Stratejik Araştırma Kurulları Çalışmalarından Sorumlu Koordinatör Başkan Yardımcıları | ||
---|---|---|
![]() |
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
İslam Ülkeleri Birliği Organları için Mevzuat İnceleme ve Araştırma Kurulu
İslam Ülkeleri Ekonomik İşbirliği İmkanlarını İnceleme ve Araştırma Kurulu
İslam Ülkeleri Savunma ve Savunma Sanayi İşbirliği Ortamını İnceleme ve Araştırma Kurulu
İslam Ülkeleri Ortak Asayiş ve Güvenlik Organizasyonu İnceleme ve Araştırma Kurulu
İslam Ülkeleri Dışındaki Dünya Devletleri Milli Güç Unsurları İnceleme ve Araştırma Kurulu
İslam ülkeleri listesine ulaşmak için tıklayınız
ASRİKA İslam Ülkeleri Konfederasyonuna Bağlı Mutasavver Federatif Bölgelerin Askeri Güç Çizelgesi
Yeni Türkiye’nin İnşası ve Restorasyonu
2013 yılında Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN tarafından, yeni Türkiye’nin İnşası 2023-2071 yıllarının siyasi-iktisadi-kültürel hedefleri belirlenerek milli ve bağımsız güçlü bir Yeni Türkiye’nin hedefleri ilan edilmişti.
Türkiye’nin hedefleri; değerlerine yani, özüne dönüşü esas alan, kendi medeni değerlerinin bulunduğu “tarihi, kültürel, eksende, coğrafyada”, yeniden (Restorasyon) yapılanarak ve inşa süreci ile Yeni Türkiye’yi kurma projesiydi.
2013 tarihten itibaren ülkemiz yeni küresel çağdaş (Kolonyal) sömürgecilerin sinsi saldırılarına maruz kalmıştı. Bu saldırılar gezi ile başlamış, 17-25 yolsuzluk iftiraları, kumpasları ve akademisyenlerin imzaları ile devam etmiş, son olarak da 15 Temmuz 2016 tarihinde TSK bünyesine sızan hainlerin darbe kalkışmasıyla devam etmiştir.
Büyük Türkiye Projesi ile yapılacak olan yapısal reformlar aslında Cumhuriyetin ilanından itibaren başlayan, reform ve modernleşme sürecini devam ettiren yenilikçi bir harekettir.
Büyük Türkiye projesi; Devletimizi bu sistemde yeniden yapılandırılarak, eskiyi yıkmadan restorasyona giderek yeniden büyük Türkiye’yi inşa etme projesidir. Bu projenin başlangıcı Osmanlı ile başlayan, Cumhuriyetin ilanı ile devam eden bir süreçtir.
Yeni Türkiye inşa etme projesinde eskiyi ret etme yoktur. Bu projede eskiyle hesaplaşma da yoktur. Sadece işlemeyen kurumları başta kamu idaresini-yönetimini yeniden yapılandırarak daha işlevsel hale getirmektir.
Aslında bu restorasyon ve inşa eylemi; Milletimizin kurduğu medeniyetten, kendi köklerinden koparılan ve yozlaştırılan bir milletin kendi kültürel-siyasi eksenine geri dönüp kendi dünya düzenini-hayat nizamını, medeniyetini kurma mücadelesidir.
Milletimizin dış güçlere karşı bu istikbal ve istiklal mücadelesi; Selçuklu ile başlayıp, Osmanlı İmparatorluğu ve Cumhuriyetle devam eden tarihsel süreçte devam etmiş ve halende devam etmektedir.
Dayatılan Yenidünya düzeni ile küresel güçlere karşı milletimizin bu mücadelesinde, devletimizin idari yapısal değişiklikleri yapma ihtiyacı bir beka meselesi olmuştur.
Yeni Anayasa ve Başkanlık sistemi ile yapılacak olan idari değişiklikler aslında, küresel güçlere karşı yapılan bu var olma mücadelesidir.
Dünyanın Küreselciler tarafından yeniden şekillendirilmeye çalışıldığı bu dönemde, medeniyetimizin ve ülkemizin de bulunduğu Afro-Avrasya coğrafyasına hakim olan bir gücün dünyanın yeni hakimi efendisi olacağı var olan bir gerçektir.
Yüzyıllardır süren bu mücadelede, Milletimizin kurduğu bu medeniyetin Tarihsel Jeo-stratejik, Jeo-Politik, Jeo-Kültürel derinliği içinde, Türkiye’nin pasif ama halen bünyesinde potansiyel bir gücü barındırdığı karşı güçler tarafından bilinmektedir ve önemsenmektedir.
Dolayısıyla süren bu güç mücadelesinde ülkemizin de içinde bulunduğu bu coğrafyada gizli bir savaşın evrelerine şahit olmaktayız.
Devletimiz ve milletimiz bu saldırıları bertaraf edebilecek imkan ve kabiliyetlere sahiptir. Milletimiz İstikbal ve istiklal mücadelesini kazanarak, büyük bir güç olarak tarihteki yerini alacaktır.
Milletimizin bu mücadelesinde başarılı olması, yenidünya düzenin dayattığı “hayat nizamı-yaşam tarzına” karşı devletimizin yeni baştan değişimi ancak “Kamu idaresi” yönetiminin yeniden yapılandırılması ile mümkündür.
Bunun adı da başkanlık sistemidir.
Yeni Anayasa ve Başkanlık sistemi bir “(inşa) değişim, bir (restorasyon) dönüşüm” ihtiyacının ötesinde bir milletin beka meselesidir.
Yeni bağımsız-güçlü Türkiye için milletimiz Evet diyor. Yeni Anayasa değişim ve dönüşümün başlangıcı olacaktır.
01 MART 2017
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Çetin ZAMANTIOĞLU Araştırmacı
Bu gün Emperyalist Küresel Güçler, Müslüman Devletlerin bünyesindeki etnik ve mezhepsel farklılıkları, kendi içlerindeki hainleri de kullanarak, tahrik ve örgütleyerek, eğitip, donatıp silahlandırıp birbirleri ile çarpıştırarak İslâm Dünyasına kirli ve sinsi "ASİMETRİK ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞINI" yaşatmaktadırlar.
Vietnam, Afganistan ve Irak işgalinden sonra fiili güç kullanarak işgal yeteneğini kaybetmiş olsa da Tek Kutuplu Dünya'da Küresel Güçlerin başını çeken ABD, dünya hâkimiyet savaşını kontrolündeki örgütler vasıtasıyla sürdürmekte ve Ortadoğu'da gerçek oyun kurucu konumunu muhafaza etmektedir.
“Gerçek Hayat Dergisinden Sayın Sevda Dursun ile yapılmış söyleşimiz”
(21 Aralık 2016)
15 Temmuz FETÖ ’nün darbe girişiminden önce de terör saldırıları vardı sonrasında da devam etti. CUMHURBAŞKANIMIZ RECEP TAYYİP ERDOĞAN TERÖR İÇİN TOPYEKÛN SEFERBERLİK DERKEN NE KASTETMİŞ OLABİLİR? SEFERBERLİK SAVAŞ DURUMUNDA İLAN EDİLMEZ Mİ?
Son iki yıllık dönemi incelediğimizde, Türkiye sistemli bir şekilde terör eylemleriyle karşı karşıya bulunmaktadır. Bunu, küresel güçlerin, Ortadoğu’daki isteklerinin Türkiye tarafından kabul edilmemesi sonucu asimetrik güçler kullanılarak, yani terör örgütleri vasıtasıyla Türkiye üzerindeki eylemleri olarak yorumlayabiliriz. Cumhurbaşkanımızın 32. muhtarlar toplantısındaki seferberlik açıklaması, 14 Aralık 2016 tarihinde olmuştu. 10 Aralık 2016 tarihinde Beşiktaş saldırısında 38’i polis olmak üzere 44 vatandaşımız şehit olmuş, birçok vatandaşımız da yaralanmıştı. Bunun acısı henüz geçmeden, Cumhurbaşkanımız, “vatandaşlarıma sesleniyorum, anayasanın 104. Maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti Devletinin başı olarak PKK’sıyla, DEAŞ’ıyla, FETÖ’süyle ve adı, söylemi ne olursa olsun tüm terör örgütlerine karşı milli seferberlik ilan ediyorum. Her kim bu örgütlerin çalışmalarıyla, elemanlarıyla ilgili bir şey görürse, duyarsa, malumat sahibi olursa güvenlik güçlerimize bilgi vermeli” dedi.
Bu çağrıyı normal bir seferberlik ilanı olarak değil de Ülkemizi hedef alan siyasi, sosyal, ekonomik, askeri ve bütün alanlardaki terör olayları, iç ve dış saldırılara karşı Cumhurbaşkanı ve Devletin yönetimi mihverinde birleşerek milli birlik ve beraberliğe çağrı olarak düşünmek lazımdır.
ASSAM Strateji ve Güvenlik Uzmanlarından Nejat ÖZDEN Ülke TV'de Beşiktaş Saldırısını değerlendirdi.
Program kaydı aşağıda yer almaktadır.
İHH’nın “Internationale Humanitaere Hilfs Organisation”, “İnsani Yardım Vakfı” düzenlemiş olduğu ve aynı zamanda Diyanet İşleri Reisimiz Mehmet Görmez’in de açık destek verdiği yardım konvoyu 14 Aralık ta Reyhanlı/Hatay’a doğru yola çıkmıştı.
Kazlıçeşme meydanında toplanan “Halep’e Yol Açılsın” konvoyuna bizde ASDER ve ASSAM ekibi olarak katılmıştık. Kuruluşumuzdan itibaren adaletin tesisine gayret eden bizler tüm dünyanın gözlerini kapadığı bir katliamı görmezden gelemezdik. Duyarlı her vatandaşımız gibi bizde arkadaşlarımızla orada hazırdık.
İkinci Dünya Savaşının sonunda başlayan 1945-1990 yılları arası dönem, "Soğuk Savaş" dönemdir. Soğuk Savaş'ın bitişiyle birlikte Yeni Dünya Düzeninde ABD en büyük asimetrik güç ve Askeri-siyasi açıdan lider konumundadır.
100 yıl önce İslam coğrafyasını yapılandıran küresel güçler, soğuk savaş bitimiyle başlayan Yeni Dünya düzeninde, BOP projesiyle bu seferde coğrafyamızı, milliyet-mezhep ve cemaat kamplaşmalarını kışkırtarak bir kaosa ortamına sürükleyip-ayrıştırarak, kontrol altına alma stratejisi ile hakimiyetlerini kurmak istemektedirler.
100 YIL ÖNCE VE SONRA ORTADOĞU
Osmanlı Devleti'nin yıkılmasından sonra Ortadoğu'yu işgal eden Batılı güçler, 19. yüzyılda İslam coğrafyasında bulunan toplumların siyasi, dini, etnik ve sosyo-kültürel genleriyle oynayarak çıkarları doğrultusunda, etnik ve mezhepsel olarak ayrıştırmayı başarmıştı.
ABD 20. yüzyılın başından itibaren, dünya tarihinin en kanlı I. ve II. Dünya Savaşlarının sonunda Hiroşima ve Nagazaki'de yüzbinlerce sivilin hayatına mal olan, atom bombasının yıkımı üzerine inşa ettiğidünyamızda tek süper güç olduğunu ilan etmişti.
ABD’nin savunduğu Kapitalizmin bu başarısı sadece savaş ve çatışmalarla değil, ekonomik, askeri (NATO) bloklaşmayla hakimiyetini sürdürecek politikaları dayatmasıydı. Soğuk savaşın bitmesi ile rakibinin çöküşü Amerika Birleşik Devletlerini emsalsiz bir güç konumuna getirdi. Amerika dünyanın ilk ve aynı zamanda tam anlamıyla gerçek küresel gücü oldu. ABD teknolojisini, ekonomisini ve askeri gücüyle dünyamızda kendine bağımlı güdümlü devletler oluşturdu. Amerikan Kültürünü hayat tarzını dayattı, bunları benimsemeyen dışında kalan ülkeleri barbar olarak tanımladı.
Dünyanın 160 ülkesinde okullar kuran bir teşkilatın başının dünya hâkimiyeti için mücadele veren ABD’de olmasının, Fethullah Gülen’in Amerika tarafından kullanıldığının bir göstergesi olduğunu söyleyen Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, darbe girişiminin arkasındakilere dikkat çekti.
ÇAĞDAŞ KAMU YÖNETİMİNDE KAMU DENETÇİLİĞİ (OMBUDSMANLIK) VE TÜRKİYE İÇİN ASKERİ OMBUDSMANLIK ÖNERİSİ
PUBLIC AUDITING (OMBUDSMAN) AT CONTEMPORARY PUBLIC ADMINISTRATION AND MILITARY OMBUDSMAN SUGGESTION FOR TURKEY
Yrd. Doç. Dr. Ali Fuat GÖKÇE*
Suleyman Demirel University
The Journal of Faculty of Economics
and Administrative Sciences
Y.2012, Vol.17, No.2, pp.203-227.
ÖZET
Kamu denetçiliği (Ombudsmanlık) kamu kurumları ile vatandaş arasındaki sorunları çözmede çağdaş bir uygulamadır. Kamu denetçiliği klasik uygulama alanının dışında farklı alanlarda da uygulanmaktadır. Askeri ombudsmanlık bu farklı alanlardan birisidir. Ombudsmanlık geçmişte girişimler olmasına rağmen, 2010 yılında yapılan halk oylamasına kadar olan dönemde çeşitli sebeplerle Türkiye’de uygulanmamıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri teşkilat yapısı ve geniş personel kadrosuyla ülkenin her yerinde görev yapmaktadır. Personel kadrosunun genişliği ve vatandaşla olan ilişkiler çeşitli sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu çalışmada; silahlı kuvvetlerde ombudsmanlık kurumunun faydaları ve sakıncaları tartışılmış, askeri ombudsmanlığın gerekliliği açıklanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kamu Yönetimi, Kamu Denetçisi, Denetim, Ombudsman, Askeri Ombudsman.
ABSTRACT
Public auditing is a contemporary application for accommodation the problems between public institutions and citizens. The public auditing also applied to different areas outside the classical application area. Military ombudsman is one of these different areas. Ombudsman hasn’t applied for various reasons in Turkey at the period up to plebiscite in 2010 despite initiatives in the past. The Turkish Armed Forces are on duty throughout the country with the organizational structure and a large team of staff. The width personnel staff and relations with citizens cause to emerge of various problems. In this study; the benefits and drawbacks for the institution of ombudsman in the armed forces is discussed and explained the need for the military ombudsman.
Keywords: Public Administration, Public Auditing, Auditing, Ombudsman, Military Ombudsman.
* GÖKÇE, Gaziantep Üniversitesi, İslahiye İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir..