Türkiye’nin Asker Bulundurduğu Ülkeler; Milli Savunma Ve Proaktif Bağımsız Dış Politikası
25.08.2020 / İSTANBUL
Türkiye Cumhuriyeti 1923’den günümüze kadar geçen sürede, daha evvel hiç olmadığı bir seviyede, konumlandığı coğrafyada, bölgesinde önemli bir güç; küresel ölçekte de giderek yükselen bir oyun kurucu devlet olma yolunda çok önemli adımlar atmaktadır. Bilhassa 2003’ten itibaren her geçen yıl, küresel ekonomik krizlere, emperyal devletlerin ekonomik ve finansal operasyonlarına maruz kalmış olmasına rağmen yükselmektedir.
Küresel güç odakları, bir taraftan ülkesi için canını dişine takarak çalışan başta Sn. Cumhurbaşkanı olmak üzere, diğer yetkili sivil ve asker bürokratları engellemek maksadıyla tehdit ederken, diğer taraftan da kendi güdümlerindeki bazı muhalefet partilerini gizli - açık destekleyerek, onların eliyle devleti zayıflatarak etkisizleştirmeyi, böylece kendi çıkarlarına uygun davranmayan, Türk milletinin menfaati doğrultusunda çalışan iktidarları devirmeyi hedef almışlardır. Tüm bunlara rağmen; Türkiye, mazlum ve mağdur müslüman milletlere yardım eli uzatmakta ve hatta etnik ve dini aidiyet farkı gözetmeksizin bütün insanlık için, bir barış , dertlere bir merhem, bir çare olma gayretlerini ve hamlelerini giderek artırmaktadır.
Bu çabalar kapsamında, küresel güç odakları tarafından kurularak zayıflatılmış veya özellikle çökertilmiş ülkelerinin finansal sömürüsü için faaliyet gösteren Dünya Bankası ve IMF’in (Uluslar arası Para Fonu’nun) faiz batağı sultasından ve pençesinden, milli ve yerli hükümetler tarafından Türkiye’miz kurtarılmış ve yatırımlarda giderek daha yüksek oranda öz sermaye kullanmaya gayret edilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, son yıllarda kendi Ana Vatanı’nın sınırlarını, emperyalist devletlerin yurt içinde ve dışında bunların güdümünde bulunan terör örgütlerinin saldırılarından korumak maksadıyla; tehdidin sınırlar içine sızmadan önce vatan toprakları dışında imhasını öngören “koruma stratejisi”ni, bir diğer deyişle “önleyici vuruş” konseptini benimsemiştir. Bu konseptin gereği, yurt içindeki terör yuvalarını İçişleri Bakanlığı’na bağlı güvenlik güçleri ile imha ederken, bununla koordineli olarak, 30-40 km. sınırlarımız dışındaki örgüt mensuplarını da Kara - Hava ve Deniz birlikleri ile kendi topraklarımıza girmesine fırsat vermeden uzaktan itibaren yok etmektir. Bu düşük yoğunluklu mücadelede, Türk Silahlı Kuvvetleri ile birlikte, son yıllarda yeniden teşkilatlandırılarak operasyonel kabiliyet kazandırılan MİT unsurlarımız arasında yakın işbirliği ve koordinasyon yapılmaktadır.
Türkiye, denizlerimiz ve onun altındaki milli varlığımızı koruma yönündeki kararlılığını; Karasuları, Kıt’a Sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) kavramlarının uluslar arası kabul görmüş tanımına uygun olarak “MAVİ VATAN” adıyla tüm dünyaya ilan etmiştir.
Buna ilaveten, etki ve ilgi sahasındaki “Stratejik Coğrafi Bölge ve Noktaları” milli menfaatlerini garanti altına alarak kontrol etmek maksadıyla; dost ve müttefik devletlerin topraklarında ve denizlerinde de askeri güç bulundurarak, kendi anavatanını stratejik bir anlayışla yakın ve orta mesafelerden itibaren emniyete almakta, ayrıca asker bulundurduğu ülkenin de dost ve müttefiki olarak esirgenmesini temin etmektedir.
Türkiye’nin ( Anadolu ve Mavi Vatan’ın) güvenliği;
- Kuzey Batıda, Bosna & Hersek, Macaristan, Arnavutluk, ve Romanya’dan,
- Batıda, Libya – Malta arasındaki boğazdan, Tunus’tan,
- Güney Batıda ve Libya ve Mısır’dan,
- Kuzeyde, Kırım ve Ukrayna’dan,
- Kuzeydoğuda; Kafkasya ve Kazakistan’dan,
- Doğuda Afganistan ve Hazar Denizi kıyıları ve İran’dan,
- Güneyde Sudan, Somali, Etiyopya ve Bab-ül Mendep Boğazı ve Aden Körfezi’nden;
- Güney Doğuda, Umman ve Katar ile Hürmüz Boğazından başlar.
Bu strateji uygulanırsa, bölgesinde güçlü ve küresel ölçekte de giderek etkisini artıran, varlığı ve bekasını güvence altına alan bir Türkiye görmek her zaman mümkündür.
Bu bakış açısıyla, gönül coğrafyamızda, Türk devletinin etki ve ilgi sahasında bulundurduğumuz askeri güç durumuna, hangi dost ve müttefik ülkelerde ne kadar asker bulundurduğuna bir göz atalım:
Türkiye’nin hangi ülkede, kaç askeri var, hangi gerekçelerle bulunuyor?
Türkiye’nin anavatanının ve mavi vatanının güvenliği ve barışı için, asker bulundurduğu dost ve müttefik ülkeler ve sayıları aşağıdaki gibidir:
- KKTC’de 40 000 Asker
Türkiye’nin 1974’te başlattığı Kıbrıs Barış Harekatı’ndan bu yana adanın yaklaşık olarak %40’ını teşkil eden kuzeyinde askeri varlığı bulunuyor. Kıbrıs’taki Türk askeri sayısının 40 bin civarında yani bir Kolordu seviyesinde (KKTC Barış Kuvvetleri Komutanlığı) olduğu tahmin ediliyor. Kıbrıs’taki Türk askeri birliğinin doğrudan Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı daimi askeri birlik statüsü bulunuyor.
- Somali’de 2000 Asker
TSK askeri Somali’de iki kapsamda vazife alıyor:
- İlki, başkent Mogadişu’daki Somali Türk Görev Kuvveti Komutanlığı. Eylül 2017'de dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar tarafından açılan üs, askeri eğitim merkezi olarak Somali ordusuna subay yetiştiriyor. Komutanlık bugüne kadar onlarca subay ve astsubay mezun etti.
- TSK askerlerinin ikinci sorumluluk alanı ise Aden Körfezi, Somali kara suları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgeler. Türk askeri burada “Türk bayraklı ve Türkiye bağlantılı ticari gemilerin emniyetinin etkin şekilde muhafazası ve uluslararası toplumca yürütülen korsanlık/deniz haydutluğu ve silahlı soygun eylemleriyle müşterek mücadele amacıyla yürütülen uluslararası çabalara destek vermek üzere” görev yapıyor.
- Suriye’de 5000 – 7.000 Asker
Türkiye, Suriye’de 2011 yılında iç savaş başladıktan sonra bu ülkeye bir çok operasyon gerçekleştirdi. En son Barış Pınarı Harekatı’ndan ve İdlib Gerginliği Azaltma ve Gözlem Noktaları hattının elde tutulması kapsamındaki muharebeler sırasında, Türkiye Suriye’de sınırlarına yakın geniş bir alanı kontrol etmeye devam etmektedir. 911 km.lik sınırı boyunca (Münbiç bölgesi hariç) ve onun 27-32 km.lik güneyindeki derinliğe kadar uzanan şerit üzerinde Suriye’de binlerce, Türk askeri olduğu tahmin ediliyor. (İdlip gerilimi sonrası askeri sevkiyat sürdü, bu nedenle sayının 7.000 askere kadar ulaştığı tahmin ediliyor.)
Irak ve Suriye’deki askerlerin varlığı TBMM kayıtlarına göre şöyle gerekçelendiriliyor:
“Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik terör tehdidi ve her türlü güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbiri almak, Irak ve Suriye'deki tüm terörist örgütlerden ülkemize yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek ve kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı ulusal güvenliğimizin idame ettirilmesini sağlamak.”
- Irak’ta 2500 Asker
Türkiye, “PKK ile mücadele” kapsamında Irak’a ihtiyaç duydukça askeri operasyonlar yaparken bu ülkede çeşitli şehirlerde askeri üsleri de bulunuyor. Bunlardan öne çıkanı zaman zaman tartışmalara sebep olan Başika Üssü. Irak’taki diğer üslerin yeri ve boyutu ise "güvenlik" sebebiyle açıklanmıyor.
- Kosova’da 400 Asker
Kosova’da Uluslararası Barış Gücü, 1999'dan itibaren BM Güvenlik Konseyi’nin kararı doğrultusunda sürdürülmektedir. KFOR Harekâtında Türkiye kendisine tahsis edilen kadrolara personel görevlendiriyor. Türk askerinin Kosova’daki başlıca vazifesi; "güvenli bir ortam" tesis etmek, yerel ve uluslararası kuruluşlarla işbirliğini geliştirmek ve Kosova Güvenlik Kuvvetlerinin gelişmesine destek sağlamak.
- Katar’da 300 Asker
Suudi Arabistan’ın başını çektiği Körfez ülkelerinin Katar'a uyguladığı yaptırım sonrasında 2017 yılında bu ülkeye asker görevlendirildi. Türkiye, Katar’da askeri üssü kurmuş durumda. Katar’a asker sevkiyatı, TBMM tarafından “Türkiye ile Katar Arasında Katar Topraklarında Türk Kuvvetleri’nin Konuşlandırılmasına İlişkin Uygulama Anlaşması”nın 7 Haziran 2017’de 7023 sayılı kanun olarak kabul edilmesiyle başlatıldı. Katar’da ne kadar süreyle askeri güç bulundurulacağı yetkisi, kanun itibarıyla hükümet kararına bağlı. MHP hariç bu anlaşmaya muhalefet karşı çıktı. TSK’nın Katar’daki askeri gücü, başkent Doha’da Tarık Bin Ziyad Kışlası’nda görev yapıyor. Ağustos 2019’da ikinci üs inşası yapıldığı ifade edildi ve bu şekilde TSK’nın bu ülkedeki askeri varlığını arttırması söz konusu.
- Bosna-Hersek’te 250 Asker
Türkiye askeri Bosna-Hersek’teki Uluslararası Barış Gücü olarak, bu ülkede "barış ve istikrar"ın sağlanması öne sürülerek gönderildi. Bosna-Hersek Türk Temsil Heyet Başkanlığı bünyesinde bulunan Türk askerinin vazifesi, “Huzur ve güven ortamını devam ettirmek, yerel ve uluslar arası kuruluşlarla işbirliğini geliştirmek, uluslararası sivil mevcudiyeti desteklemek ve Bosna-Hersek Silahlı Kuvvetlerine eğitim desteği sağlamak" olarak ifade edildi.
- Lübnan’da 100 Asker
Türkiye askeri Lübnan’da Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü (UNIFIL) kapsamında görev yapıyor. Türkiye 10 yılı aşkın süreden beri UNIFIL’e destek veriyor. Bu ülkedeki Türk askeri sayısı 100 civarında.
- Azerbaycan’da 100 -200 Asker
TSK, Azeri askerlere eğitim vermekte ve iki ülke arasında yakın ilişkiler söz konusu, fakat Azerbaycan’da Türk askeri üssü oldukça tartışmalı bir mesele olarak görülüyor. 2016’da imzalanan bir protokol ile, Bakü’deki Gizil Sherg Garnizonu’nda yer alan bazı binalar ile Sumgayıt şehrindeki Nasosnaya Hava Üssü’nde bulunan bir terminal TSK’nın kullanımına tahsis edildi. Ancak Türkiye’ye üs verildiği yönünde haberlerin basında yer alması üzerine, Azerbaycanlı yetkililer bu iddiaları yalanladı. Son olarak 12 Temmuz 2020 günü Ermenistan tarafından Azerbaycan’ın Tovuz kasabası yakınlarından geçen sınır birliklerine yaptığı çatışma sonrasında, Türkiye tarafından bir miktar teknik ve muharip unsur gönderildi. Dost ve kardeş bu ülkedeki Türk askeri sayısının 200’ü aştığı sanılıyor.
- Arnavutluk’ta 24 Asker
Savunma işbirliği kapsamında 1997’de kurulan üs Adriyatik kıyısındaki Avlonya (Vlore) şehrinde bulunan ve aynı zamanda Arnavutluk Donanması’na da hizmet veren Paşa Limanı’nda, 20 dönüm arazi üzerine kuruludur. Üs, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı (Dz.K.K.lığı) Arnavutluk Ekip Başkanlığı ismiyle faaliyet gösteriyor. Personel sayısı bir ara 250’ye kadar çıkan üste 20 civarında askerin görev yaptığı tahmin ediliyor.
- Libya’da 35-100 Türk Askeri
Batının kuklası eski general Halife Hafter’in meşru Libya Hükümetini yok etmek ve Libya’nın varlıklarını batıya peşkeş çekmesinin önüne geçmek üzere, Libya’da Türk Askeri bulundurulmasına yönelik Tezkere; 2 Ocak 2020’de TBMM Genel Kurulu’nda CHP, İyi Parti, HDP, Saadet Partisi, Demokrat Parti’nin muhalefetiyle, AKP ve MHP’nin oy çokluğuyla kabul edildi. TBMM’nin 1238 no.lu kararına dönüşmesiyle CB Erdoğan’a bir yıl süreyle Libya’da TSK’yı görevlendirme yetkisi verildi. Bu ülkeye sevk edilen Türk askeri sayısı tam olarak bilinmiyor. Ancak BM tarafından tanınan Libya UMH hükümeti Ordusuna askeri danışmanlık ve teknik destek hizmeti veren 35 ila 100 kadar askeri olduğu tahmin ediliyor. Bunların yanında bir miktar İHA ve SİHA ile, Kirpi türü zırhlı araçlar ile Libya UMH ordusuna destek verilmesi söz konusu. Türkiye’nin Libya’da barışın kalıcı olarak tesis edilerek, kan dökülmesine son verilmesi için darbeci general Halife Hafter isimli şahsı ve grubunu etkisiz hale getirme gayreti var. Libya UMH hükümeti ile Kasım 2019’da akdettiği “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması ve MEB Anlaşmas”ının gereğini yerine getirmeyi, milli menfaatlerinin korunması amacı vardır.
TÜRKİYE’NİN ASKERİ GÜÇ BULUNDURDUĞU ÜLKELER
S. No |
Asker Bulundurulan Yerler |
Asker Sayısı (Tahmini) |
1 |
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) |
40.000 |
2 |
Suriye |
5.000 – 7.000 |
3 |
Irak |
2.500 |
4 |
Somali |
2.000 |
5 |
Kosova |
400 |
6 |
Katar |
300 |
7 |
Bosna & Hersek |
250 |
8 |
Lübnan |
100 |
9 |
Azerbaycan |
100-200 |
10 |
Arnavutluk’ta |
24 |
11 |
Libya’da |
35-100 |
Birleşmiş Milletler Misyonu (MINUSMA) kapsamında belirsiz veya az sayıda asker bulundurduğu diğer ülkeler
|
||
12 |
Demokratik Kongo Cumhuriyeti |
17 |
13 |
Mali |
3-5 |
14 |
Orta Afrika Cumhuriyeti |
3-5 |
Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Misyonu kapsamında belirsiz veya az sayıda asker bulundurduğu diğer ülkeler
- Demokratik Kongo Cumhuriyetinde 17 Asker
- Mali’de; “BM Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu (MINUSMA)” kapsamında az sayıda Türk Askeri görev yapıyor.
- Türkiye, Orta Afrika Cumhuriyeti’nde de “BM Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu”’na destek veriyor. Bu iki Afrika ülkesindeki asker sayısına ilişkin bilgi yok ancak çok fazla olmadığı tahmin ediliyor.
Türkiye’nin Sudan Cumhuriyeti ile askeri ilişkileri
Türkiye-Sudan ilişkileri, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Aralık 2017'de Sudan'a yaptığı ziyaret sırasında, ülkenin kuzeyindeki Sevakin Adası'nı istemesi ve Ömer el Beşir'in de ‘tamam’ demesi ile daha ileri bir boyuta taşındı. Sevakin Adası, 99 yıllığına Türkiye tahsis edildi. Sudan’ın Afrika’lı Müslümanların “Hac kapısı” konumunda olması ve adadaki Osmanlı İmparatorluğu zamanından kalma eski ve metruk haldeki konaklama tesislerinin restore ve modernize edilmesi yolundaki ihaleyi büyük bir Türk inşaat firmasına verilmiş olması dahi, Sudan üzerindeki kontrolü Türkiye’ye kaptıracağı yönündeki zehaba kapılan küresel güçlerin Afrika’daki aparatı durumundaki BAE ve Suudi Arabistan’ın açık ve gizli olarak teşvik ettiği 2019 Nisan Askeri darbesi ile görevden uzaklaştırılan Devlet Başkanı Ömer el- Beşir sonrasında Sevakin Adası önemini kaybetmiş görünüyor. Bu iki ülke, Türkiye’nin Sevakin’de, tıpkı Somali’deki gibi bir askeri üs kurarak, Bab-ül Mendep Boğazı ile Kızıldeniz’in orta bölgesini ve Yemen ve Aden Körfezi bölgesini kontrol edeceğinden endişe ettiler. Gerçekte bundan endişe duyan ülkeler başta İsrail – Mısır ile Suudi Arabistan ve bunların arkasındaki ABD, Fransa ve İngiltere ile Rusya olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Türkiye’nin burada askeri üs kuracağı yönünde haberler Arap dünyasında tepkiyle karşılandı. Stockholm Barış ve Araştırma Enstitüsü’nün (SIPRI) raporunda tüm tartışmalar özetlenirken yayındaki Afrika haritası Sevakin’de Türkiye’nin üssü olduğunu gösteriyor.
TÜRKİYE 2020 TEMMUZ AYINDA DÖRT STRATEJİK HAMLE DAHA YAPTI
Devletimiz, yukarıda işaret ettiğim bekasının stratejik güvenliğini çepeçevre tahkim etmek maksadıyla, etki ve ilgi sahasında kalan diğer bazı ülkelerle de askeri ve ekonomik işbirliği anlaşmaları imzalamaktadır.
Türkiye, Doğu Akdeniz ve Libya'da elde ettiği başarıların ardından 4 stratejik hamle daha gerçekleştirdi. Bir ayda Umman, Nijer, Etiyopya ve Arnavutluk ile karşılıklı kritik adımlar atıldı.
- Libya’nın güneyden komşusu Nijer ile “Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşması” imzalandı.
- BAE’nin komşusu, Körfez’in önemli ülkesi Umman ile yoğun temaslar kuruldu.
- Mısırile sorunlar yaşayan Etiyopya Türkiye’den destek istedi.
- Yunanistan’ın komşusu Arnavutluk’la da mali ve askeri işbirliği protokolü imzalandı.
Türkiye, proaktif dış politika stratejisi kapsamında, Afrika, Ortadoğu ve Balkanlar'da askeri, siyasi ve diplomatik alanlarda dikkat çekici hamleler yapmaya devam etmektedir.
Son dönemde, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Yunanistan, İsrail, Fransa, İsrail ve Mısır'ın oluşturduğu şer ittifakının çevreleme stratejisini, sahada ve masada attığı adımları kıran Türkiye, dört kritik bölgede son bir ayda hayata geçirdiği inisiyatiflerle, bölgesel güç olma ve oyun kurucu rolünü pekiştirmeye başlamıştır. Başkan Erdoğan'ın güçlü liderliği ve oluşturduğu stratejik vizyon çerçevesinde, Sahel'in kalbi Nijer, Hürmüz Boğazı'nın kilit ülkesi ve BAE'nin komşusu Umman, Balkanlar'da istikrarın kilit ülkelerinden Arnavutluk ve Doğu Afrika'nın yükselen gücü Etiyopya ile güçlü siyasi, ekonomik ve askeri işbirliğinin temelleri atıldı. Umman Müftüsü Ahmed bin Hamed el-Halili'nin, Ayasofya'nın 86 yıl aradan sonra yeniden cami hüviyetine kavuşması vesilesiyle, teşekkürü ve ülkesindeki kutlama, bölgede değişen dengeyi göz önüne sermiştir.
Umman ve Katar İlişkileri Güçlendirme yolunda önemli adımlar attı
Körfez bölgesinin sakin gücü Umman'dan yükselen tepki mahiyetindeki açıklamada, "Minarelerinden ezan sesleri ve mihrabında rüku ve secdelerden yoksun bırakıldıktan sonra ve neredeyse bir asırdır bunun için yas tuttuktan sonra Ayasofya'nın tekrar İslam'ın rahmetine dönmesine sevinen ve kutlayan bütün İslam alemine teşekkür ediyoruz." değerlendirmesiyle BAE, Suudi Arabistan ve Mısır yönetimlerinden Ayasofya Camii'nin gerçek hüviyetini kavuşmasını hedef alan açıklamalarına adeta net cevap verildi.
Körfez çetesine karşı Umman'dan Türkiye'ye gelen destek iki ülke arasındaki yakınlaşmanın mesajı oldu. Umman müftüsünün mesajından hemen sonra, Maskat ile Ankara arasında diplomatik temaslar yoğunlaştı. Türk Dışişleri Bakanlığı'nın mesajında, "Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Sedat Önal ile Umman Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Seyyid Bedr arasında video konferans yöntemiyle siyasi görüş alış verişi yapıldığı" belirtildi. Görüşmeden hemen bir gün önce Umman yönetimi, Sultan Kabus limanında stratejik bir projeyi yürüten BAE merkezli DAMAC şirketinin çalışmalarına son verdi ve ülkeden çıkardı.
Türk diplomatlarının gayretiyle, Umman Sultanı Heysem bin Tarık, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani, iki ülke arasındaki ilişkilerin iki kardeş halkın çıkarlarına hizmet edecek şekilde geliştirilmesi ve güçlendirilmesi yönünde karar alındı.
Nijer'le Dört Kritik Anlaşma
2020 Temmuz ayında Türkiye, Afrika'da Sahel bölgesinin kilit ülkesi ve aynı zamanda Libya'nın güneyden komşusu Nijer'le de dikkat çeken adımlar attı. İki ülke arasında:
- "Malzeme Teslim Protokolü",
- "Nakdi Yardım Uygulama Protokolü",
- "Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşması"
- "Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği Anlaşması" olmak üzere dört kritik anlaşmaya imza atıldı.
İmzalardan Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Nijer Cumhurbaşkanı Mahamadou Issoufou ile görüşmesinde iki ülke ilişkilerini geliştirmeye yönelik işbirliği kararları alındı. Cumhurbaşkanları arasında yapılan görüşme iki taraf arasındaki stratejik işbirliğinin somutlaştığını gösterdi. Türkiye'nin, Libya'nın bir başka güney komşusu Çad'la da benzer adımlar atmaya hazırlandığı Afrika medyasında belirtildi.
Arnavutluk Meclisinden Türkiye ile Askeri İşbirliğine Onay verildi
Türkiye yalnızca, Ortadoğu ve Afrika'da değil, Balkanlarda'da istikrar ve barışı geliştirecek adımlar atmaya devam etmektedir.
Bu kapsamda Yunanistan'ın komşusu, Balkanlar'ın kilit ülkesi Arnavutluk Meclisi, hafta içi Türkiye ile imzalanan mali ve askeri iş birliği anlaşması ve mali yardıma ilişkin uygulama protokolünü onayladı. Stratejik ortaklık ilişkisini pekiştiren protokolle, Arnavutluk'un Türkiye'de yüzde 100 yerli üretime sahip firma ve taraflardan askeri amaçlar için hizmet satın alma noktasında mali yardım sağlanmasına ilişkin ilkeler belirlenmiştir. Böyle Arnavutluk silahlı kuvvetlerinin bölgede güçlenmesine Türkiye'nin yükselen savunma sanayiyle destek olacağı dikkati çekiyor.
Afrika Boynuzu'nda Yeni Ortak
- AfrikaBoynuzu'nun yükselen ülkesi Etiyopya'yla da ilişkilerde önemli bir adım atıldı. Etiyopya Başbakanı'nın özel temsilcisi olan, eski Cumhurbaşkanı Mulatu Teshome Wirtu, ülkesinin Mısır'la yaşadığı Nil gerilimi sırasında Ankara'yı ziyaret etti.
- Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile bakanlıkta bir araya gelen ve iki ülke arasında yeni ticaret ve yatırım olanaklarının ele alındığı görüşmede Wirtu, Türkiye'nin, Hedasi Barajı düğümünde arabulucu olmasını teklif etti.
- Afrika Boynuzu'nda Somali'yle stratejik ittifaka sahip olan Türkiye'nin Etiyopya'yla da benzer ilişkiyi geliştirmesi, BAE ve Mısır gibi istikrarsızlık taşıyan devletlerin faaliyetlerine net mesaj niteliği taşımaktadır.
Sonuç olarak;
- Küresel güç odakları tarafından organize edilen ekonomik zayıflatma ve kanlı ve kansız darbe organizasyonları ile çökertme çabaları, suikastlar, suçsuz – günahsız masum insanların katledildiği bombalı tuzaklar ve patlatmalar ile, tarihte örneği görülmeyecek derecede ve yoğunlukta, devletimizi zayıflatmak veya yıkmak maksadıyla, taşeron görevi verilen terör örgütlerinin eliyle Türkiye’nin bu yükselişini engellemek üzere, 30 yılı aşkın bir süredir topyekun bir gayret sarf edilmektedir. Türkiye’de iktidarın sandıkla doğal bir süreçte değişmesine tahammül edemeyen güç odakları, muhalefet partilerine teknolojik destek (bu kapsamda seçim sayım yazılımlarına uzaktan siber müdahale de dahil), sosyal medya üzerinden yalan ve iftiralarla özellikle genç seçmene yönelik algı operasyon destekleri vererek, seçimlerde suni bir yönlendirme ile, “post modern” darbe versiyonları denemeye teşebbüs etmişler ve yakın gelecekte de bu türden daha kirli ve örtülü operasyonlar çekmeye teşebbüs edeceklerini değerlendiriyorum.
- Devletimizin bu yeni proaktif milli savunma ve dış politikasından, giderek güçlenmesinden endişe duyan irili – ufaklı hasım devletler, türlü entrikalar düzenleyerek, üzerimize bazı piyon devletleri sürerek, batılı büyük devletlerin kontrolündeki kuruluşlar vasıtasıyla engellemeye çalışmaktadırlar.
- Türkiye’de (adeta emperyal devletlerin yurt içindeki bir temsilciliği gibi çalışan) ana muhalefetin başını çektiği bazı partiler, Türk Devletinin bu yeni güvenlik stratejisinden rahatsızlık duymakta ve “Ne İşimiz Var Libya’da? Ne İşimiz Var Suriye’de, vb. şeklindeki söylemlerle, milli bağımsız dış ve milli savunma politikalarımıza zarar vermektedirler.
- Aynı görüşün bir tezahürü olarak, yabancı güçlerin Orta Doğu'daki askeri varlığından rahatsızlık duymayan bazı (sözde müslüman) Arap ülkelerinin “mankurtlaşmış” kukla diktatör liderleri de aynı anlayışta olmaktan utanmamakta, Türkiye'nin meşru müdafaa hakkını kullanarak yaptığı terörle mücadele operasyonlarına karşı çıkmaktadırlar.
- Birlikte üyesi olduğumuz, ABD, Fransa, İngiltere gibi bazı batılı büyük NATO ülkelerinin, terörle mücadeleye destek olmak bir yana, köstek olduğunu bütün milletimizin her ferdinin bilmesi gerekiyor.
Velhasıl kelam; yukarıdaki beyanlar muvacehesinde;
- Orta Doğu ve Afrika ülkelerine yıllardır katliam, kanlı darbe ve sömürge uygulamaları yapan ülkeler, artık tüm çıplaklığıyla görülüyor ve mızrak çuvala sığmıyor.
- 21 Ağustos 2020 günü, sayın CB tarafından ilan edilen, Karadeniz’de SAKARYA-1 sahasında bulunan 320 milyar metreküp doğalgaz yatakları zenginliğine, daha kapasiteli yeni hidrokarbon yatakları katacak olursa, ekonomik cazibesini daha da artıracaktır.
- Gönül coğrafyamızdaki mazlum ve mağdur ülkeler, Türkiye’nin ortaya koyduğu büyük özgüven, cesaret, milli askeri gücün oluşturduğu cazibe sayesinde adalete- barışa ve refaha susamış mazlum milletlere kanatlarını açmış olarak 21nci yüzyılın parlayan bir yıldızı olma yolunda, “Kızılelması”na , İttihad-ı İslam yolunda istikrarlı bir şekilde ilerliyor. Allah’ın izniyle, dünyanın geldiği bu son devirde mazlum milletler için adaletin ve insanlığın bir kahraman temsilcisi, İslam’ın son bahadırı olacak inşallah.
Vesselam…
Ali COŞAR
ASSAM Strateji ve Güvenlik Uzmanı