Öğeyi Oyla
(2 oy)

Türkiye, 40 yılı aşkın süredir maruz kaldığı bölücü terörle mücadelesinde, yalnızca bir güvenlik meselesiyle değil, aynı zamanda küresel güçlerin yönlendirdiği çok katmanlı bir vekâlet savaşıyla karşı karşıya kalmıştır. PKK başta olmak üzere çeşitli terör örgütlerini hem ideolojik hem de lojistik açıdan besleyen dış odaklar, Türkiye’yi istikrarsızlaştırarak küresel lige çıkmasını engellemeyi ve bölgesel rolünü ise sıfırlamayı hedeflemiştir. Bu süreçte değişen hükümetler çeşitli tedbirler almış; kimi dönemlerde terörü sadece askeri yöntemlerle bastırmaya çalışmış, kimi dönemlerde ise terörle müzakere süreçleri gündeme gelmiştir. Ancak bu politikalar yalnız başına sorunun kök nedenlerini ortadan kaldırmaya yeterli olmamıştır.

2000’li yıllardan itibaren değişen uluslararası dengeler ve sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderlik ve riyasetinde Türkiye’nin küresel vizyonunun genişlemesiyle birlikte, terörle mücadelede daha stratejik ve bütüncül bir anlayış gelişmeye başlamıştır. Bu anlayış, özellikle ASSAM kurucu başkanı, dönemin Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, merhum emekli general Adnan Tanrıverdi’nin katkılarıyla somut bir konsepte dönüşmüştür. Tanrıverdi’nin öncülüğünde geliştirilen yeni terörle mücadele konsepti, terörle kaynağında yani sınır ötesinde mücadeleye öncelik vererek, klasik savunma reflekslerinden uzaklaşıp, proaktif, istihbarat temelli, yerel unsurları kapsayan ve uluslararası diplomasiye de ağırlık veren çok boyutlu bir yapıya bürünmüştür. Bu dönüşüm, sadece sahadaki operasyonel başarıyı değil, aynı zamanda terörün beslendiği sosyal, ekonomik ve jeopolitik kaynakların kurutulmasını da hedeflemiştir.

Öğeyi Oyla
(0 oy)

Yeniakit sayfasından alıntılanmıştır: https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/halit-kanak/ii-abdulhamid-hanin-ovdugu-turanci-bir-alim-abdurresid-ibrahim-dogum-23-nisan-1857-48733.html (Halit Kanak)

Sûltân II. Abdülhamid Hân anlatıyor; “Japonların Ruslara karşı kazandıkları zaferin arefesinde idi. Japon imparatorluk ailesine mensub bir prens İmparatorundan husûsî bir mektup getirdi. İmparator Meiji, benden İslâm dininin muhtevâsını, îman esaslarını, gâyesini, ibâdet kâidelerini izah edecek vasıfta bir heyet istiyordu. Sebebi ise orada İslâmiyeti yaymayı mukaddes vazife sayan ABDÜRREŞİD İBRAHİM isimli, bir Müslüman âliminden mektub almış, Japonya’da İslâm’ı tâmim hareketine yardımcı olmam istenmişti. İslâm Âleminin Halifesi idim. Ruhumda bu mâhiyette şerefli hizmete duyduğum hasretle, mümkün olan her şeyi yaptım.

Öğeyi Oyla
(1 Oyla)

Ümran Derneği Sayfasından Alıntılanmıştır: https://tr.omrandirasat.org/yayinlarimiz/raporlar/devrim-sonrasi-durziler-ve-israil.html (Ömer Özkızılcık)

Giriş

Devrime giden süreçte rejim aleyhinde de olsalar görece tarafsız kalmayı tercih eden ve rejimin Süveyda vilayetini idare etmesine izin vermeyen Dürzi toplumu, Esed rejiminin devrilmesinin ardından yeni kurulan geçiş yönetimiyle birlikte Suriye’deki geleceğini yeniden şekillendirme sürecine girmiştir. Ahmed el Şara’nın liderliğinde kurulan ve geçici olarak ülke idaresini üstlenen emanetçi hükümetin göreve başlamasıyla birlikte Dürzilerin, yıllardır süren savaşın ardından nasıl bir siyasî ve toplumsal pozisyon alacakları önemli bir gündem haline gelmiştir. Özellikle İsrail sınırına yakınlığı ve Golan Tepeleri çevresindeki jeopolitik önemi nedeniyle Dürziler, hem iç politikada hem de bölgesel denklemde kritik bir aktör olarak öne çıkmaktadır.

Yeni dönemde Dürzilerin Suriye hükümeti ve İsrail’le olan ilişkileri, Suriye’deki güç dengeleri açısından belirleyici olabilir. Bu rapor; Dürzi toplumunun devrim sonrası dönemdeki siyasî ve askerî pozisyonunu, İsrail’le ilişkilerini ve yerel dengeler içerisindeki rolünü analiz etmeyi hedeflemektedir. Raporun hazırlanmasında açık kaynaklar, saha araştırmasından elde edilen bulgular, Dürzi toplumunun siyasî, askerî, dinî ve STK temsilcileriyle yapılan mülakatlardan elde edinen bilgiler temel alınmıştır. Raporda; Dürzi toplumunun geçiş sürecindeki konumu, İsrail’le kurduğu temaslar, yeni yönetimle olan ilişkileri ve gelecekteki olası senaryolar detaylı şekilde ele alınmaktadır.

Cuma, 04 Nisan 2025 10:39

Sudan’da 3. İç Savaş Bitti Mi?

Yazan
Öğeyi Oyla
(1 Oyla)

Türkiye’nin Afrika’daki tarihi gönül coğrafyalarının başında gelen ülkelerden Sudan’da, iki  yıla yakın bir süreden beri devam etmekte olan son İç Savaş’ın bittiği yolunda Bayram öncesi sevindirici haberler gelmişti. Başkent Hartum ve Omdurman gibi iki stratejik büyük şehir, Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) unsurlarından temizlenmiş olsa da, henüz HDK kontrolündeki dört eyalette ülkenin meşru ordusuna karşı direniş sürüyor.  Bu olumlu haberler, Türkiye ve İslam Dünyasını sevindirse de; Afrika’nın  (görünüşte fakir, aslında) çok verimli tarım ve hayvancılık potansiyeline, zengin altın ve diğer kıymetli madenlere sahip bu mazlum ülke Sudan’ın, iç savaş belasını atlatmada önemli bir aşamaya gelindiğini gösterse de, daha yapılacak çok iş olduğunu söylemek gerekiyor.

Öğeyi Oyla
(0 oy)

Bu analiz, Çin’in Orta Doğu’daki rolünün gelecekte nasıl şekilleneceğine dair bir çerçeve sunmak ve Muhtemel bir Türk & İsrail çatışmasında Ortadoğuda giderek etkinlik kazanmakta olan küresel bir aktör olması nedeniyle, nasıl bir politika izleyeceğine ilişkin hal tarzlarını ortaya çıkarmak veya  tahmin etmek maksadıyla yapılmıştır.

Çin’in Orta Doğu siyaseti, ideolojik kaygılardan çok ekonomik ve jeopolitik çıkarlara dayalı pragmatik bir denge politikasına dayanıyor. ABD’nin aksine, bölgesel güçlerle askeri ittifaklar kurmak yerine ekonomik iş birlikleriyle nüfuz kazanmayı hedefliyor.

Çin’in bölge ülkelerine olan bakış açısını aşağıdaki ara başlıklar üzerinden değerlendirebiliriz.

Öğeyi Oyla
(0 oy)

Türkiye, 80’li -90’lı yılların “Eski Türkiye”si değildir. Savunma Sanayiinde yerlilik oranını %80’lere kadar getirmiş, ambargolardan çok fazla etkilenmeyecek şartları kazanmıştır. Ordusu dünyanın en başarılı ve güçlülük sırlamasında ilk 10’da yer almaktadır. SİHA ve İHA teknolojisinde Dünyanın ilk 4 ülkesi arasındadır. Büyük oranda içte ve dışta “Terörsüz Türkiye” stratejik hedefine ulaşmış durumdadır. 23 yıldır iktidarda olan AK Parti iktidarı Dünya ve Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında büyük kalkınma hamleleri gerçekleştirmiştir. Ordusu Azerbaycan / Karabağ’da, Libya’da ve Somali’de mağdur ve mazlum dindaş ve soydaşlarının  imdadına koşarak, dengeleri değiştirmiştir. Aynı şekilde Türkiye, tarihi gönül coğrafyamız Balkanlarda, 1877-78, 1 ve 2. Balkan ve 1. Dünya savaşlarında kitlesel göçlere zorlanarak mağdur olan, soykırıma maruz kalan soydaş ve dindaşlarımız, devletimiz sayesinde yeniden kazanmış oldukları barış - huzur ve güven ortamının  garantisi altındadır.   

Öğeyi Oyla
(1 Oyla)

Türkiye’nin Suriye Arap Cumhuriyetinin bütünlüğünün sağlanmasında hem kendi güney sınırlarının güvenliğini kalıcı bir forma sokmak istemesi ve hem de, kendisine  dost  ve müttefik bir devlet yapısını kazanması yönünde, 61 yıllık zulüm ve baskı ile son 13 yıllık Baas Partisi & Esed Rejiminin açtığı yaraların tedavisi, maddi ve manevi yıkımın onarılması  başta olmak üzere, ülkenin kendisini toparlamasını,  kendisine müzahir dost bir  komşu kazanmak için, ülkenin yüksek menfaatleri gereği, pragmatist ve mantıki bir dış politika izlemesi gerekiyor.

40 yılı aşkın bir süreden beri, Türkiye’ye maddi ve manevi büyük zararlar veren PKK /YPG ve DEAŞ gibi, batının ve Rusya’nın şeytani planlarının desteğiyle palazlanan terörist örgütlenmeler için mümbit bir ortam teşkil eden Suriye ve Kuzey Irak’ta, bu türden dış tehdidi ebediyen ortadan kaldırmak isteyen Türkiye için, bu durum varoluşsal bir Beka meselesidir.

Çarşamba, 05 Mart 2025 15:04

Ukrayna Savaşı - Zihinleri Kemiren Sorular

Yazan
Öğeyi Oyla
(0 oy)

Acaba, ABD Ukrayna’ya ilaveten,  NATO müttefikleri Bulgaristan ve Romanya’ya üzerinden de, Karadeniz’de jeopolitik / jeostratejik bir üstünlük kazanma peşinde mi? Rusya, NATO’nun genişlemesinden bu ihtimallerini öngördüğü için mi endişe duydu? Daha 2008’lerde Gürcistan’ın Güney Abhazya bölgesine aynı kaygılarla mı sıcak bir savaşla müdahale etti?

Öğeyi Oyla
(2 oy)

Bilindiği üzere, savaşların asıl sebebi ekonomik çıkarlardır. Rusya & Ukrayna (ABD destekli Batı Bloku) arasındaki mücadelenin derin arka planında da böyle bir ana maksat bulunduğu dikkate alınmalıdır.

Ukrayna Krizi'nin arka planında pek çok karmaşık unsur yer alıyor ve özellikle Karadeniz bölgesi ve bu bölgedeki münhasır ekonomik bölgeler önemli bir rol oynamaktadır. ABD, İngiltere ve Rusya arasındaki jeopolitik mücadele, bu çatışmanın önemli bir parçasını oluşturuyor.

Öğeyi Oyla
(1 Oyla)

Kendilerini dev aynasında gören ve Türkiye’yi köşeye şıkıştırmak ve önünü kesmek için elden geleni yapmaya çalışan üfürükten bir devlet var bölgemizde.

Boyuna posuna bakmadan, hasbelkader şantajla üyesi olabildiği Avrupa Birliği içindeki dışlanmışlığını ve yerlerde sürünen itibarını dikkate almadan bölgedeki Arap ülkelerini bir bir ziyaret eden ve Türkiye’yi karşılarına almaları karşılığında kendilerine AB ile olan sorunları çözmeyi vaat eden bir Güney Kıbrıs Rum Yönetimi var.