Cumhurbaşkanının Yasama ile ilgili yetkileri: (T.C. Anayasası Md. 104 a )
- Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde açılış konuşmasını yapmak;
- Türkiye Büyük Millet Meclisini gerektiğinde toplantıya çağırmak,
- Kanunları yayımlamak,
- Kanunları tekrar görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri göndermek,
- Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunmak,
- Kanunların, kanun hükmündeki kararnamelerin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün, tümünün veya belirli hükümlerinin Anayasaya şekil veya esas bakımından aykırı oldukları gerekçesi ile Anayasa Mahkemesinde iptal davası açmak,
- Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin yenilenmesine karar vermek
Cumhurbaşkanının Yürütme ile ilgili yetkileri: (T.C. Anayasası Md. 104 b)
- Başbakanı atamak ve istifasını kabul etmek,
- Başbakanın teklifi üzerine bakanları atamak ve görevlerine son vermek,
- Gerekli gördüğü hallerde Bakanlar Kuruluna başkanlık etmek veya Bakanlar Kurulunu başkanlığı altında toplantıya çağırmak,
- Yabancı devletlere Türk Devletinin temsilcilerini göndermek, Türkiye Cumhuriyetine gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul etmek,
- Milletlerarası adlaşmaları onaylamak ve yayımlamak,
- Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil etmek,
- Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar vermek,
- Genelkurmay Başkanını atamak,
- Millî Güvenlik Kurulunu toplantıya çağırmak,
- Millî Güvenlik Kuruluna Başkanlık etmek,
- Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilân etmek ve kanun hükmünde kararname çıkarmak,
- Kararnameleri imzalamak,
- Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin cezalarını hafifletmek veya kaldırmak,
- Devlet Denetleme Kurulunun üyelerini ve Başkanını atamak,
- Devlet Denetleme Kuruluna inceleme, araştırma ve denetleme yaptırtmak,
- Yükseköğretim Kurulu üyelerini seçmek,
- Üniversite rektörlerini seçmek,
Cumhurbaşkanının Yargı ile ilgili yetkileri: (T.C. Anayasası Md. 104 c )
- Anayasa Mahkemesi üyelerini,
- Danıştay üyelerinin dörtte birini,
- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı vekilini,
- Askerî Yargıtay üyelerini,
- Askerî Yüksek İdare Mahkemesi üyelerini,
- Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini seçmek.
- Cumhurbaşkanı, ayrıca Anayasada ve kanunlarda verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır.
Cumhurbaşkanının cezai sorumsuzluğu:
Bu geniş yetkilere karşılık, Başbakan veya Bakanlardan birinin imzası ile Cumhurbaşkanının yaptığı işlemlerden ilgili bakan ve Başbakan sorumludur. Tek başına yaptığı işlemlerden ise Cumhurbaşkanı aleyhinde yargıya başvurulamaz. Cumhurbaşkanı, vatana ihanetten dolayı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte birinin teklifi üzerine, üye tamsayısının en az dörtte üçünün vereceği kararla suçlandırılabilmektedir. (T.C. Anayasası Md. 105 )
Başbakanın görev ve sorumlulukları; (T.C. Anayasası Md. 107 )
- Başbakan, Bakanlar Kurulunun başkanı olarak, Bakanlıklar arasında işbirliğini sağlar ve hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetir. Bakanlar Kurulu, bu siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumludur.
- Her bakan, Başbakana karşı sorumlu olup ayrıca kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden de sorumludur.
- Başbakan, bakanların görevlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici önlemleri almakla yükümlüdür.
- Başbakanın Yüce Divana sevki halinde hükümet istifa etmiş sayılır.
29 Ağustos 2014 tarihi, yönetim şekli bakımından, Türkiye için YENİ BİR DÖNEMİN başlangıcı olacaktır.
Bu dönem, 8. Cumhurbaşkanımız Merhum Turgut Özal ve 11. Cumhurbaşkanımız Sn. Abdullah Gül dışında gelmiş ve geçmiş bütün Cumhurbaşkanlarının örtülü olarak kullandıkları geniş yetkilerin, Millet tarafından seçilmiş yeni Cumhurbaşkanları tarafından, liderlik yetenekleri ölçüsünde AÇIK OLARAK kullanılacağı bir dönem olacaktır.
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği yeni dönemin Literatürdeki adı “YARI BAŞKANLIK SİSTEMİ ”dir
Yarı başkanlık sistemi “cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği parlamenter sistem" olarak da tanımlanmaktadır. Fransa, Rusya federasyonu, Çin ve bazı Avrupa ülkelerinde uygulanmaktadır.
Yarı Başkanlık Sisteminin Başkanlık sisteminden farkı;
- Yürütme organının iki başlı olması ve yürütme ile ilgili görevleri Bakanlar Kurulu ile Cumhurbaşkanının üslenmesi,
- Bakanlar kurulunun TBMM’nin güvenine dayanması,
- Bakanlar kurulunun TBMM’den çıkacak güvensizlik oyu ile görevden alınabilmesi,
- Cumhurbaşkanının yürütme görevlerinden dolayı, vatana ihanet dışında, cezai sorumluluğunun bulunmamasıdır.
Geniş Anayasal yetkilerle donatılmış ve halk tarafından seçilmiş bir Cumhurbaşkanının bu yetkileri sonuna kadar kullanabilmesi ancak, hükümeti kuran parti içinden çıkmış ve Başbakanla uyumlu bir çalışma prensibi üzerinde anlaşmış olması ile mümkündür.
Hükümetin başka bir parti tarafından kurulması, Cumhurbaşkanının ise muhalif bir parti tabanına dayanması, devletin tepesinde kargaşaya davetiye anlamına gelecektir.
Başkanlık Sisteminin Anayasamıza girmesine kadar, Cumhurbaşkanımızın Millet tarafından seçilmesi bu makamı, yürütmede Başbakanlığın da üzerinde çok önemli bir güç merkezi haline getirecektir.
Muhalefetin çatı adayı İslâmi gelenekten gelen Sayın Ekmelettin İhsanoğlu olsun veya muhalefetin dünya görüşüne sahip başka birisi olsun Milletimiz, Başbakanla Cumhurbaşkanının çatışma ortamına gireceği bir tercih yapmayacak kadar sağduyulu davranacağına kesin gözü ile bakmak ve AK Parti adayı dışında birisinin halk tarafından Cumhurbaşkanı seçilemeyeceğini kabul etmek gerekmektedir. .
Geniş Anayasal yetkilerle donatılmış, liderlik nitelikleri yüksek ve bütün yetkileri kullanma azim ve yeteneğine sahip bir Cumhurbaşkanı, Ülkemizin önemli sorunlarının çözümlenmesi için, önemli bir fırsat olarak görülmelidir.
Ülke olarak çözüm bekleyen dört önemli meselemiz bulunmaktadır.
Birincisi;
Milli İradenin Devletin bütün kurumları üzerinde etkin otoritesinin temin edilmesi,
İkincisi;
Temel hak ve özgürlükleri teminat altına alma imkânı veren, bağımsız ve tarafsız yargıyı inşa edebilen, merkezi hükümetin dış dünyaya yönelmesine imkân veren yeni yönetim şeklini belirleyen ve TBMM’nin bütün sorunların çözümünde nihai merci olmasını sağlayan YENİ ANAYASA ’nın Milletimizin oyuna sunulması,
Üçüncüsü;
Tam eşit vatandaşlık hukukunu sağlama (ne fazla, ne eksik, tam eşit) hedefine uygun olarak, bölücü teröre karşı, “ÇÖZÜM SÜRECİNİN” sonuçlandırılması,
Dördüncüsü de;
İslâm Dünyasının bir irade altında toplanabilmesi için Müslüman Milletlere önderlik yapmaktır.
12 yıl önce var olup, toplumu bunaltan pek çok sorun bu gün mevcut değildir. Bu kazanım, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Liderliğindeki AK Partinin sağlamış olduğu SİYASİ İSTİKRAR sayesinde olmuştur. Koalisyonlara ihtiyaç kalmadan tek parti tarafından üst üste üç dönemde iktidar çıkarılması, güçlü liderlik nitelikleri ile de birleşince siyasi parazitlerin prim yapmadığı istikrar ortamını sağlamıştır.
Yeni dönemde de istikrarın muhafazası fevkalade önem arz etmektedir.
Yarı başkanlık sisteminde de Cumhurbaşkanı ile uyumlu bir hükümet ve hükümetin arkasında güçlü bir parlamento desteği, başta siyasi alanda olmak üzere ülkemizde istikrarın tesis ve devamı için sağlanması gereken şartlar olarak görülmelidir.
Geçtiğimiz dönemlerde sayısız krizler, tereyağından kıl çeker gibi, tasavvurların üstünde bir başarı ve süratle, memleketimize zararı dokunmasına imkân verilmeden çözülmüştür. Bunun bir sebebi siyasi istikrar ise diğeri ve daha önemlisi Başbakanımızın yüksek feraset ve üstün cesaretidir.
Şimdi bu iki imkân yine birlikte sağlanmalıdır.
Yeni dönemde Cumhurbaşkanının geniş yetkilerini, ülke çıkarlarına en uygun olacak şekilde, yerinde, zamanında ve kararlı olarak kullanacak aday, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Yarı Başkanlık Sisteminin ilk döneminde bütün yetkilerin, ülke yararına kullanıldığı örnek bir uygulama da fevkalade önem kazanmaktadır.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın partinin başından ayrılması sonrasında 2015 ve 2019 Genel Millet Vekili seçimlerinde AK Partinin tek başına iktidar olacak çoğunluğu sağlayamama riski bulunmaktadır.
2019’a kadar Başkanlık Sisteminin Anayasaya girmesi de mümkün olmayabilir.
AK Parti olarak ve bu partiye gönül vermiş olanların aday belirlemedeki açmazı buradadır. Bir tarafta Cumhurbaşkanlığına güçlü bir liderin aday gösterilme isteği, diğer tarafta, liderin ayrılması ile siyasi istikrarı devam ettirecek çoğunluğu sağlayamama riski.
Böyle durumda seçimi ve kararı gerçek lidere bırakmak gerekir.
Geçmiş icraatlarında tespit edilen doğruyu seçme hasletine güvenerek, Cumhurbaşkanı adayımız bizzat Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından belirlenmeli ve bu memleketi sevenler de onun ve arkasında bıraktığı partinin desteğinde bulunmalıdır.
Sonuç olarak;
29 Ağustos 2014 tarihinden itibaren Türkiye Cumhuriyeti YARI BAŞKANLIK dönemine geçmektedir.
Yeni Cumhurbaşkanımız liderlik nitelikleri yüksek ve kendinden sonrakilere örnek uygulamalar bırakma yeteneğine sahip bir zat olmalıdır.
Arkasında meclis desteği devam etmelidir.
Adayın seçiminin de Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık iradelerinin, memleket sorunlarının çözümü istikametinde birleştirilerek kullanılmasını ve önümüzdeki iki Genel Millet Vekili seçimlerinde AK Partinin tek başına iktidar olmasını sağlayacak tedbirleri içerecek şekilde yapacağına inanıp güvendiğimiz Başbakanımıza bırakılmalıdır.
Onun tercihi en doğru tercih olarak kabul edilmeli ve bu kabul ile verilecek karar desteklenmelidir.
2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hepimize, Milletimize ve İslâm Âlemine hayırlar getirmesini dilerim. 25 Haziran 2014
Adnan Tanrıverdi
Emekli General
ASSAM Ynt. Krl. Bşk.