İslam toprakları zaman zaman düşman ayakları altında ezilmişlerdir. Ancak her ne kadar düşman işgaline muhatap olunmuş olsa da şerefli bir duruş ve mücadele gösterilmiştir. Fakat son yüzyılda durum oldukça farklı bir hale bürünmüştür.
Covid-19 gündeme bomba gibi düşmüşken, dünya Covid-19 ile mücadeleye kenetlenmişken nereden çıktı bu Bernard Lewis’in dediğinizi duyar gibiyim. Belki de haklısınız. Ancak şu bir gerçek ki hayat devam ediyor ve Covid-19’un geleceğimizi esir almasına asla müsaade etmememiz gerekiyor.
Yurtta Sulh Cihanda Sulh aldatmacasıyla sınırlarına hapsedilen Türkiye’den hep bahsederiz. Komşularını düşman kabul eden ve sınırları içerisinde savunma hatlarını planlayan Türkiye’den bahsederiz. Hatta işin en komik olanı Baraj ve nehirleri taşırarak doğal engel oluşturma planlarını göz ardı etmeyelim.
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan 2003’te geldiği iktidardan beri ülke içinde toplumla barışık yaşamamızı sağlayacak politikalar üretmeye gayret etti.
Önceki iktidarlarda olduğu gibi toplumu kutuplaştıran, öteleyen bir anlayıştan alabildiğince uzak durdu.
Çevresine bu yönde pozitif enerji vermekten geri durmadı.
Okuduğu bir şiirden dolayı kendisine layık görülen muameleden ötürü küskün olmadı.
Muhtar bile olamayacak diyenleri hedefe koymadı.
ASSAM Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneğinin 2017 yılında başlattığı Uluslar arası ASSAM İslam Birliği Kongreleri kapsamında icra edilen 3. Uluslar arası İslam Birliği Kongresi sonrasında bir kesim hep bir ağızdan kızılca kıyameti kopardılar.
İslam Birliğinin gerçekleştirilemez bir hayal, ütopya olduğunu dillendirdiler.
Yeni neslin yabancı olduğu bir kelime olsa da bizim nesil Malta denilince ne anlatılmak istendiğini çok iyi bilir.
Malta cezaevlerinde mahkûmların belirli saatlerde izinle çıktıkları ve volta attıkları etrafı duvarla çevrili tavanı gök olan avlu anlamında kullanılır.
Birinci Dünya Savaşından sonra yıkılan son İslam Devleti Osmanlı’nın ardında Ortadoğu ve Afrika da kan ve gözyaşı dinmedi.
Savaşın galipleri ortaya çıkan devletçikleri bir bir işgal ederek tüm yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömürdüler.
Güç ve siyasi iktidarın kendilerinden başka devletlere geçmemesi için BM “Birleşmiş Milletler” adı altında bir birlik kurdular. NATO ve Varşova Paktı adı altında iki kutuplu dünya oluşturarak ekonomik kazanımların oklarını kedilerine çevirdiler.
ASSAM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ersan Ergür, Rıfat Serdaroğlu'nun yazdığı terbiye, ahlak ve saygı sınırlarını aşan yazısına cevaben "Kim Bu Rıfat Serdaroğlu?" başlıklı cevap niteliğinde makale yayınladı.
20 Ocak 2018 de Güney Sınırımızdaki Terör Gruplarına Yönelik Başlatılan "Zeytin Dalı" Harekâtına Destek Açıklaması / 27.01.2018
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan Fransa’da tarih yazdı. Ancak birçok basın organı bundan ziyade temel insan hakları ve AB konusunda ki meselelere odaklandı. Büyük pencereyi göremedi.
Peki, neydi bu büyük pencere?
On yıllardır ABD ile müttefik olan ve onsuz ve ondan onaysız neredeyse strateji geliştiremeyen bir Türkiye vardı. Artık üzerinde oyun kurulan değil oyun kurucu bir ülke konumuna gelen bir Türkiye var.
İHH’nın “Internationale Humanitaere Hilfs Organisation”, “İnsani Yardım Vakfı” düzenlemiş olduğu ve aynı zamanda Diyanet İşleri Reisimiz Mehmet Görmez’in de açık destek verdiği yardım konvoyu 14 Aralık ta Reyhanlı/Hatay’a doğru yola çıkmıştı.
Kazlıçeşme meydanında toplanan “Halep’e Yol Açılsın” konvoyuna bizde ASDER ve ASSAM ekibi olarak katılmıştık. Kuruluşumuzdan itibaren adaletin tesisine gayret eden bizler tüm dünyanın gözlerini kapadığı bir katliamı görmezden gelemezdik. Duyarlı her vatandaşımız gibi bizde arkadaşlarımızla orada hazırdık.
Anlaşılan genç Fidel Okan karşısında bir orgenerali görünce ürkmüştü. Fikirleri birbirine karışmıştı. Çünkü bir insan ya kendine ait bir fikir ve ön görüyü ilan eder ya da başkalarına ait fikirleri okuyucularına aktarır. Fidel Okan’nın TSK aleyhinde yaptığı bu açıklamalarının arkasında duramamıştır. Okan’ın TSK’nın paralel yapıdan uzak olduğunu hatta bu yapı ile mücadele içerisinde olduğunu seslendirmeye başlaması ise ilginç bir durum ortaya çıkarmıştır.
IŞİD bugüne kadar gelinen İslamsızlaştırma virüsünün yeni versiyonu. Bu virüs kıyamete kadar vasıf değiştirerek kendisini geliştirerek devam edecek. Bu virüsle başa çıkmanın en kolay yolu bağışıklık sistemimizi aktif tutmaktır.
Birleşmiş Milletlerin bugüne kadar izlediği politikalara bakıldığında genel olarak İslam Ülkelerinin karşıtı bir tutum izlediği görülmektedir. Bugüne kadar İslam ülkeleri nezdinde barışçıl bir adım atıldığı vaki değildir.
Balyoz davası sanıkları cezaevinden tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmişlerdi. Basın yayın ordusu ile birlikte cezaevi önünde yaptıkları şovlarla adeta berat ettikleri izlenimlerini vermeye gayret etmiş ve milletin manevi değerlerine hakareti birer cesaret unsuru olarak kullanmışlardı.
Kendilerini cezaevlerine gönderenlerle işlerinin bitmediğini ve muhakkak hesaplaşacaklarını da ima etmeden duramadılar. Etrafında bir sürü şirinlik abidesi avukat ordusu ile poz vermeyi de ihmal etmediler. Görenler onları kahraman sanırdı.