Herhangi bir olayın ve varlığın ne olduğu hakkıyla bilinmez ise, o varlık hakkında doğru ve adil bir ameliye yapılamaz. Yapılsa bile olay ve varlık yanlış yollara sevk edilebilir.
Asrın Felaketini yaşayan Aziz Milletimiz için bir kardeş ülke Askerî Ateşesi ile değerlendirme yaptık.
Gördük ki, Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti’ne düşman olan dış güçlere alet olan işbirlikçi yapılar ya da iktidar ile sorunu olan çevrelerin sosyal medyada ağırlıkları çok fazla. Bilgi kirliliğinden müsbet bakışımızı ve öngörümüzü kaybediyoruz.
Lütfen düşününüz.
18 Mart
Çanakkale Şehitlerine
...
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili Sultanı Salahaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki asara gömülsen, taşacaksın...
Heyhat! Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihad..
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber
Sana aguşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif Ersoy
Amerikan Savaş Gemisi USS Nitze’nin İstanbul ve bilahare de Kocaeli İzmit Körfezine demirlemesinin derin anlamları var. Bu olayı, Türk düşmanı Amerikalı Henri Barkey’in, ABD Dış İlişkiler Konseyi'nin yayın organı Foreign Affairs, Washington'ın yaklaşan Türkiye seçimlerine "askeri müdahale" seçeneklerini ortaya koyan bir makalesi ile birlikte analiz etmek gerekiyor. 15 Temmuz darbe girişimi ve Gezi Parkı kalkışmasında ismi geçen Henri Barkey, makalede Türkiye'nin Batı'yı rahatsız eden siyasetlerini sıraladı ve 6'lı masaya aday önerisinde bulundu.[1] Ayrıca Türkiye Cumhurbaşkanı Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın tehdit edilmesi gerektiğini belirten küstah ifadeler kullandı yazısında.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 04 Şubat günü yaptığı açıklamada, Aşırı sağcı siyasetçi Rasmus Paludan'ın Kur'an-ı Kerim yakma eylemlerinin ardından, bazı ülkelerin[1] konsolosluk kapatma hamlesinin ülkemiz için yapılan bir Uluslararası operasyon olduğunu ifade ederek, "Türkiye'ye karşı yeni bir psikolojik harp yürütülmektedir" dedi. TBMM Başkanı Sn. Mustafa Şentop da bazı ülkelerin Türkiye için yaptığı güvenlik uyarılarına yönelik "Türkiye'yi yıpratma, itibarsızlaştırma yönünde bir hamle olduğunu açık bir şekilde görüyoruz" demişti.
Kahramanmaraş merkezli deprem sebebi ile vefat eden vatandaşlarımıza yüce Allah'tan rahmet, kalanlara başsağlığı diler; depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza da geçmiş olsun dileklerimizi sunarız.
Afganistan, jeopolitik ve jeostratejik açıdan Asya’nın kalbi durumundadır. Kıtalar ve bölgeler arasında yer alan bir ülkedir. Huzuru, barışı ve refahı çevresinde; Orta Asya (Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan) Pakistan ve İran’da da huzur ve barış demektir. Afganistan, Orta Asya, Hint Okyanusu ve Ortadoğu’ya giriş-çıkış için bir kavşak noktada bulunmakta.Hala keşfedilmeyi bekleyen bakır, petrol, lityum, uranyum kaynakları olan muazzam bakir bir bölge.
Afganistan’ın emperyalizmin oltasına takılı bir balık olmadan, sınai, iktisadi ve içtimai açıdan gelişmesini sağlayabilmesi için ABD’yi bırakıp halkı arkasına alması, bütün kesimleri kucaklaması gerekmekte.
“Teşkilatımızın amacı, İslam Ülkeleri başta olmak üzere dünya siyasetindeki güncel sorunlara ilişkin akademik ve siyasi düzeyde tespitler sağlamak ve dünyada barış ve güvenlik ortamının oluşması için bu sorunlara çözüm sunmaktır” cümlesi, İstanbul merkezli ASSAM (Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi) Genel Sekreteri Em. Kd. Alb. Ali Coşar tarafından Keşmir heyetine yapılan detaylı brifing bir sırasında ifade edildi. ASSAM'ın bazı yönetim kurulu üyeleri, brifinge Zoom üzerinden katılım sağladı. Keşmir heyeti: Dr. Ghulam N. Mir, ‘Keşmir Diaspora Koalisyonu (KDC) ve Dünya Keşmir Farkındalık Forumu Başkanı; Dr. Mubeen Shah, KDC Başkan Yardımcısı ve İstanbul merkezli Keşmir Evi Başkanı; ve Dr. Ghulam Nabi Fai Dünya Barış ve Adalet Forumu Başkanı.
Türkiye-ABD ilişkileri 1947'de İnönü'nün Milli Şefliği döneminde başlamıştır. ABD ile yapılan anlaşmanın başlığı dikkat buyurun "Türkiye-ABD Anlaşması" değil, "Türkiye'ye Askeri ve Ekonomik Yardım Anlaşması"dır. Bu başlığın kendisi bile milletimiz için son derece aşağılayıcıdır. Tıpkı sömürge ülkeleri yapılan tek taraflı anlaşmalar gibi.