Libya’da ki kaosun başı NATO, gövdesi İSRAİL, RUSYA, FRANSA ayakları ise BAE, MISIR VE SUUD’tur. Dolayısıyla çözüm bunlarsız olmalıdır. LİBYA’da NATO ile müşterek hareket doğru olmaz.
Geçenlerde NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Libya Başbakanı Serrac'la telefonda görüşerek, "ittifakın Libya'nın savunma ve güvenlik kurumlarının inşasına katkı sağlamaya hazır olduğunu" belirtmiş. Teklifin meşru hükümetin darbeciler karşısında üstünlük sağladığı şu günlere denk gelmesi çok manidar. Sizce?
Evvelki gün Afrin'de bir akaryakıt tankeri tuzaklanarak patlatıldı.40 ölü,47 yaralı var. Ne kadar basit değil mi? 40 ölü,47 yaralı. İslam Dünyasındaki çatışma alanlarında ölü ve yaralı sadece sayıdan ibaret hale geldi. Bu mübarek Ramazan günü 40 can, maşa bir terör örgütü (YPG/PKK) tarafından alındı. Aralarında çocuk ve kadınlar var. Ölenler bizim insanımız, kanımız, canımız.
Huzura alışan AFRİN, şu mübarek günde barut kokusu ve ölümle yeniden sarsıldı.
YPG/PKK'lı fail hemen yakalandı cezası kesilecek... Devletimiz orada yerel nizamı 2018’den beridir titizlikle kurmakta. Düzen tıkır tıkır işliyor. Lakin zaman zaman bu nevi hain girişimlerde oluyor. Cenab-ı Hak ölenlere rahmet, yaralılara acil şifalar ihsan eylesin.
Dünya’nın Korona virüsle mücadeleye hapsolduğu şu günlerde dikkatimizi birazda farklı bir alana çevirelim istedim. Dünya’da 70’i aşkın çatışma alanı mevcut. Bunların yarısı İslam Dünyası’nda. Fakat hiç birisi Suriye savaşları kadar yakıcı ve yıkıcı değil. Sınırlarımızın hemen dibinde ve güneyimizde olması hasebiyle ister istemez bütün dikkatimizi birinci derece bu yöne tevcih ettik.
ABD'nin 2011 den 2014'e kadar görünürde bir Suriye politikası yoktu. 2014 Haziran'ında DEAŞ Suriye ve Irak'ın kuzeyini ele geçirip halifeliğini ilan edince ABD ve Batı harekete geçti. Bir kaç ay sonra da Rusya Suriye'ye girdi.
Kudüs’e sahip çıkan 48 İslam ülkesinin dik duruşu ABD’yi Ortadoğu’da etkisizleştirdi, Filistin konusunda devre dışı bıraktı. Uluslararası alanda da destek bulamayan Trump yalnızlığa mahkum oldu.
11 Eylül dünya tarihinin dönüm noktalarındandır.
ABD, 11 Eylül saldırısı sonrasında küresel güç refleksi ile önce Irak ve Afganistan’ı işgal etti, bilahare Suriye’yi IŞİD cetveli ile şekillendirmekte...
ABD’nin 11 Eylül olayına angajmanı, on bin km öteden kalkıp bu ülkeleri işgal etmek oldu.
Dibimizde sonu nereye varacağı belli olmayan bir savaş yaşanıyor.
Otuz üç yıldır topraklarımızda tarihimizin en kanlı ve en çirkef isyanı ile boğuşuyoruz. Coğrafyamız ise ameliyat masasında can veriyor.
Suriye’nin kuzeyi ve Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda bariyer Ermeni devleti inşa süreci hızla ilerliyor. Maşalar katliamlarına acımasızca devam etmekte.
İngiliz kaşif Dean Kamen 2001 yılında adı Ginger olan bir aracı keşfedip, yüzyılın icadı diye dünyaya lanse etmişti. Bu aracın en önemli özelliği kullanıcısının hareketlerine göre yönünü belirlemesi, freni, gazı, direksiyonu olmaması idi...
İngilizlerin tek buluşu Ginger değildir elbet. Tarihe mal olmuş başka icatları da var. Mesela, Arabistan'da Vahhabiliğin yeşertilmesi. Osmanlı'nın yıkımına neden olan ırkçılık tohumlarının ekilmesi ,İslam aleminin kalbine bir hançer misali Siyonist Yahudi terör devletinin sokulması,Türkiye’de Kamalist rejimin inşası hep İngiliz icadıdır.
Peki DAEŞ,DEAŞ,DAİŞ veya Türkçesi IŞİD olan örgüt neyin nesi? Mucidi kim? Suriye’de ve Irak’ta kim ve ne için savaşıyor?
Irak ve Suriye (bilad-ı Şam) bölgesi din savaşlarının merkez üssü olan Kudüs ve Mezopotamya’ya yakın bir bölge. Bu bölge üzerinde tarihte nice haçlı seferleri,nice kanlı savaşlar yaşandı. Farklı din ,mezhep ve ırklar bu bölgede bulunuyor.Böyle olunca bölge her zaman patlamaya hazır bir bomba olmuştur.
1890 ikinci küreselleşme hareketi sonrası bölgedeki savaşlar petro-din odaklı olmuştur. Yani bu savaşların kaynağı petrol, motivasyonu ise din olmuştur. Bu savaşlarda mağdur olan bölge halkı ise hiçbir zaman kendi öz kaynaklarına sahip olamamıştır. Buna İran da dahildir...
Anglo Saksonların ,bu asırda petrolü kontrol altında tutmak adına çıkardıkları savaşların sonuncusu Suriye ve Irak ‘ta ki DAİŞ savaşıdır...
DAİŞ'in amacı Irak ve Şam'da bir İslam Devleti kurmak, halifeliği tekrar ayağa kaldırmak olmadığı aşikardır. Bölgede ki İslam mirasına karşı hunharca tutumu, İslam’ın savaş hukukunu hiçe sayan uygulamaları, Siyonist Yahudi Terör Devletine tek bir mermi bile sıkmaması, Esed ve YPG ile işbirliği halinde olması ve daha nice gerekçeler ileri sürülebilir.
Peki DAİŞ’in amacı ne?
Türkiye bu günlerde terörün neden tırmandığını konuşuyor.
Bir çok sebep zikrediliyor. Fakat bana göre önemli iki sebebin ;İlki Türkiye’nin etrafında, özellikle Suriye’de cereyan eden olaylar, ikincisi HDP’nin 7 Haziran seçimlerinde aldığı sonuçtur.
"GAYE VASITAYI TAKDİS EDER" -1-
Aliya İZZETBEGOVİÇ
Birinci Dünya savaşı öncesi yüz-yüzelli yıllık vetirede Osmanlı toplumu sosyolojik, ideolojik ve askeri müdahalelerle dağılma zeminine, İttihat ve Terakki’nin uyguladığı basiretsiz siyaset sonucu da Birinci Paylaşım Savaşı'na itilmiş,akabinde 6 yıl gibi bir sürede Osmanlı çökmüştür.
Cennet mekan 2 nci Abdulhamit Han hatıratında ” Bana 4 yıl daha müsade etselerdi devleti savaşa sokmaz,dünyanın öncü devletleri arasına sokardım. “ dediği kaydedilmektedir. Tarihçiler, Abdulhamit Han’ın Osmanlı coğrafyasındaki petrol yataklarını tespit ettirdiği, devleti savaşa sokmadan bu kaynakları harekete geçirerek Osmanlı’yı yeniden diriltecek hamlelere hazırlandığını ifade etmektedirler.
Lakin 1,5 gün süren 31 Mart Vakası sonrası şekillenen siyaset Osmanlı’nın on yılda ona yakın cephede savaşa sürüklenmesine ve akabinde yıkılmasına sebep olmuştur.Yıkılışın tek sebebi 31 Mart Vakıa-ı Şerriyesi değildir elbet.Dış faktörler iç faktörlerle birlikte bu sonu hazırlamıştır.
Vaktiyle Keçecizade Fuad Paşa’nın da aralarında olduğu bir mecliste sormuşlar “Dünyanın en güçlü devleti hangisidir” diye etrafındakiler “İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya vs.” diye tahmin yürütürlerken O, tereddütsüz ”Osmanlı” deyip ardından eklemiş “üç yüz yıldır siz dışarıdan, biz içerden yıkmaya uğraşıyoruz, yinede yıkılmıyorsa bu devlet dünyanın en güçlü devletidir.” demişti.
İÇSELLEŞTİREMİYORUM
ÇÜNKÜ
JE SUIS MUSLIM,
Küresel Emperyalizm algılar üzerinden olgular inşa etmektedir.
Kavramları biraz açacak olursak ALGI; düşünmeden karar veren insanların seçimlerini etkilemek adına yapılan çalışmalar bütünü. OLGU ise; bir takım olayların dayandığı sebep veya bu sebeplerin yol açtığı sonuç, vakıa yani gerçek yönleri ile olayın ta kendisidir.
Egemenlik iddiasında ki ülkeler tarihi vetirede olduğu gibi, algılar üzerinden olgular inşa edegelmişlerdir. Son olarak, Fransa’da yaşanan Charlie Hebdo baskını da bir dizayn operasyonu olarak okunmalıdır. Bu olayla verilmek istenen mesajın ilki Fransa yönetimine, ikincisi İslama yönelme potansiyeline sahip batı toplumuna, sonuncusu ise bütün dünya Müslümanlarınadır.
Bilindiği gibi, Avrupa'da Filistin'in devlet olarak tanınması hız kazandı. Önce İsveç, arkasından İngiltere, İspanya, İrlanda ve son olarak da Fransa parlamentoları Filistin'in devlet olarak tanınması isteğiyle hükümetlerine çağrıda bulunmuştu.
MİLLİ GÜÇ ve DEVLET (2)
Allah Resulü (SAV) inanmış küçücük bir topluluktan, dünyanın müstekbirlerine meydan okuyan, mustazaflara ise daima umut olacak Güç ve Devlet nasıl olunur onu da öğretti.
Hendek savaşında Mümin’ler, Medine’yi Farisi bir usulle savunmaya hazırlanırlarken, hendeğin kazıldığı bir anda önlerine bir kaya çıkmıştı. Parçalanamıyordu. Efendimize haber salındı. Kayanın başına geldiler. Kayaya üç balyoz darbesi indirdiler. İlk darbede müthiş bir kıvılcım çıktı ve güneye Yemen’e (San’a), ikinci darbede kuzeye (Şam), üçüncü darbede ise doğuya (İran) yöneldi.
MİLLİ GÜÇ VE DEVLET (1)
Hala hazır dünya sisteminin (ekonomik ve siyasi) tepesinde İngiliz –Yahudi ittifakı oturuyor.
Bu ittifak;18 nci ve 19 ncu yüzyıllarda gerçekleşen sanayi devrimleri sürecinde,İngiliz aklı ve girişimci ruhu ile,Yahudi’nin sermaye birikimi üzerine inşa edilmiştir.
Bu ittifakın kurduğu Küresel Medeniyet, güç ve sömürüye dayanır.Küresel buhranların sebebi bu medeniyettir.
Yeryüzünde insanlar öyle veya böyle hep dinle idare edile gelmişlerdir.Hak veya batıl bir dinin ahlak nizamı insanların hayatına yön vermiştir ; ticaret,zenaat ve zenginleşme bu çerçevede gerçekleşmiştir.Eski çağların da zenginleri olmuştur. Karun gibi Haman gibi.Fakat eski çağların zenginlikleri bu günkü gibi kurumsal temele oturmuyorlardı.Sanayi devrimi öncesi başlayan diyalektik arayışlar sermaye-çalışan ,sermaye –tüketim ilişkisini seküler (ladini) bir zemine çekmiştir.Bir din adamı olan İngiliz rahip James Anderson’ın yazdığı Anderson Anayasası, herkesçe kabul görmüş Liberal Kapitalizmin ilk dogmatik metni olmuştur.
YENİ TÜRKİYE,
YENİDEN BÜYÜK TÜRKİYE…
Bugün ki tarihi vetirede yaşadıklarımız, eski Türkiye olmaya devam edeceksiniz dayatması ile Yeni Türkiye olma arzusu arasındaki çatışmanın tezahürüdür.
Evet milletimiz, Yeni TÜRKİYE olma semptomları gösteriyorken, eski Türkiye’nin sahipleri de boş durmuyor.
Eski Türkiye’nin kodları İngiliz – Yahudi Medeniyetinin ortak çıkarları çerçevesinde yazıldı. Güçsüz ve Taklitçi bir Türkiye.
İngiliz - Yahudi Medeniyeti: İngiliz girişimci aklı ve aksiyonu ile Yahudi sermayesinin ittifakı sonucu kurulmuştur.
Temel prensipleri ve ortak çıkarları olan bu ittifak, İngiliz’e küresel egemenlik, Yahudi’ye ise finans rolüne karşılık Büyük İsrail’i vaat ediyordu.
Bu ittifakın ortak ideolojisi ise Emperyalizmdir.