Acaba, ABD Ukrayna’ya ilaveten, NATO müttefikleri Bulgaristan ve Romanya’ya üzerinden de, Karadeniz’de jeopolitik / jeostratejik bir üstünlük kazanma peşinde mi? Rusya, NATO’nun genişlemesinden bu ihtimallerini öngördüğü için mi endişe duydu? Daha 2008’lerde Gürcistan’ın Güney Abhazya bölgesine aynı kaygılarla mı sıcak bir savaşla müdahale etti?
“Ukrayna Pastasını Paylaşıma Kimler Hazırladı?" başlıklı yazımın kapsamındaki analizime ilaveten şimdi de “ İngiltere bu oyunun neresinde ? Yoksa esas büyük oyun kurucu; perde altında İngiltere mi?” sorularına cevap arayalım.
İngiltere’nin Ukrayna-Rusya savaşındaki rolü genellikle ABD’nin gölgesinde görülse de, aslında derin stratejik hamleler yaparak perde arkasında büyük bir oyun kurucu olarak hareket ettiğini söylemek mümkündür. İngiltere, özellikle jeopolitik yönlendirme, istihbarat operasyonları ve savaşın finansal boyutları açısından kritik bir aktördür.
Geçtiğimiz hafta Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelensky’ye, ABD Başkanı Trump ve Başkan Yardımcısı JD Vance tarafından Beyaz Saray Oval Ofis’te, onlarca gazeteci önünde yapılan nobran muamele, Devletlerarası Hukuk Normlarını alt üst eden son derece yakışıksız bir diyalog olarak tarihe geçmiştir. ABD gibi büyük bir devletin “misafir” olarak davet ettiği bir Cumhurbaşkanına, Uluslararası diplomatik nezaket kurallarına aykırı olarak cereyan etmesi, tüm dünyayı şoke edecek bir tarzda başlamış, mafyatik bir üslupta şantaj ortamında devam etmiş, toplantı sonunda da Misafir Cumhurbaşkanı, adeta kovulur gibi Beyaz Sarayı ve Amerika’yı terk etmiştir. Bu ibret alınacak ve utanç verici diyaloğu seyreden tüm insanların vicdanında bir üzüntüye sebep olmuş ABD ve Anglosakson kültürel kabalığına ayna tutulmuştur. Keşfedildiği yıllarda, İngiltere başta olmak üzere, diğer Avrupa ülkelerinden gelen göçmen kanun kaçaklarının “Yeni dünya” da denilen Amerika’yı istila ve işgal edenlerin günümüzdeki davranışının, yüzyıllar sonrasındaki torunlarının ruhunda da hortlayarak, batının geleneksel çalıp – çırpma, gasp etme, katletme, şantaj ve sömürme davranışlarının sonraki nesillere de genetik olarak yansıdığını görüyoruz. Aslında buna şaşırmamak lazım. Misafire yapılan kaba ve tehdit muamelesini, vicdansız kovboyların, Kızılderililere yüzyıllar önce yaptıkları insafsız vahşetin günümüzdeki en hafif derecedeki yansıması olarak görmek gerekiyor.
Sovyetler Birliği’nin 1991’de dağılmasının ardından Ukrayna, bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesine çıktı. Ancak bağımsızlık, ülkeye istikrar ve refah getirmek yerine, derin siyasi, ekonomik ve toplumsal krizlerle geçen çalkantılı bir süreci beraberinde getirdi. Bu yazıda, Ukrayna’nın bugünkü savaş ortamına nasıl sürüklendiğini ve ABD’nin etkisiyle nasıl bir sömürge konumuna düşürüldüğünü detaylı bir şekilde ele alacağız.
24 Şubat 2022’de Rus Ordusunun Ukrayna’ya girmesi ile başlayan Ukrayna-Rusya Savaşının üzerinden tam 8 ay geçti. Bu savaşın giderek dünyanın gündeminde hayatın olağan bir akışı gibi algılandığının farkında mıyız?
Strateji veya sevkülceyş, uzun vadede önceden belirlenen bir amaca ulaşmak için izlenen yoldur. Strateji, bir millet veya milletler topluluğunun barış ve savaşta benimsenen politikalara en fazla desteği vermek amacıyla politik, ekonomik, psikolojik, askerî ve manevi güçleri bir arada en etkin ve tasarlanarak kullanma bilimi ve sanatıdır. Tanımdan da anlaşılacağı üzere; öncelikle,
Geçmişten ders alınarak, mevcut şartlar değerlendirilerek belirlenecek amaç ve hedefler olmalı. İkinci olarak bu amaç ve hedeflere yürümek için tutulacak yol ve yollar. Hedefler belirlendikten sonra ülke içinde kimler ve hangi kurumlar neler yapacak? Ülke dışında belirlenen müzâhir gruplar, STK diğer müttefik ülkeler neler yapacak? Tümünün çalışması yapılmalı.
Ukrayna İçişleri Bakanlığı, yakalanan Rus askerlerinin videolarını ve görüntülerini kamuoyuyla paylaştı. Sorgudaki Rus askerleri, 'Tatbikat var dediler o yüzden geldik'' diyerek kandırıldıklarını anlattı.
Ukrayna’nın işgalinin başladığı ilk günden itibaren, Türkiye Tv.’lerine çıkan, yorum yapan; asker, siyaset bilimci, sosyolog, uluslararası ilişkiler uzmanı, stratejist veya akademisyen her kimse; Rusya’nın yenilmezliği, Putin’in efsanevi liderliği, Rus silahlarının yıkıcı gücü, Ukrayna’nın birkaç gün içinde yerle yeksan olacağından söz ettiler. Bu gün çatışmanın 7. gününe geldiğimiz halde aynı zevat aynı mantıkla Ukrayna’nın dayanamayacağı, Kiev’in kısa süre sonra düşeceğini söyleyerek bilimsel yanılgılarını inatla sürdürmektedirler. İnanılmaz bir şey, inanılmaz bir mantık hatası! Bu zatlar Çeçenistan Savaşı’nın 2,5 sene Rusya’yı nasıl uğraştırdığını, 2 milyon nüfuslu millete karşı vakum bombaları dahil en vahşi-yasaklı silahların kullanıldığını Rusların ne şartlarda savaşı kazandığını bilseler veya bilimsel bir inceleme yapmış olsalardı, böyle konuşmazlardı.
İŞTE GAZATECİ, YAZAR SUAT GÜN'ÜN KALEME ALDIĞI "RUSYA’NIN UKRAYNA’YI İŞGALİ MESELESİNE GİRİŞ" YAZI DİZİSİNİN İLKİ!..
"NE ABD-İNGİLTERE, NE RUSYA, NE ÇİN…
HER ŞEY BÜYÜK TÜRKİYE İÇİN."
Ukrayna-Rusya kavgası bu günün olayı mı?
Kırım Savaşı’nı düşünün.
Dağılan Altınordu'dan sonra Rusya’nın aşama aşama yayılmacılığını.
Peki, Ukraynalılar kimler? Hiç tarihini merak ettiniz mi? Ukrayna'yı kuran halkların çoğunun Türk olduğunu biliyor musunuz?
Ukrayna Osmanlı toprağı olmadı mı?
Şimdi ne oluyor?
UKRANYA KOLAY TESLİM OLACAK BİR ÜLKE DEĞİLDİR