır. Ben buna inanıyorum ve ekmeğimizin yarısını oraya göndererek desteğimizi devam etmemiz gerektiğini söylüyorum.

ORDAF Başkanı Zekeriya Kurşun şunları söyledi:

Yok olma endişe ve korkusuyla yasayan bir güç orada masum insanları katlediyor. Bu katli anlatırken çok dikkatli olmak gerekiyor. Orantısız güç diye bir savaş yok. Burada köseye sıkıştırılmış masum insanlar diğer tarafta ise şer birliklerinin en son savaşteknolojilerini kullandıkları bir savaş veriliyor.

Dolayısıyla bizim savaş veren insanlara karşı dilimizle malımızla destek vermemiz çok anlamlıdır. Aklıma Elhuseyni'nin Türkiye gazetelerinde yayınladığı bir röportaj geldi. "Sadece Türkiye yanımızda olsun yeter!" sözü gazetelerde manşet olmuştu. Uzun yıllar sonra bu talep burada bir kere daha gerçeklemiştir.

AKV Başkanı Burhanettin Can:

Yeni haçlı seferleri ifadesi Bush tarafından ikiz kuleler vurulduğunda kullanılmıştır. Gelen süreç bunun bir devamıdır. Bu kavga Müslümanlar ve Müslüman olmayanlar arasında değil fakirler ve zenginler arasındadır. Mücadele İslam ile kısıtlanmamalıdır.

Yahudi ve Siyonist ayrımını iyi yapmalıyız, biz Siyonist düşmanıyız. Siyonizm temel kabulleri vaat edilmiş topraklar ile ilgilidir.Etnik temizlik denilen bir varsayım vardır bu bilerek kasıtlı olarak yapılmaktadır.

Bir Siyonist için devlet demek İsrail demektir. Dünyanın neresinde olursa olsun bu fikri benimseyen her şahıs Siyonist devlete bağlı hisseder. Gizli dünya devleti iddialarını doğru değerlendirmek gerekiyor.

Nice azınlıklar Allah'ın izniyle çoğunluklara galip gelmiştir.

ASSAM Yönetim Kurulu Üyesi Ersan Ergür:

Devletler bazında tek bir çözüm arz etmek istiyorum. O da şu ki, milleti Müslüman olan tüm devletler tüm öncelikli ve acil iş olarak askeri yapılarını güçlendirmeleri gerekmektedir. Şu halde modernizasyondan geçirilmiş bir Filistin ordusuna ihtiyaç vardır.

Yardımeli Derneği Başkanı Sadık Danışman:

Firavun sadece erkekleri katletmek teşebbüsünde bulunmuştu. Bunlar ise1945 yılından beri işgal edilmiş Filistin topraklarında hem çocukları hem anneleri katlediyorlar.

Türkiye ve Katar gibi duyarlı ülkeler bu günden itibaren Gazze'de temsilcilik açmaları gerekmektedir.

Deniz Feneri Başkanı Av. Mehmet Cengiz:

İsrail, bundan 65-66 yıl önce BM'nin meydana getirdiği gayri resmi bir çocuktur. Dünya terör örgütü olarak İsrail örgütlenmiş ve Kudüs işgal noktasında sürekli katliamlar yapmakta ve İslam dünyasının vicdanını kanatmaktadır.

Tüm Türkiye'de kınama kampanyaları başlatılmalıdır. İsrail'e destek veren markalara karşı yapılan boykotlara destek verilmelidir.

Mikrofonda herkes İsrail terör devleti diyor. O halde İsrail vatandaşları kimse Türkiye'ye rahatlıkla girememeli.

Türkiye'de İsrail kökenli olan markalar arasından siyonistlere yardım eden firmalar tespit edilmeli ve haklarında suç duyurusunda bulunulmalıdır.

TGTV Başkanı Hamza Akbulut:

İsrail suni bir devlettir. İslam dünyasının için sokulan bir "Truva atı" gibidir.

Dünyanın Batı olanca gücüyle İsrail'in arkasındadır ve yaşananlar dünya kamuoyuna yansımamaktadır.

Akbulut, Yahudi lobisinin dünyadaki gücüne değinerek, "Medya sektörü Yahudinin elindedir. Dünyanın ekonomik gücüne de onlar hakim. Anadolu Ajansı gibi kıymetli ajansımız sayesinde Türkiye'de Filistin'de yapılanlar bilinmektedir. Filistin ve Kudüs meselesi, bütün İslam dünyasının meselesidir" diye konuştu.

Toplantının sonunda İDSB Genel Sekreteri Av. Ali Kurt, yakın zamanda Gazze'ye yönelik ulusal bir yardım kampanyası başlatılacağını, İsrail'e destek verenler ürünlere yönelik boykotların gerçekleştirileceğini ve uluslararası karar alma mekanizmalarına STK'lar olarak baskı uygulanacağını bildirdi.

 

Alıntı http://idsb.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=916:sraili-telin-gazzeye-acil-destek-basn-toplants&catid=1:haberler&Itemid=2

Okunma 3682 defa Son Düzenlenme Pazartesi, 26 Ekim 2020 15:35
Yorum eklemek için giriş yapın