Suriye'deki durum çok hızlı bir şekilde değişerek, Beşar Esad'ın hükümetinin karttan bir ev gibi çökmesine ve ordusunun kumdan bir kale gibi erimesine yol açtı. Alaviler'in Suriye'deki iktidarı ani bir şekilde sona erdi ve birçok kişiyi şaşırtan bir çöküş yaşandı. Geriye dönüp bakıldığında, birçok analist bunun kaçınılmaz olduğunu düşünüyor. Suriye'deki çatışma, özellikle 2011'deki Arap Baharı'ndan itibaren yıllarca kaynamakta olan bir durumdu.
Hedefleri, fikirleri ve motivasyonları farklı 10 insan bile bir araya gelip ortak bir kararda anlaşamazken bu kadar farklı düşünen, sayılarını bilemediğimiz kadar çok gruplu Suriye’li muhaliflerin bir araya gelmesi nasıl mümkün olabildi?
Bunu ancak Suriye coğrafyasına, oradaki aşiretlere, bölgenin sosyolojisine hakim, grupların ortak hedef ve motivasyonunu iyi bilen bir devlet aklı başarabilir. Bölgedeki Türkiye hariç tüm ülkelerin Suriye’deki istikrarsızlıktan nemalandığını, zayıf bir Esed’ın varlığından paylandığını bildiğimize göre bu devlet aklı Türkiye’den başkası olamaz çıkarımını yapabiliriz.
İHH’nın “Internationale Humanitaere Hilfs Organisation”, “İnsani Yardım Vakfı” düzenlemiş olduğu ve aynı zamanda Diyanet İşleri Reisimiz Mehmet Görmez’in de açık destek verdiği yardım konvoyu 14 Aralık ta Reyhanlı/Hatay’a doğru yola çıkmıştı.
Kazlıçeşme meydanında toplanan “Halep’e Yol Açılsın” konvoyuna bizde ASDER ve ASSAM ekibi olarak katılmıştık. Kuruluşumuzdan itibaren adaletin tesisine gayret eden bizler tüm dünyanın gözlerini kapadığı bir katliamı görmezden gelemezdik. Duyarlı her vatandaşımız gibi bizde arkadaşlarımızla orada hazırdık.
İngiliz kaşif Dean Kamen 2001 yılında adı Ginger olan bir aracı keşfedip, yüzyılın icadı diye dünyaya lanse etmişti. Bu aracın en önemli özelliği kullanıcısının hareketlerine göre yönünü belirlemesi, freni, gazı, direksiyonu olmaması idi...
İngilizlerin tek buluşu Ginger değildir elbet. Tarihe mal olmuş başka icatları da var. Mesela, Arabistan'da Vahhabiliğin yeşertilmesi. Osmanlı'nın yıkımına neden olan ırkçılık tohumlarının ekilmesi ,İslam aleminin kalbine bir hançer misali Siyonist Yahudi terör devletinin sokulması,Türkiye’de Kamalist rejimin inşası hep İngiliz icadıdır.
Peki DAEŞ,DEAŞ,DAİŞ veya Türkçesi IŞİD olan örgüt neyin nesi? Mucidi kim? Suriye’de ve Irak’ta kim ve ne için savaşıyor?
Irak ve Suriye (bilad-ı Şam) bölgesi din savaşlarının merkez üssü olan Kudüs ve Mezopotamya’ya yakın bir bölge. Bu bölge üzerinde tarihte nice haçlı seferleri,nice kanlı savaşlar yaşandı. Farklı din ,mezhep ve ırklar bu bölgede bulunuyor.Böyle olunca bölge her zaman patlamaya hazır bir bomba olmuştur.
1890 ikinci küreselleşme hareketi sonrası bölgedeki savaşlar petro-din odaklı olmuştur. Yani bu savaşların kaynağı petrol, motivasyonu ise din olmuştur. Bu savaşlarda mağdur olan bölge halkı ise hiçbir zaman kendi öz kaynaklarına sahip olamamıştır. Buna İran da dahildir...
Anglo Saksonların ,bu asırda petrolü kontrol altında tutmak adına çıkardıkları savaşların sonuncusu Suriye ve Irak ‘ta ki DAİŞ savaşıdır...
DAİŞ'in amacı Irak ve Şam'da bir İslam Devleti kurmak, halifeliği tekrar ayağa kaldırmak olmadığı aşikardır. Bölgede ki İslam mirasına karşı hunharca tutumu, İslam’ın savaş hukukunu hiçe sayan uygulamaları, Siyonist Yahudi Terör Devletine tek bir mermi bile sıkmaması, Esed ve YPG ile işbirliği halinde olması ve daha nice gerekçeler ileri sürülebilir.
Peki DAİŞ’in amacı ne?
GENEL DURUM:
Bilindiği üzere, Suriye sınırında Türkiye hava sahasını ihlal eden SU-24 tipi bir Rus savaş uçağı, Türk F-16’ları tarafından 24 Kasım 2015 saat 09:30’da düşürüldü.
Olaya verilen tepkiler, Rusya’nın bu olayda sarsılan itibarını kurtarmak için savaş ilanı kapsamında olmasa da, rövanş için Türkiye’ye ‘’iyi bir ders verilmesi’’ gerektiği yolunda bir takım sinsi planlar yapmakta olduğu intibaını veriyor.
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tavrını bilenler, resmi bir özür dilemenin asla olmayacağını tahmin ediyorlar.
Rus Devlet Başkanı Putin ve Başbakan Medvedev’in beyanları halen ekonomik yaptırımlara başlanması yönünde beliriyor. Türk- Rus ortak projelerinin yavaşlatılması, Türk işadamlarının ve diğer vatandaşlarının Rusya’ya girişinin zorlaştırılması, bazılarının pasaport vizelerinin iptal edilerek, ilk uçakla Türkiye’ye gönderilmesi; Türkiye menşeli ürünlerin siparişlerinin iptal edilmesi ve yola çıkmış mal girişlerinin dahi reddedilmesi, büyük bir karın ağrısının işaretleri.Nitekim, bunların çoğu hayata geçirildi.
Türkiye bu günlerde terörün neden tırmandığını konuşuyor.
Bir çok sebep zikrediliyor. Fakat bana göre önemli iki sebebin ;İlki Türkiye’nin etrafında, özellikle Suriye’de cereyan eden olaylar, ikincisi HDP’nin 7 Haziran seçimlerinde aldığı sonuçtur.
"GAYE VASITAYI TAKDİS EDER" -1-
Aliya İZZETBEGOVİÇ
Birinci Dünya savaşı öncesi yüz-yüzelli yıllık vetirede Osmanlı toplumu sosyolojik, ideolojik ve askeri müdahalelerle dağılma zeminine, İttihat ve Terakki’nin uyguladığı basiretsiz siyaset sonucu da Birinci Paylaşım Savaşı'na itilmiş,akabinde 6 yıl gibi bir sürede Osmanlı çökmüştür.
Cennet mekan 2 nci Abdulhamit Han hatıratında ” Bana 4 yıl daha müsade etselerdi devleti savaşa sokmaz,dünyanın öncü devletleri arasına sokardım. “ dediği kaydedilmektedir. Tarihçiler, Abdulhamit Han’ın Osmanlı coğrafyasındaki petrol yataklarını tespit ettirdiği, devleti savaşa sokmadan bu kaynakları harekete geçirerek Osmanlı’yı yeniden diriltecek hamlelere hazırlandığını ifade etmektedirler.
Lakin 1,5 gün süren 31 Mart Vakası sonrası şekillenen siyaset Osmanlı’nın on yılda ona yakın cephede savaşa sürüklenmesine ve akabinde yıkılmasına sebep olmuştur.Yıkılışın tek sebebi 31 Mart Vakıa-ı Şerriyesi değildir elbet.Dış faktörler iç faktörlerle birlikte bu sonu hazırlamıştır.
Vaktiyle Keçecizade Fuad Paşa’nın da aralarında olduğu bir mecliste sormuşlar “Dünyanın en güçlü devleti hangisidir” diye etrafındakiler “İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya vs.” diye tahmin yürütürlerken O, tereddütsüz ”Osmanlı” deyip ardından eklemiş “üç yüz yıldır siz dışarıdan, biz içerden yıkmaya uğraşıyoruz, yinede yıkılmıyorsa bu devlet dünyanın en güçlü devletidir.” demişti.
SURİYE DEVRİMİ ÇIKMAZA MI GİDİYOR?
Adnan Tanrıverdi
(07 ARALIK 2013)
İÇİNDEKİLER
1. DEVRİM SÜRECİ
a. Devrimin Geçmişi
b. Muhalif Gruplar ve Gelinen Durum (07 Aralık 2013)
c. Suriye’de Tarafların Durumu (07 Aralık 2013)
d. Devrim Sürecin Değerlendirilmesi
2. ASKERİ-POLİTİK KURALLAR VE SİVİL ASKER İLİŞKİLERİNDE GENEL PRENSİPLER
a. Barış Döneminde
b. Savaş Döneminde
1) Savunmada
2) Taarruzda
3) İşgale Uğramış Ülke Toraklarında
c. Zalim Bir Yönetime Karşı Mukavemet Harekâtında
3. SONUÇ VE ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER
4. EKLER
a. El Kaide ve Irak Şam Devletinin Oluşumu Durum Raporu (07 Aralık 2013)
b. Suriye’de Muhalif Gruplar ve Rejim Kuvvetlerinin Son Durumu Raporu (07 Aralık 2013)
SURİYE’YE YAPILACAK ASKERÎ HAREKÂTTA
ABD MENFAATLERİ
Suriye’de Kimyasal Silahı kim kullanmış olabilir?
Suriye’de “kimyasal silah kullanılıp kullanılmadığını araştırmak” üzere teşkil edilen Birleşmiş Millet Heyetinin Şam’da bulunduğu sırada, 21 Ağustos 2013 tarihinde, Şam’ın Guta Banliyösünde 1400 kişinin ölümüne ve 3600 kişinin yaralanmasına sebep olan bir saldırı gerçekleşmiştir.
Suriye Muhalefetinden ve bazı diğer batı kaynaklarından, ölüm ve yaralanmalara kimyasal silahların sebep olduğu iddia edilmektedir.
Seri ölümler, yaralamalar ve maktullerin basına yansıyan ölüm şekilleri ve cansız bedenleri dikkate alındığında sinir gazı kullanıldığına kesin gözü ile bakılmaktadır. BM Gözlemcilerinin ayrıntılı incelemeleri sonucunda, kimyasal silah kullanıldığı kesinleşebilecektir.
Ancak bu silahın kimin tarafından kullanıldığının doğru tespitinin yapılacağı kuşkuludur.
BM heyetinin Şam’da bulunduğu sırada, Beşşar Esed’in kimyasal silah kullanması mantıklı görünmüyor.
Muhalefet tarafından kullanılması da, hem bu silaha sahip olmamaları, hem de zarar görenler kendi taraftarları olduğu için, söz konusu olmamalıdır.
Suriye’deki savaşanlar dışındaki bir güç tarafından kullanılmış olması ise, eğer bu kargaşadan büyük menfaatler sağlayarak çıkma imkânı verecekse, mümkün olabilir diye düşünmek gerekir kanaatindeyim.