Askeri faaliyetler, günümüzde savunma kavramı ile ifadelendirilmektedir. Hava savunma sistemleri ise; bir ülkeye yapılabilecek hava saldırılarına karşı caydırıcılık sağlar, saldırıların etkisini azaltır, sınırlandırır, geciktirir ve önler. Adından da anlaşılacağı üzere saldırı değil savunma amaçlıdır. Sistemin başka bir ülkeye taarruz etme gücü yoktur. Karşı saldırı olması halinde kullanılacak şekilde tasarlandığından, saldırı niyeti olmayan hiçbir ülke, zarar görmeyeceği için endişe duymasına da gerek yoktur. Dolayısıyla savaşa değil barışa hizmet ederler. Bu bakımdan Rusya’dan alınacak S-400 HSS ile ilgili tepkileri anlamak mümkün değildir.
Kaldı ki bizim gibi NATO üyesi Yunanistan, Rusya’dan S-300 almıştı ve bir NATO üyesi olan Türkiye’ye karşı Girit’e yerleştirmişti. Şimdi bunları S-400’lerle modernize etmeye çalışıyor. GKRY’de Rus yapısı Hava savunma füzeleri olduğu biliniyor. Bulgaristan ve Slovakya’da S-300 Füze sistemleri bulunuyor. Suriye’nin elinde S-200 ve S-300 füzeleri var. Rusya, Lazkiye’ye S-400 konuşlandırmış durumda. İsrail ise; ABD yardımı ile geliştirdiği Arrow anti-balistik füze sistemlerine sahip. Yakın çevremizde bulunan bunca hava savunma sistemleri dururken, Türkiye’nin hava savunmasını güçlendirmek için yaptığı S-400 alımına gösterilen tepkiler çok manidardır.
Türkiye’nin uzun menzilli hava savunma sistemleri konusunda S400’leri tercih etmesiyle ilgili oluşturulan tartışmanın ana fikrinde Türkiye’nin NATO merkezinden kayması yer almakta. Bu ana fikir NATO yanlıları tarafından savunulmaktadır.
Halbuki NATO; Türkiye’yi Avrupa’nın Asya ve Afrika’ya karşı güvenlik duvarı olarak algılamaktadır. Bahçenizin duvarı gibi yani… Evinizin dışında… Yaşam alanınızın sınırı… Görevi sadece yaşam alanının korunması… Muhtemel bir saldırı durumunda ilk darbeyi emecek olan birim… Tüm hasarın orada oluşacağı ama yaşam alanımızda herhangi bir hasarın olmasını engelleyecek bölüm… Evet NATO Türkiye’yi aynen bu şekilde görmektedir.
Aksi söz konusu olsa idi Türkiye 40 yıla yaklaşan süredir PKK terörü ile boğuşur muydu? PKK – PYD – DAEŞ bunca zamandır kullandığı kaynağı nereden temin ediyor! Pek çok ülkenin yapamadığı büyüklükte ticaret hacmine nasıl sahip oluyor! Pek çok ülkenin alamadığı silah, mühimmat hatta son teknoloji ürünü silah sistemleri bile bu terör örgütlerinin elinde nasıl bulunuyor! Son kullanıcı belgesi (End User Certificate) ile satışı zorunlu olan bu NATO standardı ürünlerin nasıl oluyor da terör örgütlerinin eline bu kadar sorunsuzca geçtiğini artık sağır sultan bile biliyor!