Çarşamba, 05 Mart 2025 15:04

Ukrayna Savaşı - Zihinleri Kemiren Sorular

Yazan
Öğeyi Oyla
(0 oy)

Acaba, ABD Ukrayna’ya ilaveten,  NATO müttefikleri Bulgaristan ve Romanya’ya üzerinden de, Karadeniz’de jeopolitik / jeostratejik bir üstünlük kazanma peşinde mi? Rusya, NATO’nun genişlemesinden bu ihtimallerini öngördüğü için mi endişe duydu? Daha 2008’lerde Gürcistan’ın Güney Abhazya bölgesine aynı kaygılarla mı sıcak bir savaşla müdahale etti?

Evet, ABD'nin, Ukrayna’dan sonra NATO müttefikleri Bulgaristan ve Romanya üzerinden de Karadeniz’de jeopolitik ve jeostratejik bir üstünlük kazanma peşinde olduğu söylenebilir. Bu durum, bölgedeki enerji kaynaklarına, ticari yolların kontrolüne ve Rusya'nın etkisini sınırlamaya yönelik bir çaba olarak değerlendirilebilir. İşte konuyu derinlemesine inceleyen bazı noktalar:

Karadeniz'deki Jeopolitik Üstünlük: ABD ve NATO müttefikleri, Ukrayna'nın özellikle Rusya'nın etkisini artırdığı bir ortamda, Karadeniz'de genişlemesi ve stratejik üsler elde etmesi için önemli bir aktör olduğunu görüyor. Ukrayna’nın NATO’ya olan yakınlaşması, bölgedeki güvenlik dinamiklerini etkilemekte ve bu durum, Rusya ile olan ilişkileri daha da karmaşık hale getirmektedir.

Ukrayna'nın Stratejik Rolü: Ukrayna hem doğalgaz iletim hatları hem de stratejik konumu nedeniyle bölgedeki enerji güvenliği açısından kritik öneme sahipti. Bu nedenle, ABD'nin ve NATO'nun, Ukrayna’yı desteklemesi ve onu Batılı standartlara ve kurallara daha yakın bir müttefik olarak konumlandırması, Karadeniz üzerindeki stratejik etkilerini pekiştirecektir.

Rusya'nın Endişeleri: Rusya, NATO'nun doğuya doğru genişlemesini ve başta Ukrayna olmak üzere çevresindeki ülkelerdeki Batılı etkilerini tehdit olarak algılıyor. Bu nedenle, Ukrayna'nın NATO'ya yaklaşımı, Rusya'nın güvenlik anlayışını derinden etkiliyor ve bu, Rusya'nın bölgedeki askeri varlığını artırmasına ve daha agresif dış politika adımları atmasına neden oluyor. Rusya, bu tür endişeleri izale etmek maksadıyla, 2015 Suriye Müdahalesinin belirgin hale gelmesinde, Rus vatandaşlarının hedef ülkelerde yerleşmesini ve ekonomik olarak güçlendirilmesini öteden bari stratejik bir zemin oluşturmaktadır. Öyle ki, müdahale etmek istediği ülkelerde vatandaşlarının hakkını korumak gerekçesiyle oradaki demografik varlığını devamlı ve güçlü kılma yönünde çalışmaktadır. Bu stratejisini Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde de uygulamıştır. Halen, bu ülkelerde azımsanmayacak nüfus oranına sahiptir ve ekonomik varlık ile birlikte sosyo kültürel derin etkisini devam ettirmektedir. Kazakistan’da birkaç yıl önce çıkan krize Rusya müdahale etmiştir. Türkiye’nin Türk Devletleri Teşkilattı üzerinden soydaş devletleri domine etmesinden çok rahatsızdır.

Gürcistan'a Müdahale (2008): 2008'deki Gürcistan-Rusya Savaşı, bu endişelerin bir yansıması olarak görülebilir. Gürcistan, NATO'ya katılma isteği ve Batılı ülkelerle yakınlaşmasıyla Rusya'nın tepkisini çekti. Gürcistan'ın Güney Osetya ve Abhazya bölgelerine yönelik askeri müdahale, Rusya'nın kendi çevresindeki NATO etkisini sınırlamak istediğini ve bu tür hareketlerin ulusal güvenliğine tehdit oluşturduğunu açıkça ortaya koymuştu.

Gelecek Senaryoları: Eğer Ukrayna'nın NATO'ya katılımı gerçekleşirse veya daha yakın bir askeri iş birliği sağlanırsa, bu durum, Rusya'nın Karadeniz’deki askeri varlığını artırmasına ve karşı müdahale seçeneklerini değerlendirmesine neden olabilir. Bu nedenle, bölgedeki askeri hareketlilik ve tatbikatlar devam etmekte ve her iki taraf da güç dengesini sürdürmeye çalışmaktadır.

Sonuç olarak, ABD ve NATO'nun Karadeniz üzerindeki stratejileri hem jeopolitik hem de jeostratejik avantaj sağlama amacına yöneliktir. Bu durum, Rusya'nın tepkilerini tetikleyerek uluslararası ilişkilerde daha fazla gerilim yaratmakta ve geçmişte Gürcistan gibi ülkeler üzerinde bu nedenlerle müdahale yoluna gitmesine zemin hazırlamaktadır. Gelecekte de bölgedeki bu dinamiklerin nasıl şekilleneceği, uluslararası politikaların ve güç dengelerinin evrimi doğrultusunda gelişecektir.

Gelecek Senaryoları kapsamında gelişmesi beklenen olumsuz şartlarda Türkiye'nin milli güvenliğini muhafaza etmesi için ne gibi tedbirler alması gerekir?

Türkiye'nin milli güvenliğini muhafaza etmesi için çeşitli stratejik tedbirler alması önemlidir, özellikle bölgesel ve jeopolitik dinamiklerin olumsuz yönde gelişebileceği senaryolar düşünüldüğünde. İşte bu bağlamda Türkiye'nin alabileceği bazı tedbirler:

Savunma Kapasitesinin Çeşitlendirilerek Yerlilik Oranının Artırılması ve Sürekli Güçlendirilmesi:

Türkiye, askeri gücünü modernizasyon projelerine yatırım yapmaya artırarak devam etmelidir. Bu, hem donanımı (savunma sanayi silah ve ekipmanları üretimini ) hem de insan gücünü, yani savunma sanayi hizmet endüstrisini kapsar. Yerli savunma sanayisinin geliştirilmesi, kritik teknolojilere erişim sağlamak ve stratejik bağımsızlık elde etmek açısından önemlidir.

Stratejik İş birlikleri: Türkiye, Türk Devletleri Teşkilatı ile başlattığı iş birliklerini giderek her alanda artırmalıdır. Diğer taraftan da İsrail’in Türkiye’nin NATO’dan çıkarılması yönündeki kışkırtıcı söylemlerini boşa çıkararak, NATO müttefikleri, özellikle ABD ve Avrupa ülkeleriyle askeri iş birliklerini güçlendirebilir. Aynı zamanda, Orta Doğu ve Asya ülkeleriyle ikili anlaşmalar ve güvenlik iş birlikleri oluşturarak çok yönlü bir dış politika izlemesi yarar sağlayabilir. Yeni Suriye yönetimi, her alanda desteklenerek güçlenmesi, himaye edilmesi çabaları hızlandırılmalıdır.

Kapsamlı İstihbarat Sistemleri: Milli savunma ve güvenlik için altyapı geliştirilmesi, istihbarat toplama ve analiz sistemlerinin güçlendirilmesi önemlidir. Olası tehditleri daha erken tespit etmek, önleyici tedbirler almayı kolaylaştırır.

Siber Güvenlik Önlemleri: Kurumsal ve bireysel düzeyde siber güvenlik tedbirleri alınmalı. Kritik altyapıların korunması, siber saldırılara karşı savunma sistemlerinin güçlendirilmesi ve uluslararası siber güvenlik iş birliklerinin artırılması önerilir.

Enerji Güvenliği: Türkiye, enerji arz güvenliğini sağlamak için alternatif enerji kaynaklarına yönelmeli ve enerji bağımlılığını azaltacak stratejiler geliştirmelidir. Yenilenebilir enerji kaynakları ve enerji verimliliği projelerine yatırım yapılması önemlidir.

Diplomatik Girişimler ve Kriz Yönetim Kapasitesinin Artırılması:

Türkiye, bölgesel ve uluslararası alanda diplomatik ilişkilerini etkin bir şekilde yönetmeli, müzakerelerde aktif rol oynamalıdır. Olumsuz senaryolara karşı anlaşmazlıkları önlemek için diyalog yolları açılmalıdır. Zaten, başarılı dış politikası ile, Türkiye, Sn. Cumhurbaşkanının şahsında somutlaşan, küresel bir barış adası gibi bir rol kazanmıştır. Ülkeler ve bloklar arasındaki çatışmaların, krizlerin çözümünde Dış İşleri Bakanı Sn Fidan’ın da çabalarıyla tamamlanan etkili, dürüst ve güçlü, güvenilir bir arabulucu niteliğine bürünmüştür. Birleşmiş Milletlerin, dünya barışının korunmasında kendisinden beklenen fonksiyon boşluğunun bir kısmını tek başına doldurmaktadır.

Bununla birlikte kriz anlarında daha hızlı ve etkili bir yönetim mekanizması oluşturulmalıdır. Bu hem iç güvenlik meselelerinde hem de dış tehditlere karşı Türkiye'nin tepkilerini koordine etmesine yardımcı olur.

Kamu Bilinçlendirme ve Eğitim: Kamuoyunun güvenlik konularında bilinçlendirilmesi, sivil toplum kuruluşları ve kamu kurumlarıyla iş birliği içerisinde gerçekleştirilmelidir. Toplumun, potansiyel tehditlere karşı bilgili ve hazırlıklı olması sağlanmalıdır.

Bu tedbirler, Türkiye’nin milli güvenliğini sağlamak ve olumsuz gelişmelere karşı dirençli bir yapıya kavuşmasını sağlamak açısından kritik öneme sahiptir.

  • Yurt içinde birlik ve beraberliği güçlendirmek, Kuruluş yıllarından itibaren bir rejim olarak örtülü – açık bir şekilde dayatılan, ırkçılık kokan – etnik ayrımcı bir bakış açısı yerine, tarihsel ve kültürel kodlarımızı referans alan, dini, manevi değerlerimiz üzerine inşa edilen, kardeşlik olgusuna dayanan daha geniş bütüncül bir perspektifle, birlik ve beraberlik söylemleri, birlikte barış ve huzur içinde yaşama ideali öne çıkarılmalıdır.
  • Yalnızca askeri değil, siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda da bütüncül bir yaklaşım benimsemek, gelecekte karşılaşılabilecek tehditlere karşı Türkiye'yi daha güçlü kılacaktır.

Bununla birlikte, İsrail’in daimî destekçisi ABD ve diğer NATO ülkelerinden gelebilecek, ani ve yeni tehditlere karşı da çok uyanık ve tedbirli olmak zorundadır.

 

ASSAM

Ali COŞAR – Stratejist / İstanbul – 04.03. 2025

Okunma 35 defa Son Düzenlenme Çarşamba, 05 Mart 2025 16:03
Yorum eklemek için giriş yapın