Öğeyi Oyla
(0 oy)

Öncelikle, 3 gündür devam etmekte olan, terör devleti İsrail’in, ABD ile birlikte kurguladığı sinsice planın gereği olarak devam eden savaşın, İran’lı Müslümanların zaferi ile sonuçlanmasını Yüce Rabbimizden niyaz ederek; şehitlere rahmet, gazilere acil şifalar diliyoruz.  Yazımıza 2 ay kadar önce yaşanan, “Pakistan & Hindistan Gerilimi” ile ilgili bir anekdot analiz ile başlayalım:  
 Pakistan ile Hindistan arasında, 23 Nisan 2025 tarihinde başlayan gerilimin ve kısa süre sonra da savaşın başlamasının zahiri sebebi, faili meçhul bir terör saldırısı olarak gösterilmişti. Gerginlik, Cemmu ve Keşmir'in Baysaran Vadisi'nde gerçekleşen ve 25 Hindu ile bir Hristiyan turist ve bir yerel Müslüman olmak üzere 27 kişinin ölümüne ve 20'den fazla kişinin yaralanmasına yol açan 2025 Pahalgam saldırısıyla tetiklenmişti.

Öğeyi Oyla
(0 oy)

08 Aralık 2024’te İsrail’in ve dünyanın hiç beklemediği bir şey oldu: Colani Liderliğindeki Suriye’nin yeniden Fethi. ESED ailesinin babadan oğula geçen, yarım asrı geçkin zulüm devri sona erdi ve Türkiye’deki Suriyeliler geri dönmeye başladılar. Bu olaya paralel olarak, Türkiye’nin başlattığı “Terörsüz Türkiye” hamlesinin, PKK / YPG’yi sahada giderek geriletmesi, yok olmaya mahkûm veya teslim olmaya mecbur bırakması, Suriye’de dengelerin değişmesine yol açtı.

Pazartesi, 16 Haziran 2025 14:34

İsrail ve ABD’nin Mafyatik İran Saldırısı

Yazan
Öğeyi Oyla
(0 oy)

13 Haziran 2025 gecesi İsrail’in ABD desteği ile gerçekleştirdiği İran’a yönelik Nükleer Enerji tesislerini, Kritik Altyapıları, ülke üst düzey liderlerini hedef alan saldırısı, Dünyanın dikkatini yeniden bu iki ülke üzerine çevirmesine neden oldu. İsrail, bu türden bir saldırıyı 1982 yılında Saddam Hüseyin döneminde Irak’ın Osirak Nükleer santralını imha ederek yapmıştı. Son saldırıda, ilk dikkati çeken durum; İran’ın, İsrail’in göstere göstere “yapacağım” dediği bu saldırıya, şimdiye kadar yaşadığı onlarca başarısız tecrübeye rağmen, niçin aktif bir şekilde karşı koyamadığı sorusu cevap arıyor.

Pazartesi, 16 Haziran 2025 14:31

Harekat Alanlarında Yapay Zeka Uygulamaları

Yazan
Öğeyi Oyla
(0 oy)

Bilgi çağının günümüzdeki uygulamalarında, Endüstri 4,0 Sanayi Devriminin giderek karmaşıklaşan içerik ve teknolojik yeniliklere sahne olduğuna şahit olmaktayız.

Gün geçmiyor ki, bu alanda her gün onlarca yeni teknoloji gündeme gelmesin. Özellikle Yapay Zeka’nın Teknolojik yeniliklere tatbik edilmesi örnekleri her geçen gün artıyor.

Biz de, bu yazımızda “İSRAİL, Gazze /Filistin  ve Lübnan, Suriye Harekât Alanlarında Yapay zekayı nasıl uyguluyor?” sorusuna cevap aradık.

İsrail, Gazze ve Lübnan harekât alanlarında yapay zekâyı kapsamlı şekilde kullanarak üç aşamada süreci tamamlıyor. Süreç; İstihbarat Toplama, Hedef Tespiti ve Saha Operasyonlarının İcrası şeklindedir.  

Öğeyi Oyla
(2 oy)

Türkiye, 40 yılı aşkın süredir maruz kaldığı bölücü terörle mücadelesinde, yalnızca bir güvenlik meselesiyle değil, aynı zamanda küresel güçlerin yönlendirdiği çok katmanlı bir vekâlet savaşıyla karşı karşıya kalmıştır. PKK başta olmak üzere çeşitli terör örgütlerini hem ideolojik hem de lojistik açıdan besleyen dış odaklar, Türkiye’yi istikrarsızlaştırarak küresel lige çıkmasını engellemeyi ve bölgesel rolünü ise sıfırlamayı hedeflemiştir. Bu süreçte değişen hükümetler çeşitli tedbirler almış; kimi dönemlerde terörü sadece askeri yöntemlerle bastırmaya çalışmış, kimi dönemlerde ise terörle müzakere süreçleri gündeme gelmiştir. Ancak bu politikalar yalnız başına sorunun kök nedenlerini ortadan kaldırmaya yeterli olmamıştır.

2000’li yıllardan itibaren değişen uluslararası dengeler ve sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderlik ve riyasetinde Türkiye’nin küresel vizyonunun genişlemesiyle birlikte, terörle mücadelede daha stratejik ve bütüncül bir anlayış gelişmeye başlamıştır. Bu anlayış, özellikle ASSAM kurucu başkanı, dönemin Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, merhum emekli general Adnan Tanrıverdi’nin katkılarıyla somut bir konsepte dönüşmüştür. Tanrıverdi’nin öncülüğünde geliştirilen yeni terörle mücadele konsepti, terörle kaynağında yani sınır ötesinde mücadeleye öncelik vererek, klasik savunma reflekslerinden uzaklaşıp, proaktif, istihbarat temelli, yerel unsurları kapsayan ve uluslararası diplomasiye de ağırlık veren çok boyutlu bir yapıya bürünmüştür. Bu dönüşüm, sadece sahadaki operasyonel başarıyı değil, aynı zamanda terörün beslendiği sosyal, ekonomik ve jeopolitik kaynakların kurutulmasını da hedeflemiştir.

Öğeyi Oyla
(0 oy)

Yeniakit sayfasından alıntılanmıştır: https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/halit-kanak/ii-abdulhamid-hanin-ovdugu-turanci-bir-alim-abdurresid-ibrahim-dogum-23-nisan-1857-48733.html (Halit Kanak)

Sûltân II. Abdülhamid Hân anlatıyor; “Japonların Ruslara karşı kazandıkları zaferin arefesinde idi. Japon imparatorluk ailesine mensub bir prens İmparatorundan husûsî bir mektup getirdi. İmparator Meiji, benden İslâm dininin muhtevâsını, îman esaslarını, gâyesini, ibâdet kâidelerini izah edecek vasıfta bir heyet istiyordu. Sebebi ise orada İslâmiyeti yaymayı mukaddes vazife sayan ABDÜRREŞİD İBRAHİM isimli, bir Müslüman âliminden mektub almış, Japonya’da İslâm’ı tâmim hareketine yardımcı olmam istenmişti. İslâm Âleminin Halifesi idim. Ruhumda bu mâhiyette şerefli hizmete duyduğum hasretle, mümkün olan her şeyi yaptım.

Öğeyi Oyla
(1 Oyla)

Ümran Derneği Sayfasından Alıntılanmıştır: https://tr.omrandirasat.org/yayinlarimiz/raporlar/devrim-sonrasi-durziler-ve-israil.html (Ömer Özkızılcık)

Giriş

Devrime giden süreçte rejim aleyhinde de olsalar görece tarafsız kalmayı tercih eden ve rejimin Süveyda vilayetini idare etmesine izin vermeyen Dürzi toplumu, Esed rejiminin devrilmesinin ardından yeni kurulan geçiş yönetimiyle birlikte Suriye’deki geleceğini yeniden şekillendirme sürecine girmiştir. Ahmed el Şara’nın liderliğinde kurulan ve geçici olarak ülke idaresini üstlenen emanetçi hükümetin göreve başlamasıyla birlikte Dürzilerin, yıllardır süren savaşın ardından nasıl bir siyasî ve toplumsal pozisyon alacakları önemli bir gündem haline gelmiştir. Özellikle İsrail sınırına yakınlığı ve Golan Tepeleri çevresindeki jeopolitik önemi nedeniyle Dürziler, hem iç politikada hem de bölgesel denklemde kritik bir aktör olarak öne çıkmaktadır.

Yeni dönemde Dürzilerin Suriye hükümeti ve İsrail’le olan ilişkileri, Suriye’deki güç dengeleri açısından belirleyici olabilir. Bu rapor; Dürzi toplumunun devrim sonrası dönemdeki siyasî ve askerî pozisyonunu, İsrail’le ilişkilerini ve yerel dengeler içerisindeki rolünü analiz etmeyi hedeflemektedir. Raporun hazırlanmasında açık kaynaklar, saha araştırmasından elde edilen bulgular, Dürzi toplumunun siyasî, askerî, dinî ve STK temsilcileriyle yapılan mülakatlardan elde edinen bilgiler temel alınmıştır. Raporda; Dürzi toplumunun geçiş sürecindeki konumu, İsrail’le kurduğu temaslar, yeni yönetimle olan ilişkileri ve gelecekteki olası senaryolar detaylı şekilde ele alınmaktadır.

Cuma, 04 Nisan 2025 10:39

Sudan’da 3. İç Savaş Bitti Mi?

Yazan
Öğeyi Oyla
(1 Oyla)

Türkiye’nin Afrika’daki tarihi gönül coğrafyalarının başında gelen ülkelerden Sudan’da, iki  yıla yakın bir süreden beri devam etmekte olan son İç Savaş’ın bittiği yolunda Bayram öncesi sevindirici haberler gelmişti. Başkent Hartum ve Omdurman gibi iki stratejik büyük şehir, Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) unsurlarından temizlenmiş olsa da, henüz HDK kontrolündeki dört eyalette ülkenin meşru ordusuna karşı direniş sürüyor.  Bu olumlu haberler, Türkiye ve İslam Dünyasını sevindirse de; Afrika’nın  (görünüşte fakir, aslında) çok verimli tarım ve hayvancılık potansiyeline, zengin altın ve diğer kıymetli madenlere sahip bu mazlum ülke Sudan’ın, iç savaş belasını atlatmada önemli bir aşamaya gelindiğini gösterse de, daha yapılacak çok iş olduğunu söylemek gerekiyor.

Öğeyi Oyla
(0 oy)

Bu analiz, Çin’in Orta Doğu’daki rolünün gelecekte nasıl şekilleneceğine dair bir çerçeve sunmak ve Muhtemel bir Türk & İsrail çatışmasında Ortadoğuda giderek etkinlik kazanmakta olan küresel bir aktör olması nedeniyle, nasıl bir politika izleyeceğine ilişkin hal tarzlarını ortaya çıkarmak veya  tahmin etmek maksadıyla yapılmıştır.

Çin’in Orta Doğu siyaseti, ideolojik kaygılardan çok ekonomik ve jeopolitik çıkarlara dayalı pragmatik bir denge politikasına dayanıyor. ABD’nin aksine, bölgesel güçlerle askeri ittifaklar kurmak yerine ekonomik iş birlikleriyle nüfuz kazanmayı hedefliyor.

Çin’in bölge ülkelerine olan bakış açısını aşağıdaki ara başlıklar üzerinden değerlendirebiliriz.

Öğeyi Oyla
(0 oy)

Türkiye, 80’li -90’lı yılların “Eski Türkiye”si değildir. Savunma Sanayiinde yerlilik oranını %80’lere kadar getirmiş, ambargolardan çok fazla etkilenmeyecek şartları kazanmıştır. Ordusu dünyanın en başarılı ve güçlülük sırlamasında ilk 10’da yer almaktadır. SİHA ve İHA teknolojisinde Dünyanın ilk 4 ülkesi arasındadır. Büyük oranda içte ve dışta “Terörsüz Türkiye” stratejik hedefine ulaşmış durumdadır. 23 yıldır iktidarda olan AK Parti iktidarı Dünya ve Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında büyük kalkınma hamleleri gerçekleştirmiştir. Ordusu Azerbaycan / Karabağ’da, Libya’da ve Somali’de mağdur ve mazlum dindaş ve soydaşlarının  imdadına koşarak, dengeleri değiştirmiştir. Aynı şekilde Türkiye, tarihi gönül coğrafyamız Balkanlarda, 1877-78, 1 ve 2. Balkan ve 1. Dünya savaşlarında kitlesel göçlere zorlanarak mağdur olan, soykırıma maruz kalan soydaş ve dindaşlarımız, devletimiz sayesinde yeniden kazanmış oldukları barış - huzur ve güven ortamının  garantisi altındadır.