Cuma, 02 Ekim 2020 16:42

ERMENİSTAN – AZERBAYCAN SAVAŞI ÜZERİNE

Yazan
Öğeyi Oyla
(3 oy)

Ermenistan; 1992 Hocalı Katliamı ve devamındaki çatışmalarla, Rus Motorlu Piyade Birliklerinin de desteğini alarak, 600’ü aşkın Azerbaycan’lı soydaşlarımızı şehit etmiş ve Azerbaycan toprağı ‘Dağlık Karabağ’ı işgal etmişti. O tarihten beri Türkiye, Ermenistan hudutlarını her türlü ekonomik ilişkiye kapattığından, denize de  çıkışı olmadığından büyük bir iktisadi bunalım yaşamaktadır.

Ermenistan daha 12 Temmuz 2020 tarihinde Azerbaycan / Tovuz kasabası yakınlarından geçen Azeri sınırına yaptığı baskın tarzındaki saldırının karşılığında gördüğü Azeri mukabelesinin yaralarını saramamışken, şimdi 27 Eylül sabahı bunu tekrarlayınca, bu ülkenin küstah ve batının uşağı vasfındaki yönetici liderlerinin aklını yitirmiş olduğu veya bunların kulaklarına bazı emperyal devlet liderlerinin saldırı yönünde fısıldadığı akla geliyor. Bu arada Ermeni Cumhurbaşkanı'nın bir dönem Fransız Mobil petrol şirketinin üst düzey yöneticiliğini yapmış olduğunu da hatırlamak lazımdır.

Osmanlı Devleti, 1915 olaylarında, bekasına karşı bir tehdit olarak gördüğü topraklarında yaşayan Ermenileri her türlü güvenliklerini sağlayacak şekilde bir tehcir harekatı ile güvenli yerlere sürmüştü. Osmanlı İmparatorluğu tebası olarak, tarihlerinde hiç yaşamadıkları kadar refah ve zenginlik içinde yaşayan Anadolu’daki Ermeniler, bu iyi muamele ve kavuştukları zengin yaşam şartlarına rağmen, 1877-78 Osmanlı Rus Savaşında ve 1914 Sarıkamış Harekatında Ruslarla birlikte hareket ederek, onlara istihbarat temin etmişler, yol göstererek Doğu Anadolu’daki Rus İşgalini kolaylaştırmışlardır. Türk köylerinin basılarak masum kadın ve çocukların, ihtiyarların süngü ile toplu halde yakılması gibi bir çok katliama imza atmışlardır.

Ermenistan’ın, bu son saldırı ile, Rusya Federasyonu liderliğindeki "Kollektif Güvenlik Anlaşması"  kapsamındaki bir Rus desteğine mi, yoksa Fransa’nın öteden beri alttan alta provoke ve teşvik ettiği, Ermenistan’a Türkiye kuzey doğu deniz sahillerinden  “Karadeniz’e çıkış emeli” kışkırtması ile gaza mı geldiğine dikkat etmek lazım. Çünkü, Fransa 1915 olaylarını batıda en çok destekleyen ve davalara – yaptırımlara konu eden, bunun başta ABD olmak üzere tüm batı ülkelerinde yaygınlaşmasını isteyen devlet. 1,5 milyon Ermeninin katli yalanını uyduran devlet. Aslında 1,5 milyon kadar Türk ve Azeri’nin katledildiği belgelerle ispatlanmışken.

Rusya’dan ziyade, bu kışkırtmayı Fransa’nın yaptığı ihtimali akla daha yakın geliyor. Çünkü, Fransa Doğu Akdeniz ve Libya krizindeki tıkanmışlığı, Azerbaycan üzerinden açılacak bir Ermeni cephesi sayesinde hem Türkiye’nin dikkati ve gücünün bu bölgeye çekilmesini sağlayarak Libya ve Doğu Akdeniz’de rahatlamak istiyor olabilir hem de Rusya’nın Doğu Akdeniz üzerindeki kısmen Türkiye’nin tezlerini destekleyen politikası nedeniyle, AZERBAYCAN ‘a destek verecek bir Türkiye ile , Ermenistan’a "Kollektif Güvenlik Anlaşması"  gereği Rusya’nın destek vermesini tetikleyerek Türkiye ile Rusya’nın arasını bozmak istiyor olabilir. 

Azerbaycan, Türkiye’nin desteğiyle, 1996’da Harp Okulunu kurarak ve devamında da Türkiye’den aldığı askeri strateji danışmanlığı, Azeri subaylarının Türk askeri okullarında eğitilmesi ve yerli savunma sanayi konusundaki desteğini iyi kullanmıştır. 30 yıl önceki Azerbaycan, eski Azerbaycan değildir ve askerlik sanatında ve ekonomide ilerlemiş durumdadır.

Türkiye, bekası için Azerbaycanlı soydaşlarının yanında olmak zorundadır. İkide bir köpek gibi hırlayan Ermenistan’ın iyi bir derse ihtiyacı var ve bu fırsattan istifade ile 30 yıldır işgal altında tutulan Karabağ’ın kurtarılması için bu fırsatı iyi kullanması gerekmektedir. Aksi takdirde Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) üyesi devletlerin 30 yıldır çözmeyerek yaptıkları oyalamaya göz yumulmasına devam edilmesi mukadder olacaktır.

Son Düzenlenme Çarşamba, 21 Ekim 2020 10:00
Yorum eklemek için giriş yapın